KAZIM KARABEKİR “KÜRDİSTAN ÇIĞLIĞI ATANLARA BAKINIZ NE DEDİ…
Tarih: 10 Ağustos 1920…
Reklam alanı
Sevr’de resmileşen Ermeni-Kürt dosyasının ana hatları şudur:
“Ağustos 1920’den itibaren altı ay içinde, İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerince atanacak üç kişilik komisyon İstanbul’da toplanacak. Bu komisyon Fırat’ın doğu, Ermenistan güneyi, Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya(Irak) ile olan sınırının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeleri için bir özerklik planı hazırlayacak.
Bu plan, bu bölgede yaşayan Asuri-Geldani ve öteki soy ve din azınlıklarının korunmasını için gerekli güvenlik önlemlerini de içerecek”…
Avrupa Doğu’da özerk bir Kürdistan planı da hazırlamıştı; İngiliz, Fransız, İtalyan, İranlı ve Kürt temsilcilerinden oluşacak bir komisyon, yeni Türk-İran sınırını gezecek ve ne gibi düzenlemeler yapılacağını karara bağlayacaktı. Bu her iki komisyonun alacağı kararlar, tebliğinden itibaren üç ay içinde, Türkiye Hükümeti kabul etmeyi ve yerine getirmeyi baştan yükümlenecekti.
Sevr’in Ermeni cephesini biraz açalım…
Bu anlaşmada yer alan ‘Ermenistan’ın güneyi’ ifadesiyle neyi kastediyordu?
Ermeni iddialarına bakıldığında, öteden beri süre gelen talepleriyle çizilmek istenilen Ermeni sınırı, Berlin Antlaşması’nda geçen ‘Ermenilerin yaşadığı vilayetler’ yani ‘Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz(Elazığ) ve Sivas idi.
Buna, Şubat 1919’da Paris Konferansı’na verilen Ermeni taleplerini eklediğimizde, karşımıza Van, Bitlis, Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Trabzon, Maraş, Kozan ve Adana çıkıyor.
İngilizlerin Maraş, Kozan ve Adana’yı Fransızlara verdiğini kabul edip bu sınırlardan düşer isek, olası bir Ermeni devletinin ‘güney sınırı’ olarak Diyarbakır’ın güneyini düşünmek gerekiyor.
Öte yanda, Türk-Ermeni sınırının tayini ABD Başkanı Wilson’a bırakılmıştı.
Wilson, sınır olarak Karadeniz kıyısında Giresun’un doğusundan başlayan, Erzincan’ın batı ve güneyinden, Elmalı, Bitlis ve Van Gölü güneyinden geçen ve birçok noktada Birinci Dünya Savaşı’ndaki Türk-Rus cephesini izleyen bir hattı gösteriyordu.[2]
Bu durumda, Sevr’de geçen ‘Ermeni sınırının güneyi’ olarak Van-Bitlis-Erzincan hattının güneyini anlamak gerekiyor.
Neden böylesi detaya giriyoruz; günümüzde Ermeni talepleri hala sürüyor dolayısıyla gelecek kuşaklar anavatan üzerinde nasıl ve nereler için bir tehdit olduğunu bilmeleri gerekiyor…
Sevr’in Kürt cephesine gelince…
Sevr’de yer alan ve Kürdistan’ı tanımlayan sınır olarak, ‘Fırat’ın doğusu ile Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya ile olan sınırın kuzeyi’ tarif edilmişti. Sayılan bu bölge özerk olmakla kalmıyor, peşinden gelen 64’ncü madde ile buraya bağımsızlık yolu da açılıyordu.
Eğer ki bölge halkı bağımsız bir devlet olmak için Milletler Cemiyeti Konseyi’ne başvuracak olur ve de bu kabul görürse, Türkiye bu bağımsızlığı tanımak zorunda kalacaktı.
Bu durumda Müttefikler ile Türkiye arasında, bu bağımsızlığı resmileştiren ayrı bir anlaşma yapılacak; Musul’da yaşayan Kürtler de bu bağımsız devlete katılmak isterse, Müttefikler buna karşı çıkmayacaktı[3].
http://www.bilgeturksam.com/siyaset/kazim-karabekir-pasa-ya-sevr-i-sordular-bakiniz-ne-cevap-verdi-h282.html