Enerji ve madenler için ‘fiili durum’ dönemi
Yerel direnişlere karşı yeni taktik, mahkemelik proje alanlarında doğal dokuya geri dönüşü olmayan zararlar vermek
İzmir’deki Sarpıncık Rüzgâr Enerji Santralı (RES), Artvin Cerattepe’deki maden arama projesine karşı direnişte yaşananlar ve yine İzmir’in Urla ilçesindeki Ovacık RES projesi… Üç projenin ortak noktası, yargı süreçleri sürerken oluşan kısa süreli tedbirsiz hallerin şirketler lehine işlemesi. Son bir buçuk ayda cereyan eden hadiselerde ya yatırımcı şirket yerel direnişe rağmen davaya konu proje alanına yerleşti ya da hukuki süreç devam ederken inşaata başlanarak doğal doku tahrip edildi ve yargılamalar konusuz bırakılmaya çalışıldı.
YASAL ENGELLERE ‘FİİLİ DURUMLAR’
Karaburun’da yargıdan dönen Sarpıncık RES projesi, 7 yıl önce Çevre Bakanlığının çıkardığı 2009/7 sayılı Genelge dayanak gösterilerek idareden yeniden onay aldı. Hakkındaki ilk ÇED Olumlu kararı mahkeme kararıyla iptal edilen Sarpıncık RES projesi, 2009/7 sayılı Genelge sayesinde ÇED Raporunda ufak değişiklikler yapıldıktan sonra yeniden onay aldı. Bir kez daha başlayan dava sürecinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının savunması beklenirken inşaat çalışmaları başlayınca acil yürütmeyi durdurma talebiyle başvuru yapıldı. İzmir 6. İdare Mahkemesi 29 Ocak tarihinde “başlayan inşaatın telafisi güç zararlar doğurabileceği” gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı aldı.
İş makineleriyle mera ve otlaklara büyük zarar veren Çalık Gurubuna, mahkemeden geçtiğimiz günlerde çıkan bir kararla, inşaat yolu yeniden açıldı. 29 Ocak’ta RES projesinin ÇED Olumlu Kararının yürütmesini durduran mahkeme, 17 Şubat’ta bir ara karar daha alıp yürütmeyi durdurma kararını, keşif ve bilirkişi incelemesinden sonra yeniden değerlendirmek üzere kaldırdı. Karar, Sarpıncık RES için inşaat sürecini yeniden başlatabilir, yani keşif tarihine dek keşif yapılacak bir şey kalmayabilir. Bölge halkının avukatları, yürütmeyi durdurma kararı için bir başvuru daha yaptı.
CENGİZ CERATTEPE’YE YERLEŞTİ
Artvin halkı, Cerattepe’deki maden arama projesi için çıkartılan ÇED Olumlu kararının 24 Aralık 2014’te iptal edilmesiyle rahat nefes almıştı. Ancak yerel mahkemenin “Gerçekleştirilirse Artvin’de yaşam biter” dediği proje hakkında çok geçmeden, yeniden ÇED Olumlu kararı çıkartıldı. 15 Şubat’ta Cengiz Holdinge bağlı ekipler proje alanına asker ve polisle çıkmak istedi. Direnişi yaran ekipler konteynırlarını proje alanına kurdu. Ülke genelindeki tepkiler üzerine Başbakan Davutoğlu Artvinlilere, yargı kararı kesinleşinceye dek çalışma yapılmayacağı sözünü verdi fakat Cengiz Holdingin ekipleri bölgeye yerleşti bile.
OVACIK’TA AĞAÇLAR KESİLDİ
Aynı durum Urla’nın Ovacık Köyünde yaşandı. Köy yakınlarına kurulması planlanan RES için daha önce imar planlarıyla ilgili açılan davada yürütmeyi durdurma çıkmıştı. Hazırlanan bilirkişi raporlarında RES’in aleyhine görüş bildirilmesine karşın, mahkeme davayı reddetti. Ret kararı üzerine şirketin başvurusuyla, askıya alınmış olan Orman Bölge Müdürlüğü izni yeniden yürürlüğe kondu ve şirket yarım günde 1000’in üzerinde ağaç kesti. Yapılan acil yürütmeyi durdurma talebi mahkeme tarafından kabul edildi fakat bölgedeki ağaç kesimi önemli ölçüde tamamlandı bile.
***
Fiili durum ne işe yarıyor?
İnşaat çalışmalarını bir yolla başlatma stratejisinin en önemli unsuru, “doğa üzerinde kazanılmış hak” iddiası. İhtilaflı projelerde inşaata veya üretime geçtiklerini, iptal kararı çıkması halinde zararın kamu tarafından karşılanmasını isteyeceklerini ifade eden şirketler, bu yolla yargı üzerinde etki yaratmaya çalışıyor. Fakat çevre hukukundaki en önemli prensip, yani önleme ilkesi bu sırada ihmal ediliyor. Doğanın uğradığı zararların telafisi mümkün olmadığı için bu alanın en önemli mekanizması ‘yürütmeyi durdurma’ anlamsızlaşıyor. Yürütmeyi durdurma kararları, bilirkişi incelemesi veya keşif sonrasına bırakılınca ortada keşif yapılacak bir doğa kalmayabiliyor. en iyi örnekleyenlerden biri de Yırca’da yaşananlar.
Birgün