Dün arabada giderken bir radyo kanalı açıktı.
Vatandaşlar yayına bağlanıp şikayetlerini söylüyorlardı. Yayına bir genç doktor bağlandı. Oldukça gergindi, sunucu bütün becerisini onu sakinleştirmek için kullandı. Onun söylediği ise şuydu: “Hastanede bir hastaya bakmak için 5 dakikanız var. Bu süre geçtiği zaman diğer bekleyenlere haksızlık oluyor. Bu kadar uğraşmamıza rağmen şu ana kadar 5 hastaya baktım, hepsinden de hakaret işittim. Eğer bu yayını dinleyen meslek seçme aşamasında olan gençler varsa, ve hassas bir yapıları varsa, doktor olmasınlar. Kaldıramazlar”.
Düşünelim. Bu kişiyi bu kadar gergin hale getiren şartları biraz irdeleyelim.
Öncelikle, hastaya bakmak için sadece 5 dakika olması, doktor sayısının yetersizliğini gösterir.
Peki, doktor sayısı neden yetersiz?
Gelişmiş ülkeler eğittikleri vatandaşları ülkenin şartlarına göre yönlendirirler. Eğer örneğin bir ülkenin yapılan kısa ve uzun dönem planlarında ne kadar doktor, ne kadar öğretmen, bunlardan kaçının hangi alanda olması gerektiği, ne kadar avukat gibi konuların ileriye yönelik projeksiyonu yapılır. Yani 10.000 öğretmen lazımsa üniversitelere öğrenci alımı bu sayıyı destekleyecek şekilde planlanır. O zaman bir toplumda her meslek mezunu ihtiyaç olduğu kadar bulunur.
Ülkemizde imam hatip okulları yerden mantar biter gibi bitiyor. “Halk istiyor” deniyor. Halkın istemediği yönünde bol miktarda yayın olmasına karşın, eğer hakikaten istiyor da olsalar, herkesin isteğine göre okul açamazsınız. İçinde yaşadığınız toplumun ihtiyaçlarını belirleyen kısa ve uzun dönem planlamaları sonucu ülkenizde hangi eğitim kurumundan ne kadar olacağı belirlenir.
Kadından imam olmadığına göre, bu okula gidenler imam olmak istediklerinden mi, yoksa yapılan düzenlemelerle başka okula gitme fırsatını bulmadıklarından mı bu okullara gitmektedirler? Hatip kısmına gelince, kadının ön planda olmasını engellemeye çalışan zihniyet hatip yetiştirip ne yapacak?
Sonuç: Küreği olmayan kayıkta sürüklenir gibi bir ülkenin eğitimi yol alamaz. Bu konuda akılcı çözümler için birileri harekete geçmelidir. Her yazımda olduğu gibi bunu da şöyle bitireceğim herhalde. Muhalefet mi harekete geçecek, yoksa halka mı bu görev düşüyor?
Nevra Ölçer