YENİ CUMHURİYET PROGRAMI
PROF.DR.ANIL ÇEÇEN
Yirminci yüzyılın başlarında imparatorluklar dağılırken , ortaya çıkan ulus devletlerden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti aradan bir asır geçtikten sonra , yirmi birinci yüzyılda yoluna devam ederek kurucu önderin bir hedef olarak ortaya koyduğu ,sonsuza kadar var olabilme yolunda kendini yenilemek noktasına gelmiştir . Geçen yüz yılda , imparatorluklardan ulus devletlere geçildiği gibi , bu yüzyılda da ulus devletlerden sermayenin egemenliğinde küresel bir imparatorluğa şehirler ve eyaletler üzerinden gidilmek istenmektedir . Bütün diğer ulus devletlerde olduğu gibi , tekelci büyük şirketlerin öncülüğünde sermayenin küresel imparatorluğuna geçilmeye çalışılırken , Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti de çökertilerek dağıtılmaya çalışılmakta ve bu doğrultuda Balkanizasyonun Orta Doğuya getirilmesiyle hem bölgesel hem de küresel doğrultularda yeniden yapılanmaya doğru zorlanmaktadır .
Soğuk savaş sonrasında içine girilmiş olan küreselleşme döneminde tam çeyrek yüzyıl geride bırakılmıştır . Bu aşamada ,bazı federasyonlar dağılmış ve zayıf ulus devletler çökme noktasına doğru istemeden sürüklenmişlerdir .Bu aşamada zayıf ulus devletler dağılma çizgisine doğru sürüklenirken , bazı güçlü ulus devletler de toparlanarak ve ortaya çıkan tarihsel fırsatları değerlendirerek ,yeniden yapılanma yoluna gitmişler ve bu doğrultuda güçlenerek hem kendilerini korumuşlar hem de yeni dönemde kendi bölgelerinde daha etkin bir konuma gelebilmenin yollarını aramışlardır . Son yıllardaki gelişmeler sonucunda Çin,Rusya,Brezilya ve Hindistan gibi güçlü bazı ulus devletlerin kendi bölgelerinde millet imparatorlukları kurmaya yöneldikleri anlaşılmaktadır .
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğunun dağılması üzerine eski devletin merkezi topraklarında ilan edilen Misakı Milli sınırları içerisinde eski Osmanlı ahalisinin bir araya gelerek , batı emperyalizmine karşı vermiş olduğu ulusal kurtuluş savaşı sonucunda kurulmuştur . Cumhuriyet dönemi anayasaları topluca ele alındığında , devletin kurucu iradesinin ortaya Türkiye’ye özgü bir devlet modeli koyduğu görülmektedir . Emperyalist orduların saldırı ve işgal girişimlerine karşı cumhuriyet devletinin çatısı altında bir araya gelerek ulusal kurtuluş savaşı veren Osmanlı ahalisi , savaşarak uluslaşmış ve savaş sonrasında kendi ulus devletini kurma hakkını elde ederek , dünya haritası üzerinde bir yeni ulus devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti siyasal yapılanmasını oluşturmuştur . Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti , Türk ulusunu temsil eden kurucu önderliğin Türk ulusunun egemenliğini sağlama doğrultusunda kurulmuş bir kendine özgü devlet yapılanmasıdır . Türk anayasaları incelendiği zaman , Türkiye Cumhuriyetinin , demokratik ,laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu bugünkü anayasanın giriş bölümünde belirtilmektedir . Ayrıca , kuruluştan gelen bir doğrultuda Türk devleti ,aynı zamanda Atatürk milliyetçiliği anlayışı çerçevesinde milli, üniter ve merkezi bir yapılanmaya da sahiptir . Başkent Ankara’da örgütlenen Türkiye Cumhuriyeti ,ulusal sınırlar içerisinde kalan bütün vatan topraklarına eşit düzeyde sahip çıkarak kollarını ülkenin her köşesine ulaştırmaya çalışan ve her yerleşim merkezinde yaşamını sürdürmeye çabalayan Türk halkının , her türlü gereksinmesini kamu hizmeti anlayışı doğrultusunda karşılamayı ulusal görev olarak bilen bir vatansever anlayışın ürünüdür . Türk halkının Düveli- Muazzama adı verilen batının büyük emperyal güçlerine karşı vermiş olduğu ulusal kurtuluş savaşını zafere ulaştırması sayesinde , tam bağımsızlık düzeni içerisinde Türk ulusu diğer uluslara benzer bir biçimde kazanılmış haklara sahip olmuştur . Ulusal kurtuluş savaşının kazanılması sayesinde , bu durumun doğal sonucu olarak Türk halkı ve devletinin kazanılmış haklarına herkesin saygı göstermesi gerekmektedir . Bu nedenle , Türkiye’nin önceliği ilk olarak kazanılmış hakların bütünüyle korunmasıdır .
https://www.facebook.com/271313007318/photos/a.10151559196717319.1073741827.271313007318/10153833480302319/?type=3&theater