Alayına karşı olmak çarşıya kolay da Türkiye için bela.
ABD’nin Suriye’deki pozisyonuna ters hareketler yapan Türkiye’de PKK terörü azmışken, Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı alması herkesi şaşırttı.
Çünkü Rusya’nın 6 aydır süren operasyonları sonucunda moral motivasyonu dışında haritada çok büyük bir değişim olmadı.
IŞİD sadece yüzde 8 toprak kaybına uğradı.
Sadece Lazkiye’yi sağlamlaştıran Esad yönetimi Halep’i ve Rakka’yı alamadı.
PYD ise alanını genişletti, Fırat’ın batısına geçti.
Tamam, bu Cenevre’ye yönelik bir hamleydi.
Putin, ABD ve muhaliflere bir jest yapmak istemişti.
Muhtemelen Suudiler ve İsrail’den de bir takım tavizler koparmıştı.
Ekonomik krizdeydi ve Kırım’da yeni bir harekat planlıyordu.
Rusların (Amerikalılar’dan bile daha çok) nefret ettiği İngilizler ise hemen, “Putin Esad’ı sattı” kampanyasına başladı.
Rusya’nın bu manevrası, Tahran ve Şam’da da kaşların kalkmasına yol açtı.
RUSYA’NIN “KÜRT” AÇILIMI
Ama bence buradaki anahtar ve de kilit soru: Rusya’nın Suriyeli Kürtler’e olan yaklaşımı idi.
Rusya ve ABD’nin Suriye görüşmelerinden gelen bilgiler, iki ülkenin Suriye’de Kürtlere yönelik bir federalizmi destekleme kararı aldığı yönünde.
Rusya, Suriye ve İran bunu doğrulamıyor ama sahadaki durum teyit eder yönde.
Rusya Dışişleri Bakanı SergeyLavrov’un Cenevre’de mutlaka Kürtlerin de olmasını istemesi önemli.
Rusya, PYD ve onun askeri gücü YPG ile dinci teröristlere karşı işbirliği yapıyor.
Hatta ABD’nin kara gücü diye adlandırdığı YPG’nin Ruslarla son dönem daha çok işbirliği yaptığı yönünde haberler var.
Rimelan’da dünden bu yana düzenlenen ve federalizmin ele alındığı toplantıda, Kuzey Suriye Birleşik Demokratik Sistemi metninin kabul edildiği bildirildi. Yapılan oylamada, Kürtlerin kontrolündeki üç kantonun da federalizme onay verdiği kaydedildi.
Esad yönetimi ise bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini, resmi veya siyasi bir etkisinin olmayacağını söyledi.
Peki bu federalizm ilanı, acaba Rusya ve ABD’nin ateşkes ve Cenevre uzlaşısıyla olan bir şey mi?
Bu sorular cevap bekliyor.
Türkiye’nin PYD’yi hedef alan saldırıları en az Washington kadar Moskova’nın da tepkisine yol açıyor.
Hatta ABD’den kimi zaman PYD’yi eleştiren açıklamalar bile geliyor.
PYD’nin PKK’nın bir kolu olduğunu hepimiz biliyoruz.
Türkiye’de yükselen PKK terörünün arka planında da Suriye’deki PYD üsleri ve silahlı oluşumları var.
Bunlara Amerikalı ve İsrailli uzmanların terörizm ve patlayıcı eğitimi verdiğini sağır sultan bile biliyor.
Güneydoğu’daki şehir terörü, Başbakan Davutoğlu’nun “PYDlileri alınlarından öptüğü” Kobani birikimiyle yapıldı.
ABD STRATEJİK, RUSYA TAKTİK
Benim şahsi kanaatim, ABD ve Rusya arasında Kürt Devleti’ni destekleme konumunda temel bir ayrım olduğu yönünde.
ABD, İsrail ve Avrupa, bir Kürt Devleti’ni programına aldı ve bunu stratejik bir eylem planı çerçevesinde uyguluyor.
Son bombalı saldırıların ardında, Türkiye’yi federalizme ikna edecek bir açılım masasına oturtmak yatıyor.
Rusya’nın tutumu ise biraz daha farklı.
Putin’in Kürtlere yanaşması, daha çok taktik bir hamle.
Türkiye’yi kızdırmak ve IŞİD/El Nusra bilumum dinci teröristlere karşı sahada bir müttefik kazanmak.
Esad da bunu yaptı.
Fakat Suriye, Irak, Türkiye ve İran’da kurulacak bir “İkinci İsrail” Rusya’nın stratejik çıkarlarına hizmet etmez.
Hadi Türkiye’yi saymayalım, ama Suriye, Irak ve en önemlisi İran’ın sırt çevirmesine yol açar.
Türkiye’nin de er ya da geç bir operasyonunu kaçınılmaz kılar.
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK’ya karşı başlattığı harekattan geri adım atacağına inanmıyorum.
Belki başkanlığı hallettikten sonra atar ama o da yakın bir gelecekte olmaz.
Şu anki gidişat, ABD ve genel anlamda Batı’nın Erdoğan’ın başkanlığı karşısında net bir tavır aldığıdır.
Suriye’deki kara gücü PYD ve Türkiye’deki kara gücü PKK’yı, ülkemizin üzerine salmış durumda.
Ankara, Davutoğlu’nun ziyaretiyle İran’a bir adım attı.
İran da bu adımı memnuniyetle karşıladı.
Ancak hala sorunlu bir dış politikamız var.
Ankara’da PKK bombası patlarken, AKP hala Suriye’de hesap peşinde.
Suriyeli silahlı muhalif gruplar, Katar ve Türkiye’nin de desteğiyle bir süredir görüşmeler düzenliyor. Hedef, 106 farklı grubun aynı çatı altında toplanması. Ankara’da yapılan toplantıda, Suriye’nin farklı şehirlerinde savaşan grupların bir araya gelmesi için görüşülüyor.
Halep, Şam, Dera gibi bölgelerdeki grupların her birinden üçer temsilcinin katıldığı toplantıda gruplar bir araya getirilebilirse, çatı örgütün yönetiminde kimlerin olacağına da karar verilecek.
DURUMA VE TUTUMA GÖRE OYNAK BİR POLİTİKA
Bu gelişme sonrası Putin (zaten gerçek anlamda geri çekilmedikleri) Suriye’ye her an dönebilecekleri uyarısını yaptı.
Kremlin’deki madalya töreninde konuşan Rusya Devlet Başkanı, Suriye’deki askeri varlıklarını gerekli olması halinde ‘kelimenin gerçek anlamıyla birkaç saat içinde’ yeniden artırabileceklerini vurguladı.
Moskova’da haftalık basın toplantısı düzenleyen Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da Suriye’nin toprak bütünlüğünün Rusya’nın dış politikasının önceliklerinden biri olduğunu belirtti.
Ama federalizme de göz kırptı.
Suriyeli Kürtlerin ülkenin kuzeyinde federasyon ilan etmesinin, Kürtlerin Cenevre görüşmesine davet edilmesi gerektiğine işaret ettiğini söyledi.
Kürtlerin Cenevre görüşmelerine katılmasında ısrarcı olmaya devam edeceklerini vurgulayan Zaharova, Suriye’nin federal yapıyla yönetilip yönetilmeyeceğine ise Suriyelilerin oluşturacağı yeni anayasa kapsamında karar verilmesi gerektiğini kaydetti.
Bu açıklamalar Rusya’nın da zoraki ve taktiksel olsa da BOP kompozisyonunda yer aldığını gösteriyor.
Suriye’yle açılan pandoranın kutusu, insani kriz, ekonomik kriz, terör ve savaş olarak sürüyor.
Hüseyin Vodinalı
Odatv.com