Son günlerde gündemde çocuklara taciz olayları var. Konu her aileyi ilgilendirdiği için epey paylaşım yapıldı. Aile Bakanı’nın söylediği çok talihsiz bir söz insanları zıvanadan çıkardı. Twitter’da konu dünya gündemine girdi. Hatta Amerikalı savcı bile, ki anlaşılan artık kendisini bizden biri gibi görüyor, çocuk istismarı ile ilgili bir tweet attı.
Aile Bakanı’nı görevden alınması için bir imza kampanyası başlatıldı. Son baktığımda 240.000 imza vardı. Bunu paylaştım. Altına bir yorum yazılmış, “boş yere uğraşmayın, yerinden kıpırdamaz” deniyordu.
Herkesin hayattaki en önemli varlığını, yani çocuğunu, ilgilendiren bir konuda bunlar oldu. Çok fazla olmasa da (milyonlar harekete geçmeliydi) yine de bir hareket oldu. Meclis’te partiler bu konuda bir araştırma komisyonu kurulması konusunda tam fikir birliğine varıyorlardı ki, Akp “lüzum yok” dedi. Bir gün sonra ise bir miktar aklı başına gelmiş olarak “peki, olur” dedi. Gerçi gönülsüz köpeğin ava gidişine benzer bir durum olunca bu, komisyon araştırmasından ne sonuç çıkar pek tahmin edemiyorum.
Bu konuya niye değindim? Son yıllarda hiçbir konuda bu kadar hassasiyet gösterilmemişti. Diğer bütün konularda sessizlik hakim. Anayasa, şehitler, bombalar, okullarda müfredat değişiklikleri, okulların kapanıp imam hatiplerin açılması, Arapça dayatmaları, yakası açılmadık fetvalar, kanun tanımaz yöneticiler, şaibeli olduğu kanıtlanmış seçim yazılımı, kısaca her şey, olduğu gibi duruyor.
3-5 adam almış eline kılıcı, bu ülke ve değerleri için savaşıyor, beyinleri apolitize oldurulmayı reddetmiş ve sağlam mayaya sahipler. Geri kalanlar duruyor. Bakıyor. Ve hatta direniyor. 70’li yıllardaki öğrenci hareketlerinden sonraki dönemlerde bu ülkede yaşayan vatandaşlar olarak tamamen apolitize olmuşlar. Bildikleri bir partiden başka bir şey düşünmek yorgunluğuna girmeye karşı elleri, ayakları ile direniyorlar. Yani kayıp kuşak.
İkinci bir kayıp kuşak şimdi yetiştirilmeye çalışılmakta. Hiçbir meslek öğrenme olasılığına sahip bulunmayan gençlerimiz. İmam hatip okullarına gidip mesleksiz kalan kuşak (kızlardan imam olmayacağına, erkeklerden de bu kadar çok imama ihtiyaç olmadığına göre). Diğerleri de zayıflatılmış bir eğitime mahkum.
Bu ülke yönetimine talip olmayı düşünenler bu kayıp kuşakların en azından ikincisini gündeme almaya ve alternatif eğitim olasılıklarını bu ülke gençleri için özel olarak geliştirmeye mecburdur. Gecikerek de olsa, bu gençlerimiz, bir meslek eğitimi almak zorundadırlar.
Geçenlerde bir üniversitede verdiği konferansta gençler Sn. Osman Pamukoğlu’na (em. tümgeneral, siyasetçi, yazar) “ne yapalım, nereden başlayalım, ne yapabiliriz?” diye soruyorlardı. “Siyasete girin” dedi cevap olarak. Bu “düşünün, kritik edin, değerlendirin, fikir üretin, size ters gelen fikirlere karşı direnin, ülkenin gelecekteki parıldayan kuşaklarının önderi olun, Cumhuriyet’i koruyun” demektir. Gençlerimiz bu tavsiyeyi dikkate almak durumundadırlar. Başka çözüm yolu yoktur. Kayıp kuşak olmamayı başarmaları lazımdır. Bir ülke daha fazla kayıp kuşağı kaldıramaz.
Nevra Ölçer