MİLLİ EĞİTİM’DE SKANDAL: DAVUTOĞLU VAR ATATÜRK YOK!
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, 2016-2017 ders yılından başlamak üzere ortaöğretimde okutulacak ‘Tarih Dersi Öğretim Programı’nı taslak olarak yayınladı.
Eğitim-iş, “Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’ü’ ve Cumhuriyet Devrimlerini Tarih derslerinden siliyorlar” diyerek MEB’in taslak öğretim programına tepki gösterdi.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK arasında imzalanan “eğitimde işbirliği” protokolü kapsamında, tarih ile coğrafya derslerinin 9-12´nci sınıflara ait taslak öğretim programları hazırlandı. Hazırlanan taslak öğretim programları, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının “ttkb.meb.gov.tr” sayfasında 1 Nisan’a kadar görüş ve önerilere açık tutuldu.
MEB’den yapılan açıklamaya göre; tarih dersi taslak öğretim programının öngördüğü temel beceriler arasında kronolojik düşünme, araştırma, bilimsel veya bilimsel olmayan tarih bilgisini birbirinden ayırt etme, kanıt değerlendirme gibi beceriler yer aldı. Değerler arasında da vatanseverlik, farklılıklara saygı, milli değerlere duyarlı olma, evrensel değerlere duyarlı olma, soyut ve somut kültürel mirasa saygı yer aldı.
Eğitim-iş (Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası), “Hazırlanan program göstermektedir ki lisede tarih öğretimi tarihsiz bir öğretim olarak düşünülmektedir. Programın içerisinde Atatürk’ten, Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet Devriminden bahsedilmediği gibi, incelendiğinde Osmanlı Devletinin öne çıkartıldığı yapay bir tarih anlayışının dayatıldığı görülmektedir” diyerek Tarih dersi taslak öğretim programına tepki gösterdi.
“TARİH DERSİ ATATÜRKSÜZ, CUMHURİYETSİZ VE DEVRİMSİZ OLAMAZ”
Eğitim-iş’in resmi internet sitesinde yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
” Birkaç gün önce yandaş sendikanın ifade ettiği biçimde öğretim programı Kemalizmden yani Atatürkçü düşünceden soyutlanmaya çalışılmış çocuklarımızı Atatürk ve onun devrimlerinden arındırmak isteyen bir anlayış programa yerleştirilmiştir. Türkiye’de tarih dersi, Atatürksüz, Cumhuriyetsiz ve devrimsiz olamaz.
Hazırlanan taslak program Tarih dersi niteliğinden çok, İnanç Öğretisi, Ekonomi, Sosyoloji ve bazen de İslam Felsefesi özellikleri taşımaktadır. Bu anlamda, Tarih dersinin disiplinler arası niteliğini ön plana çıkartalım diye ifade edilirken, farklı disiplinlerin tarih dersi vasıtasıyla ön plana çıkartılması gerçekleştirilmiştir. Taslak incelendiğinde, yapılmak istenen asıl şeyin tarih dersinin mevcut içeriğiyle ilgili bir hesaplaşma olduğu gözlemlenmektedir.”
Eğitim-iş, ders kitabı sırasında yararlanılacak olan kaynaklarla ilgili öneri listesine de tepki gösterdi. Birçok tartışmalı yazar ve eserin kaynakça olarak önerildiğine dikkat çeken Eğitim-iş açıklamasında konuya yönelik şu ifadelere yer verildi:
“DAVUTOĞLU VAR ATATÜRK YOK”
Ders kitabı yazımı sırasında yararlanılacak olan kaynaklarla ilgili öneri listesi sunulmuştur. Listenin ilk dikkat çeken noktası bugün başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu’nun da listede bir makalesinin bulunmasıdır.
Türkiye’nin dış politikasının içinde bulunduğu buhran ve buhranda büyük sorumluluğu olan Ahmet Davutoğlu düşünüldüğünde böylesi bir kaynakça önerisinin ne anlama geldiği anlaşılabilmiş değildir. Kaldı ki makale incelendiğinde görülecektir ki, tarih programı için uygunluğu ciddi bir tartışma konusu oluşturmaktadır.
Bunun yanında birçok tartışmalı yazar ve eser kaynakça olarak önerilirken, örneğin Niyazi Berkes, Mustafa Akdağ, Sina Akşin, Tarık Zafer Tunaya, Yahya Akyüz, Emre Kongar, İlber Ortaylı, Sinan Meydan gibi akademisyenlerin eserlerine kaynak olarak başvurulması tavsiye edilmemiştir.
“PROGRAMIN HİÇ BİR YERİNDE ATATÜRK’ÜN İSMİ GEÇMİYOR”
Eğitim-iş açıklamasında taslak öğretim programında Türkçe kullanılmamaya özel bir önem gösterildiğini ve özellikle de “kadim” sözcüğüne takıntı düzeyinde yer verildiği vurgulanarak “Programda kullanılan dil kadar kullanılmayan dil de çok dikkat çekicidir” denildi.
80 sayfalık taslak programın hiç bir yerinde ‘Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin geçmediğine, ima dahi edilmediğine dikkat çekilen açıklamada “Oysa kurtuluşuna önderlik ettiği Anadolu 49, Türkiye 118 kez geçmektedir. Buna karşılık tam 235 kez ‘Osmanlı’, 213 kez ‘İlim’ ve 82 kez ‘Din’, 57 kez de Kadim sözcüğü kullanılmıştır.” ifadelerine yer verildi.
Eğitim-iş, İslam felsefesi mantığıyla hazırlanan taslak metinden vazgeçilerek, eğitim sendikaları, üniversiteler ve öğretmenlerin katılımı ile yeni bir komisyon oluşturulması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Dayatmacı, tektipçi, baskıcı, evrensel değerlere yabancı, insanlığın bilgi birikimine uzak bir yaklaşım terk edilmeli, Türkiye’nin tarihiyle, hedeflediği çağdaş kültürel anlayış ile barışık, Osmanlıcılık ideolojisinden arındırılmış ve Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruyacak bir öğretim programı hazırlanmalıdır. Atatürk’ün de dediği gibi “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır”(Sözcü).