KURUCU İLKE VE DEĞERLERE geri DÖN ÇAĞRILARI YÜKSELİYOR..
BİR ÇAĞRI DA ANTAYA’DAN,
ALTI OK PLATFORMUNDAN GELDİ..
CHP yönetimine sert eleştirilerin yapıldığı o açıklama:
Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Örgütü’nde geçmişte çeşitli kademelerde yer almış bazı kişilerin katılımıyla oluşturulan ve kendilerini “Altı Ok” ismiyle tanımlayan bir grup, bugün dördüncü kez bir araya geldikten sonra, CHP’nin gidişatından duydukları rahatsızlıkları ve taleplerini dile getiren bir “manifesto“ yayımladı.
Antalya Düğün Salonu’nda bir araya gelen ve aralarında eski milletvekili Tuncay Ercenk, eski il başkanı Özer Ülken, milletvekili adayı Ali Kızılateş, eski PM üyesi Mehmet Zeki Durmaz, Behiye Yedigüller, eski il sekreteri Şefik Dirgen, eski Kepez İlçe Başkanı Halil Bahar, eski Muratpaşa belde başkanı Ahmet Başkaya, eski Gençlik Kolları başkanı Önder Kurnaz, eski Kadın Kolları başkanı Özgür Bahçe, Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Songül Başkaya‘nın da bulunduğu Altı Ok Platformu‘nun genel merkeze çağrı niteliği taşıyan manifestonun tam metni şöyle;
“Mustafa Kemal Atatürk’ün benim en büyük eserim dediği Cumhuriyet’in ve devrimlerinin saldırıya uğradığı; bu saldırılara karşı Cumhuriyet’in, rejimin sigortası Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) umut olarak görülmesi gerekirken tüm değişim, girişim ve iyi niyetli çabalara rağmen tahribatı önleyemediği; AKP’nin karanlık, yıkıcı zihniyeti karşısında iktidar olması gerekirken yüzde 25’lere sıkıştığı günleri büyük bir üzüntüyle izleyen, partimizin çeşitli kademelerinde görev yapmış partililer olarak CHP’nin kurucu ve ulusal değerlerine dönmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu amaçla bu bildiriyi yayınlıyor ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
Felsefesini Cumhuriyete yansıtan CHP; devleti kurarken heyecanla ortaya çıkmıştır. Evet, yoksulduk, yenilmiştik, eğitimsizdik. Fakat mezhep ve etnik kimlikleri bir kenara bırakan her işi en iyi yapana teslim eden bir insanlık macerası başlatmıştık.
AKP ile bu insanlık macerasından çıkılmış, Hükümet kudretiyle karşı devrim başlatılmıştır. Dağ başında bitme noktasına getirilmiş bir terör vardı, oysa şimdi kente, sokağa, mahalleye girdi, hendeğe dönüştü, aile ve hane halkı işgal edildi.
Biz bunları konuşurken bu ülkenin evlatları belki de şu anda hayatlarını kaybediyorlar. Ülkenin her bir yanı yas evi.
Türkiye büyük bir krizdedir.
Milli ve çağdaş eğitim, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlüklerimiz yok edilmiş, şimdi de anayasamız değiştirilmek üzeredir. Dış politikada yapılan hatalarla sınırlarımız da tartışmaya açılmıştır.
Gittikçe ağırlaşan bu tabloya rağmen partimiz maalesef ki iktidar alternatifi olamamış arka arkaya girdiği tüm seçimleri kaybetmiştir. Göreceli artışların bir başarı gibi gösterilmesi kabul edilemez. Kaybedilen her seçimden sonra Parti Meclisi’nde, yönetim kademelerinde ve danışmanlarda değişiklik yapılması ne gerçeğin yaşanmasına ne de sorunun görünmesine engel olabilmiştir.
Atatürk’ün partisinde Atatürk, Cumhuriyeti kuran partide Cumhuriyet ve kurucu ilkeleri tartışmaya açılmış partimiz sistemli bir yıpratmaya tabi tutulmuştur. Farklı düşüncelere sahip insanların oyuna talip olunması gerekirken birbirine zıt ve her şeyden önce parti ilkelerimize aykırı seslere üst yönetimlerde yer verilmesi partimize olan güveni sarsmıştır.
Cumhuriyetle, Atatürk’le ve Altı Ok’la sorunu olan partimizde bulunan Truva atlarını ahlaki ve hukuki olmayan işgallerini son vermeye davet ediyoruz. Partimizin iktidarını değil, başka partilerde vücut bulan fikri hakim kılmaya çalışan Truva atlarından partimiz bir an önce kurtulmalıdır.
Partimizin ALTI OK ‘unu savunmak, tartışmak, bu bağlamda yapılan yanlışlara sesimizi çıkarmak bir disiplin suçu haline getirilmiştir. İlkelerimize ve partimize sahip çıkma sorumluluğumuz vardır. Ülkemiz için bu durum dünden çok daha önemlidir.
Partinin ilke, amaç ve değerlerini benimsemeyen üye olabilme şartına bile haiz olamayacaklar örgüt yok sayılarak belediye başkan adayı, milletvekili adayı ve Cumhurbaşkanı adayımız yapılmıştır. Aday belirleme sürecinde örgütler yok sayılarak ‘bir risk aldım’ hakkı kullanılıyor ise başarısızlığın da bir sonucu vardır ve bu sorumluluk alınmalıdır.
Parti ilkelerini benimsemeyenler; etnisite, mezhep, rant, belediyelerde iş silahlarını kullanarak kendi iktidarını kurmuş, her yer benim gibi düşünenlerden olmalı iddiasıyla bir çok yerde il, ilçe örgütlerini dizayn etmiş, meclis üyelerini, milletvekili adaylarını sıralamış, parti emekçilerini, siyasal birikimi ve liyakatı hiçe saymıştır. Sonuç olarak hepimizin kendi illerinde yaşadığı benzer sorunlar heyecanımızı azaltmış, karamsarlık ve yılgınlık başlamıştır.
Meclis üyeliği aday adaylığı sürecinde; adaylar parti kararlarına, parti kendi aldığı kararlara uymayarak adayları tespit etmiş, ilkesiz ve kişisel oluşumlar içine girilmiştir. Partimiz oyları ile seçilen meclis üyelerimiz arka arkaya AKP’ye geçmektedir.
Sorulmayan hesap ve yasak savar açıklamalar geçmek isteyenlere cesaret vermiştir. Gideceği belli olanları kişisel hesaplarla destekleyenler, grubu birarada tutacak siyasal heyecanı yaratamayanlar, birilerinin kaygıları nedeniyle Antalya’da yerel siyasete karşı ilkeli bir muhalefet görevi yapamayanlar en az gidenler kadar suçludur.
Emperyalizm barış, kardeşlik, özgürlük ve demokrasi söylemleriyle girdiği ülkelerde, ulusları mezhep ve etnik kimliklere bölmüş, bu coğrafyada tanık olduğumuz üzere ülkeleri sınırları tartışılır hale getirmiş ve çok sayıda insanı vatansız bırakmıştır.
Bu tehlike yanıbaşımızdadır. ‘Yaşanan sorunların çözümü için Türkiye kurucu ayarlarına, Cumhuriyet kurulurken hangi ayarlarla kurulduysa aynı ayarlara dönmek zorundadır.’ Bu tespit hepimizin doğrusudur. Partimizin her bir üyesi, parti görevlileri, seçilmişler, bir araya gelinen her yerde gerçekleri konuşur hale gelmiştir. Türkiye’nin kurucu ayarlarına dönmesi için partimizin fabrika ayarlarına dönmesi gerekir. Sadece ifade edilmesi o an söylenip geçiştirilmesi yetmez, partimizin her biri ayrı öneme sahip bütün ilkelerinin, ciddiyetle, güvenle inançla savunulması, başarısızlık var ise bunları sağlayacak kadrolara yol verilmesi gerekir. CHP’nin kuruluş felsefesiyle kalınan yerden insanlık macerasına devam edilmesi, Türkiye’nin kurtuluş projesidir. Aksi sadece partimize değil, ülkemize ihanettir.
Son olarak şunu belirtiriz ki;
Bizi bir araya getiren ülkemizin içinde bulunduğu çıkmaz ve partimizin duruşundan duyduğumuz kaygıdır. Hiçbirimizin kişisel hesapları, delege olayım, il örgütlerinde yer alayım, onu getireyim, bunu götüreyim hedefi yoktur. Biz bunlarla meşgul değiliz. Bunların bazen hangi şartlarda kolaylıkla elde edilebildiğini biliyoruz.
Cumhuriyet, Atatürk, Altı Ok ilkelerini benimseyen, uygulayan, etnisite ve mezhep siyasetini reddeden, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için kaldığı yerden devam ettirecek kadrolarımızın neferi olmaya hazırız.”
cagdasulusalcizg