Dünya devletleri, geçen yılın aralık ayında Paris’te düzenlenen COP21 İklim Zirvesi’nde yeni bir iklim anlaşması üzerinde anlaşmaya vardı. Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi için küresel sera gazı emisyonlarının en az yüzde 55’ini temsil eden devletler veya en az 55 taraf ülke tarafından imzalanması gerekiyor. Anlaşma 22 Nisan 2016’da New York’ta imzaya açılacak. Anlaşmayı imzalamayı vaat eden ülke sayısı 120 civarında. Ülkeler, böylelikle iklim değişikliğiyle mücadele ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konularında tarihi bir sorumluluk almış olacak. Mücadele için artık bugüne kadar olunmadığı kadar hızlı olunmak zorunda. Bu anlaşmayla birlikte fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminin azaltılarak, yenilenebilir enerjilere geçiş sürecinin hızlandırılması öngörülüyor. Ayrıca, dünyada tespit edilmiş mevcut petrol, gaz ve kömür rezervlerinin en az üçte ikisinin yerin altında bırakılması gerekliliği de var.
Bu konuda son zamanlarda çeşitli gelişmeler yaşanıyor.
Özellikle Avrupa Birliği’nde devam eden kömürden çekilme trendine Belçika da, son kalan Langerio kömürlü termik santralini mart sonunda kapatarak dahil oldu. Böylelikle 28 AB üyesi ülkenin yedisi enerji üretiminde kömürü sıfırladı. Belçika’nın kömürü terk eden diğer ülkeleri takip etmesi, kömür endüstrisine önemli bir darbe vurdu.
Geçen hafta dünyanın en büyük özel kömür şirketlerinden ABD’li Peabody Enerji, iflas korumaya başvurarak, iflas ettiğini açıkladı. Aslında bu gelişmeyi 2015 yılında kömür endüstrisinde başlayan düşüş trendinin bir yansıması olarak görmek mümkün. Özellikle Çin ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerde kömür talebinin düşüşü sektörü zorluyor. Peabody Enerji’nin hisse senetleri son beş yılda yüzde 99 oranında değer kaybetmiş. Şirket, iflasına gerekçe olarak açıklamasında kömür fiyatlarındaki düşüşlerle birlikte Avustralya’da yaptığı yatırımların borç yükünden kurtulamamasını gösterdi.
Küresel anlamda kömürün başının dertte olduğuna dair emareler son zamanlarda giderek artıyor. Filmi biraz geriye sarıp son birkaç yılda kömüre dair ne gibi gelişmeler olmuştu, bakmakta fayda var. Aslında küresel anlamda küresel kömür ticaret hacmi 21 yıl aradan sonra ilk kez 2014 yılında azalma gösterdi. Bu gelişmede Çin’in kömür talebinin yüzde 30’lar seviyesinde gerilemesinin etkisi büyük.
Diğer yandan, kömür fiyatlarındaki düşüş trendi de kömür endüstrisine yeni yatırımlar için uygun olmadığını gösteriyor. Moody’s, kömür piyasalarına ilişkin yaptığı bir analizde, deniz aşırı pazarlarda talepten yüzde 10 daha fazla kömür üretimi yapıldığını ve bunun da kömür fiyatlarının düşmesine sebep olduğunu ifade etmişti. Beklentiler kömür piyasasının tekrar ivme kazanmasının zor olduğu yönünde.
Zira başta Avrupalı bankalar olmak üzere bankaların kömür projelerini finanslamaktan vazgeçiyor olması bu açıdan önemli bir gelişme. Türkiye’ye de kredi veren Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası üç yıl önce kömürü desteklemeyeceklerini açıklamıştı. ABD’de Bank of America ve Credit Agricole SA’den sonra Citigroup kömür yatırımlarından desteğini çeken üçüncü banka oldu. Şu aşamada kömür endüstrisinin hem öz kaynak hem de kredi finansmanı yaratmasının önündeki engeller yükseliyor.
Gelelim şirketlerin durumuna… Peabody Enerji’nin iflası tek değil. Ocak ayında ABD’nin ikinci en büyük kömür şirketi Arch Coal kömür talebindeki azalma ve artan çevresel düzenlemelerden dolayı iflas ilan etiğini açıklamıştı. Arch Coal ve ardından Peabody enerji ile beraber, 2012’den bu yana ABD’de iflas ilan eden kömür şirketi sayısı 50’ye çıktı.
Bir süredir kömür şirketlerinde karlılıkların düşmesi sebebiyle kömür yatırımlarını ya kapatmak ya da satmak yönünde bir eğilim mevcut. Dünyanın en büyük kömür üreticilerinden Anglo-American, Temmuz 2015’te Avustralya ve Güney Afrika’daki kömür madenlerini elden çıkarma kararı aldı. Dünya’nın en büyük maden şirketlerinden 140 yıllık Rio Tinto ve yine madencilik devi Bhp Billinton, kömür yatırımlarını finansal sebeplerden azaltacağını açıkladı.
Ülke bazında da kömürü terk etme kararları arka arkaya geliyor. Belçika bunu gerçekleştirdi. Dünyada ilk termik santralin 1882’de inşa edildiği İngiltere de 2025 yılına kadar tüm termik santralleri kapatacak. Portekiz, 2020, Avusturya 2025, Finlandiya ise 2020’lerde kömürü terk etmeyi planlıyor. Hollanda da aynı yönde ilerleyen ülkeler arasında. Almanya’dan da yakında kömürden çıkışla ilgili yeni haberler gelir mi göreceğiz. Kanada’daki kömür santrallerinin üçte ikisine ev sahipliği yapan Alberta, tüm kömür santrallerini 2030 yılına kadar kapatma kararı aldı. New York eyaleti de Paris Anlaşması’nın ardından ocak ayında eyaletteki tüm kömür santrallerini 2020 yılına kadar kapatacağını açıkladı.
Son beş yılda küresel düzeyde 1083 termik ünitesi devreye girerken, aynı zamanda 855 proje de iptal edilmiş. Kömürü terk ediş hızlanıyor özetle…
2012 yılını Kömür Yılı ilan eden, kömürü teşvik eden bir enerji stratejisine sahip olan ve 80 kömürlü termik santral hedefi olan Türkiye elbette bu tablonun içinde yok. Paris Anlaşması’nın ardından iklim değişikliğiyle mücadele için ülkeler kömür projelerine karşı somut politikalar üretmeye başladı. Türkiye ise dünyada çapında dördüncü büyük kömür tehdidi haline geldi. Öte yandan, dünyanın en büyük ekonomileri kömür yatırımlarından çekilirken ve kömürün enerji tüketimindeki payını azaltmayı hedeflerken, Türkiye’de yerli kömüre sağlanan teşviklere kömürden üretilecek elektrik için alım garantisinin de eklenmesi gündemde.
“Türkiye’de Fosil Yakıt Üretimini Sübvanse Etmenin Maliyeti” raporunun bulgularına göre, Türkiye, fosil yakıt üreticilerine yıllık tahmini 1.6 milyar dolara kadar ulaşan teşvik sağlıyor. 2013’te Türkiye sadece fosil yakıt arama çalışmalarına 500 milyon dolar kamu kaynağı aktardı. Tespit edilen en büyük sürekli teşvik, taş kömürü işletmelerine sağlanan yıllık 250 milyon ila 400 milyon doların üzerindeki teşvikler. 2007’den beri Türkiye’deki fosil yakıt projeleri için 5 milyar doların üzerinde uluslararası kamu finansmanı aldı. Bu miktarın 1,5 milyar dolardan fazlası kömür projelerine gitti. Bunlar Türkiye’nin kömür aşkına dair sadece birkaç veri. Tam da dünya kömürsüzlüğe giderken bizim tersine gittiğimizin resmi gibi…
Pelin Cengiz / Haberdar