ODTÜ’de öğrencilere seslenen Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Türkye’de yaşanan gelişmeleri eleştirerek “İtiraf ediyorum gelişmeler beni korkutuyor” dedi.
Çankaya Köşkü’nde başladığı eleştirilerine ODTÜ’de de devam eden Gauck, “Söylediklerimi içişlerine müdahale olarak algılamayın” diyerek, yargı bağımsızlığından internetin kısıtlanmasına, medyaya uygulanan baskıdan MİT yasası ve Gezi protestolarına kadar birçok konuda mesaj verdi.
Hürriyet gazetesinden Zeynep Şafak’ın haberine göre ODTÜ öğrencilerine, “Yerleşkenizin açık ve liberal görüşlerin yeri olduğunu duydum” diye seslenen Gauck, özetle şunları söyledi:
Kuvvetler ayrımına saygı
“Türkiye ‘de sizler için Almanya’da ne olduğu nasıl önemsiz değilse, bizler için Almanya’da, Türkiye’de ne olduğu önemsiz değil. Bu yüzden kaygı duyduğum bir noktaya değinmek isterim. 50 yaşıma kadar neyin hukuk ve neyin hukuksuzluk olduğuna bir komünist partinin karar verdiği sistemde yaşadım. O gün bugündür hep demokrasinin avantajlarını yaşayarak emin oldum. Almanya kuvvetler ayrımına saygı duymaktadır. Demokrasinin sağladığı kazanımı yaşama tecrübesinin etkisiyle herhangi bir yerde hukuk devletini ve birçok ülkede denenmiş olan kuvvetler ayrımını kısıtlama eğilimini gördüğüm zaman bunu özel bir kaygı duyarak izlerim.
Yargı bağımsızlığı güvencede mi?
Dolayısıyla bugün burada hükümetin, hoşuna gitmeyen çok sayıda savcı ve polisi yerinden alışı, çarpık gelişmeleri aydınlatmalarına engel olur. Hükümet kararları kendi lehine etkilemeye veya hoşnut olmayacağı kararlardan kaçınmaya çalışırsa yargı bağımsızlığı hala güvence altında olur mu diye soruyorum.
Müdahale değil kaygılarım
Kimi Türk vatandaşı ve kimi Türk siyasetçi bu tarz eleştiriyi kabul etmekte zorlanabilir. Kimisi haksız ya da istenilmeyen bir eleştiri olarak geri çevirebilir. Beni lütfen yanlış anlamayın. İfade ettiklerim içişlerine müdahale değil, eşit düzeyde paylaşım arzusu. Söylediklerim totaliter bir devlette uzun yıllar edinmiş olduğum deneyimler sonucunda demokrasinin savunucusu bir vatandaşın duyduğu kaygılardır.
Sesimi yükseltirim
Bir demokrat olarak, kendi ülkem olmasa da ne zaman hukuk devletinin tehlike altında olduğunu görsem o zaman sesimi yükseltirim. Sesim insanlar içindir; onurları, özgürlükleri ve fiziksel dokunulmazlıkları içindir. Bizler de başka ülkelerin tavsiyelerini dinlemeye hazırız. Almanya’da işlenen cinayetlerden sonra soruşturmaların tek yönlü olduğuna yönelik eleştirileri kabullenmek zorundaydık ve kabullendik.
Ordunun etkisi azaldı
Türkiye’de ordunun siyasete etkisi geriye itildi. Kürtlerle diyalog sürecinin başlamasıyla çatışma sayısı azaldı, Ermeniler ve Kürtlere karşı yapılan haksızlıklara ilişkin tarihi tabular yıkılmaya başladı. Erdoğan, Ermeni kurbanların yakınlarına yönelik acılarını paylaştığını ifade etti.
MİT’e eleştiri Gezi’ye anma
Son zamanlarda birçok kişinin demokrasiye tehdit oluşturduğu şeklinde algıladığı bir yönetim üslubundan ötürü hayal kırıklığı, burukluk ve öfke ifade eden sesler de duyuyoruz. Örneğin insanların nasıl bir yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğine ilişkin bir müdahale söz konusu olduğunda hayatları üzerinde daha güçlü bir gizli servis kontrolü amaçlandığında, sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında hatta bu yüzden insanlar canından olduğunda…
İtiraf ediyorum
İtiraf ediyorum; bu gelişmeler beni korkutuyor. Özellikle de fikir ve basın özgürlüğü kısıtlandığı için. İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığını; eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığını hatta yargılandığını; gazetelere yayın yasağının getirildiğini ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz. Oysaki kapsamlı şekilde bilgilendirmek ve bilgilendirilmek özgür ve demokratik toplumun iki ana şartıdır. Ancak bu sayede çarpık gelişmeler aydınlatılabilir ve hükümetin eylemleri kontrol edilebilir.
Protesto uyarıcıdır
Protesto uyarıcı bir sinyaldir. Vatandaşların kendilerini birer emir kulu olarak algılamamaları ülke refahına hizmet eder. Türkiye vatandaşları ülkelerinin kaderini şekillendirmek için ortak hareket etmeye hazırlarsa bu olgunluk işareti olarak övgüye şayandır. Demokrasinin bu angajmana ihtiyacı vardır.
Zorla müdahale olmaz
Demokrasi ötekine saygı gerektirir. Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez. Kimsenin dininin kamusal alana da uygulamasına engel olunamaz. Almanya da bu saygıyı öğrenmek zorundaydı. Demokrasinin diyaloğa ihtiyacı vardır. Kamuoyunda kullanılan dilin zehirlenmesi ve düşman imajının yaratılması toplumsal alana zarar verir.”
t24