Yargıtay’ın Ergenekon bozma kararı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı, CHP’li Umut Oran, “Ergenekon Kararı zafer değildir. Davanın savcısının da tanık olarak ifadesi alınmadan bu kumpas bitmez! Öyleyse ‘zafer’ olarak kabul edilebilecek tek sonuç, Cumhuriyetimizi “karşı devrim” rotasından çıkarmak ve yeniden özgürlük, demokrasi, birlik ve altı ok rotasına sokmak olacaktır. Aksi her durumda yeni kumpaslar ve yeni iftiralar devam edecektir.” dedi.
Umut Oran, yazılı açıklamada şunları vurguladı:
ERGENEKON KUMPASI YIKILDI AMA…
“Daha büyük kumpasların habercisi olarak 2007 yılında başlayan ve Yargıtay’ın kararına kadar 9 yıl boyunca sonsuz acılara ve gözyaşlarına sebep olan Ergenekon Kumpasıyıkılmıştır ancak bir zaferle sonuçlanmamıştır.
Zira Ergenekon Kumpasının mağduru olanlar ilk gün de suçsuzdular bugün de suçsuzlar. İlhan Selçuklar, Türkan Saylanlar, Ali Tatarlar ve Kuddusi Okkırlar o gün de masumdular bugün de masumlar.
SİSTEM TAMAMEN DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Bu anlamda masum insanların suçsuzluklarına dair mahkeme kararı sadece kumpasın varlığını tespit etmiştir. Ancak bu tespit tek başına asla yeterli değildir. Ergenekon kumpası ve devam eden süreçte farklı adlarla tezgahlanan kumpaslar Türkiye’nin siyasi, hukuki, ahlaki yapısına ağır darbe vurmuş ve Cumhuriyet karşıtı güçlerin istediği şekilde, sistem tamamen dönüştürülmüştür.
Kumpas sürecinde onlarca televizyon, yüzlerce gazete ve radyo kanalı vasıtasıyla halkımız ablukaya alınmış, yalanlara ve iftiralara inandırılarak seçimlerde oy vermeleri sağlanmıştır.
ERGENEKON BAŞARILI BİR SİVİL DARBE SÜRECİDİR
Hatta öyle ki Türk toplumunun en kutsal kavramları kullanılarak yurttaşlarımız taraf olmaya ve kumpasın bir parçası haline gelmeye zorlanmıştır. Bu anlamda Ergenekon kumpası sadece yüzlerce masum insanın mağdur edildiği bir dava değil, demokrasi kuralları içinde topluma yön veremeyenlerin hukuk maskesi altında Türk toplumunu hedef aldığı başarılı bir sivil darbe sürecidir.
Yargıtay’ın verdiği karar da bir “zafer” olarak yorumlanmamalıdır. Böyle bir bakış açısı, meseleyi bir “yargılama sorununa” indirgemek ve kumpas sürecinin yarattığı büyük dönüşümü göz ardı etmek anlamına gelecektir. Halihazırda kumpastan en fazla yarar sağlayan kesimler de sözde “özeleştiri” adı altında, yaşananları “basit bir kandırılma ve hukuki yanlışın düzeltilmesi” şeklinde ele almaktadır.
ZAFER DEMEK CUMHURİYET ŞEHİTLERİNİ YOK ETMEKTİR
Tüm Cumhuriyetçi kesimler bilmelidir ki Ergenekon Kumpası ve devamında ortaya atılan iftiralar İlhan Selçukları, Türkan Saylanları, Kuddusi Okkırları ve Ali Tatarları yok edememiştir. Ancak tüm bu yaşananları basite indirgemek ve konuyu Yargıtay’ın kararı üzerinden “zafer” diye yorumlamak Cumhuriyet Şehitlerimizi yok etmek anlamına gelecektir.
DAVANIN SAVCISI DA DİNLENMEDEN BU KUMPAS BİTMEZ!
Üstelik dönemin hükümet üyelerinin imzasının bulunduğu 2004 MGK kararı ortadayken, 2014’e kadar neden ülkeye zarar verilmesine göz yumulduğunun cevabı henüz verilmiş değil! “Davanın savcısı” henüz işbaşındayken mahkeme kalemindekilerle uğraşmakla kimseyi kandıramazsınız, geçmişte söylemiştim yine tekrarlıyorum davanın savcısının da tanık olarak ifadesi alınmadan bu kumpas bitmez!
Öyleyse “zafer” olarak kabul edilebilecek tek sonuç, Cumhuriyetimizi “karşı devrim” rotasından çıkarmak ve yeniden özgürlük, demokrasi, birlik ve altı ok rotasına sokmak olacaktır. Aksi her durumda yeni kumpaslar ve yeni iftiralar devam edecektir.”
sosyalmanset