Topraklarını Korumak Türkiye’nin Hakkıdır!
Kilis’e sınırın Suriye tarafındaki terörist gruplar tarafından geçtiğimiz Ocak ayından beri yapılan füze saldırıları sonucunda şimdiye kadar 21 vatandaşımız yaşamını yiitirdi, çok sayıda vatandaşımız yaralandı.
Türkiye’nin bu saldırılara karşı IŞİD hedeflerine yönelik obüs saldırıları sonucunda birçok teröristin hayatını kaybettiği açıklansa da saldırıları durdurmak henüz mümkün olamadı.
Suriye topraklarından teröristleri bertaraf etmek herkesten önce Suriye Hükümetinin görevidir.
Birleşmiş Milletler Yasasının VII bölümüne dayalı olarak Güvenlik Konseyinin 28 Eylül 2001
tarihinde aldığı 1373 sayılı karar ile aynı doğrultudaki diğer kararları ilgili bütün ülkeleri
topraklarındaki terör örgütlerine karşı gerekli önlemleri almakla yükümlü kılıyor.
Suriye bu görevi tek başına yerine getiremiyorsa başka ülkelerin desteğiyle teröristleri topraklarından uzaklaştırmak zorundadır. Aynı şey Irak için de geçerlidir.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Yasasının 51. maddesine göre topraklarını yurt dışından gelebilecek bütün saldırılara karşı koruma hakkına sahiptir.
Ayrıca NATO Antlaşmasının ortak savunmayı gerçekleştirmek amacıyla kaleme alınan 5. maddesi bir müttefik ülkeye yapılan saldırının bütün müttefiklere karşı yapılmış sayılacağını ve her müttefik ülkenin elindeki imkanlarla bu saldırıyı defetmeye yardımcı olacağını yazmaktadır.
Amerika, Almanya ve Hollanda yaklaşık boyunca Türkiye’ye konuşlandırdıkları Patriot füzelerini Aralık 2015 tarihinden itibaren geri çekmişler ve yerine, yeni koşulların gerektirdiği başka savunma sistemlerini yerleştirmemişlerdir. Sadece Adana civarında İspanya’nın konuşlandırdığı Patriot füzelerinin görev süresi bir yıl uzatılmıştır.
Bir Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Putin, 17 Aralıkta verdiği bir demeçte Türk uçaklarının Suriye hava sahasına giremeyeceğini söylemiştir. Basında yer alan değerlendirmeler, Rusya’nın Türk uçaklarının Suriye’den kaynaklanan terörist saldırılara karşı bile kullanılmasını engelleyebileceği yolundadır.
Rusya’nın böyle bir yaklaşımı benimsemesi Birleşmiş Milletler Yasasının 51. maddesine açıkça aykırıdır ve Türkiye’nin bu konuyu ivedilikle Rusya’yla ikili düzeyde görüşmesi ve gerekiyorsa konuyu BM Güvenlik Konseyine getirmesi gerekmektedir.
Aynı şekilde Türkiye’nin konuyu Antlaşmanın 4. maddesine göre NATO Konseyine getirmesi ve İttifakın Rusya’nın engellemesine karşı ortak bir tavır almasını talep etmesi yerine olacaktır.
Bütün hükümetlerin öncelikli görevi ülke topraklarının her köşesinin saldırılara karşı korunmasını sağlamaktır. NATO da bir müttefikinin komşu bir ülkeden gelen terörist saldırılara uğramasına karşı kayıtsız kalamaz ve bu durumu içi boş sözlerle geçiştiremez.
Gerek yurt içinden gerekse komşu ülkelerden gelen terörist saldırıların durdurulması için bütün siyasi partilerin ve basının birlik içinde hareket etmeleri ve bu milli meseleyi iç politika malzemesi yapmamaları önem taşımaktadır.
Terör örgütlerinin ve onların içerideki ve dışarıdaki destekleyicilerinin Türk milletinin silahlı dayatmayla dize getirilemeyeceğini anlamaları için yakın tarihimize bakmaları yeterlidir.
Onur Öymen
akademipolitik