Bu yazıyı üstüne alacak bir veya bir kaç ilgilinin çıkacağını umuyorum.
27 Aralık 2013 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı, zamanın Başbakanı ile Başbakanlık Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli Orduya kumpas kurdular” açıklamalarından sonra suç duyurusunda bulundu ve kumpası yapanların bulunarak cezalandırılmalarını talep etti.
Sonra Balyoz davasında hükümlü olup da hak ihlali nedeniyle serbest kalanlar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmaya başladılar. Ben şahsen 18 Kasım 2014 günü 50 kişi hakkında, 300 sayfalık bir suç duyurusunda bulundum.
1 Nisan 2015 günü Anadolu 4. Ağır ceza Mahkemesi Balyoz davasında yeniden yargılama sonunda kararını verirken, Balyoz olayının bir “kumpas olduğunu” belirterek, suç duyurusunda bulundu.
SORUŞTURMA YÜRÜMÜYOR, ŞÜPHELİLER YURTDIŞINA ÇIKIYOR
Soruşturma açıldığını biliyoruz ama soruşturmanın sona doğru süratle ilerlemesini beklerken hiç bir ilerleme olmadığını ve üstelikte soruşturmanın ilk kendisine verildiği Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü’nün Ocak 2016 ayında görevinden alındığını öğrendik.
Bu arada Ergenekon, 17/25 Aralık olayları ve diğer bazı benzeri olaylar ile ilgili pek çok şüphelinin yurtdışında olduklarını öğrendik. Bu kişilerin yurtdışına çıkışları tamamen yargı makamlarının hatasıdır.
17/25 ARALIK ŞÜPHELİLER TUTUKLANIYOR AMA BALYOZ İLE İLGİLİ HİÇBİR ŞEY YAPILMIYOR
Devletin her kademesine sızmış, bugün için kumpas ve benzeri davalar ile ilgili olarak şüpheli durumunda olan pek çok hakim, savcı, emniyet görevlisi, muhtemelen TSK mensubu kişilerin olduğu bilinmektedir. Yargı kurumları, tam iki buçuk yıldır bu kişilerden 17/25 ile ilişkili oldukları şüphelenilenlerin üstüne şiddetle gitmekte ve değişik nedenler ile şüpheli bir çok kişi tutuklanmaktadır. Ancak her ne hikmetse Balyoz davası ile ilgili hiç bir işlem yapılmamaktadır. O kadar ki 15 aydan fazla zamandır tutuklu bulunan ve Balyoz kumpası için kilit konumda olduğunu değerlendirdiğimiz Mehmet Baransu’nun Balyoz davası ile ilgili bir ifadesi dahi alınmamıştır.
Yargıtay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve HSYK ilgililerine soruyorum:
Neden soruşturma ilerlememektedir?
İfadelere başvurmak için şüphelilerin yurt dışına kaçması mı beklenmektedir?
Belki farkında değilsinizdir, ben size açıklayayım kumpas davalarında TSK’dan 1000’e yakın subay ve astsubay mağdur olmuş ve bunun sonucu olarak TSK itibarsızlaştırılmış, iş yapma yeteneği zayıflatılmıştır. Sizlerce TSK’ya kurulan bu kumpas, kişilerin menfaatlerini korumak için uydurulmuş darbe eylemlerinden daha mı az önemlidir? Bu konuda gerçeği öğrenmek istiyorsanız yurtdışı medyayı takip ediniz. Zira bir kaç yayın organı hariç yurtiçi medyadan gerçekleri öğrenmek artık mümkün değildir.
Şüpheli durumda olan bazı yargı mensupları için bir çok başvurumuz olmasına rağmen HSYK daha davaların devam ettiği günlerden beri bir inceleme veya soruşturma kararı vermemiştir. HSYK neyi beklemektedir?
Aynı serzenişimiz Yargıtay için de geçerlidir. Orada da şüpheli konumda olan on civarında kişi vardır ama bir türlü çark dönmemektedir.
BİZİ APTAL YERİNE KOYMAYIN
Vereceğiniz “gereken yapılıyor” yanıtı, yanıt değildir. Zira bu soruşturmalar için her düzeyde ilgili makamın elinde pek çok belge ve kanıt vardır.
Sizlerden talebimiz şudur:
Ya yaptığımız suç duyurularına “takipsizlik kararı” vermeniz ve böylece bizi aptal yerine koyup oyalamamanız; bizlerde böylece diğer hukuki yolları araştırabiliriz.
Ya da soruşturmanın olması gerektiği şekilde ilerlemesini sağlamanız.
Bu yazıya da lütfen bir, iki satır ile yanıt verirseniz ben ve arkadaşlarım mutlu olacağız.
Unutmayalım, ilk suç duyurusundan bu yana iki buçuk yıl geçmiştir. Bizi (365 kişi) iki buçuk yılda soruşturdunuz, yargıladınız ve hakkımızda karar verdiniz.
Özden Örnek (E. Deniz Kuvvetleri Komutanı)
Odatv.com