DİYARBAKIR – Toplumu, özellikle de gençliği kemiren uyuşturucu maddesi esrarın hasat dönemine girildi. Tarlalardan kent merkezine binlerce ton esrar sevk edilirken ne gibi önlemler alınıyor.
Diyarbakır’ın; Lice, Kulp, Hani ve Hazro ilçelerinin köylerinde binlerce ton esrarın ekildiği biliniyor. Ki bu bölgelerde kimi zaman yapılan operasyonlarda tonlarca esrarın ele geçirildiği basına da yansımıştı. Özellikle Lice’ye bağlı; Kayacık (Xizan), Bağlan (Mişrif), Yalaza (Kervas), Çitilibahçe (Xelxel), Dolunay (Zengî), Duru (Derûm), Çavûndûr (Lîcok), Hezan (Savat), Uzunova (Cimar), Yolçatı (Sîsê), Dibek (Derxust), Uçarlı (Firdews) ve Oyuklu (Sînî) köyleri kırsalında ekilen esrar, Temmuz ayı ile birlikte toplanmaya başlıyor.Diyarbakır’ın bazı ilçeleri ve onlara bağlı köylerde Nisan ayında ekilen kenevir (esrar maddesi), Temmuz ayında tarlalardan toplanıyor. Hasadı kaldırılan kenevir, belli işlemlerden geçtikten sonra kent merkezlerinde toplumu zehirlemek üzere sokaklara yayılıyor.
Kırsal alanlarda Mart ve Nisan aylarında ekilen kenevirin/esrarın hasadına genelde Haziran ayının ortalarında ve Temmuz ayının ilk günlerinde başlanılıyor. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Lice kırsalı Kayacık Karakolu’na yakın bölgelerde dahi esrar ekildiği iddia edildi. Kolluk güçlerinin ise ekilen bu esrardan haberdar olup olmadıkları veya haberdar olup da neden müdahale etmedikleri bilinmiyor.
Bölgede yaşayan köylülerin iddialarına göre esrar tarlalarından haberdar olunduğu, bazı zamanlarda küçük tarlalara operasyon yapılsa da büyük tarlalara dokunulmadığı dile getiriliyor. Esrar ekimi yapan uyuşturucu tacirleri hasadı yaptıktan sonra “kaliteli keneviri” kırsal alanda gizli sığınaklara gömerken “düşük kaliteli” veya para etmez hasadı ise dışarıda bırakıyorlar. Olası baskınlarda ele geçenler de genelde “düşük kaliteli” veya para etmez cinsteki kenevirler oluyor.
Kenevirin özellikle Diyarbakır’a bağlı kimi ilçelerin kırsal alanlarında yetiştirilmesinin başlıca nedeni toprağının verimli oluşu ve sonra da coğrafi konum olarak kamufle edilerek ekilebildiği içindir. Burada özellikle de Lice ilçesi kırsal alanı ön plana çıkıyor. Devasa derecede ekilen kenevirin hasadından sonra binlerce ton esrar elde edilerek piyasa sürülüyor. Bölgede Lice’nin esrar ekiminde neredeyse büyük bir “endüstriye” dönüştüğü biliniyor.
Emniyet ve jandarma birimlerinin istatistiklerine bakıldığında düzenlenen uyuşturucu operasyonlarının büyük bir oranın ya başı ya sonu Lice’ye dayanıyor. Bu istatistikler her yıl kendini güncellerken kenevir/esrar ekimi ve hasadı da olağan seyrinde devam ediyor.
PKK’nin etkili olduğu kırsal alanlarda uyuşturucu ekimi ve ticaretinin daha yoğun yapıldığını belirten yerel kaynaklar, ilginç ve dikkat çekici şu bilgileri paylaşıyor: “Lice kırsalında bazı bölgelere devlet girmiyor. PKK buralarda çok etkin. Esrar ekimini bu alanlarda yapanlar mallarının güvende olduğunu düşünüyor. Ne de olsa devletin uzak durduğu bölgeler, PKK kamplarının yakın olduğu alanlar. PKK de bu işten kazanç elde ediyor, rant sağlıyor. Burada ekilen uyuşturucudan belli bir pay alıyor. Hatta esrarın bölgeden dışarıya çıkarılmasında da bazen güvenliği kendileri sağlıyor.”
PKK’nin ekilen esrardan dönüm başı bin 500 TL aldığı belirtilirken ayrıca uyuşturucu trafiğinin merkezi olan her bir köyden de ortalama sezonluk 500 bin TL komisyon aldığı dile getiriliyor. Bu komisyonu vermeyenler ise PKK tarafından cezalandırılıyor.
Yapılan uyuşturucu operasyonlarının çok yetersiz olduğunu hatta göz boyama olduğunu iddia eden yerel kaynaklar, nasıl olurda bunca operasyona rağmen hâlâ bu bölgelerde yoğun bir şekilde esrar ekilebilir diye soruyor.
Günün her vaktinde insansız hava araçlarıyla bölge kontrol edilebilirken, esrar ekimi yapılan tarlalar tespit edilebilecekken güçlü tedbirlerin alınmamasına şaşıran bölge halkı, uyuşturucu ticaretinden elde edilen rantın tek ortağının PKK olmadığını, kimi mülki amirlerin, kolluk görevlilerinin de bu ranttan pay aldığına inanıyor.
Öte yandan bölgede yaşanan çatışmalardan dolayı daha önce kilosu 600 TL’den satılan esrarın şimdilerde; tarlada kilosu 8 bin TL, Diyarbakır merkezde 15 bin TL, uzak illerde ise 25 bin TL’ye satıldığı öğrenildi.
Esrar ekimi yapan kimi köylerde hane başı ortalama 3 ton hasat kaldırılıyor. Bu köylerden en küçüğünün toplam 50 ton hasat kaldırdığı belirtiliyor. Köylüler esrarı tarlada kaldırdıktan sonra genelde köy içerisinde değil de daha uzak yerlere gömerek saklıyor. Jandarma köylerde arama yapmaya gelince de bilinçli bir şekilde dışarıda bırakılan en ucuz esrarın ele geçirilmesini ve operasyonu ucuz atlatmayı planlıyorlar.
Kenevir bitkisinden elde edilen ve kimilerine göre esrar, kimilerine göre marijuana olarak isimlendirilen uyuşturucu maddenin Diyarbakır ve çevresindeki piyasaya sürülme serüveni kısmen anlatılanlar gibi ilerliyor.
Bireyleri, dolayısıyla toplumu hedef alan uyuşturucu; gelecek nesilleri köreltiyor, çürütüyor, kalbine ve bedenine kastediyor. Uyuşturucu illetine bulaşan genç nesiller manevi olarak çöküyor. Dünyanın ve onu kontrol etmek isteyenlerin esiri oluyor.
Materyalist dünyanın, Kapitalist sistemin kendi geleceği için en büyük tehlike gördüğü gençlik, tüm dünya coğrafyasında olduğu gibi Türkiye’de de uyuşturucuyla hedef alınıyor. Dünya müstekbirlerinin madde bağımlılığıyla gençliği esir almaya çalıştığı görülürken; toplumları yöneten, gelecek inşa etmeyi hedef edinen devlet ve sistemlerin de bu durumu kabullendiğine tanıklık ediliyor.
Türkiye’de henüz okullara yakın mesafedeki alkol/içki satan noktalara dahi gerekli yaptırımlar uygulanmazken veya bu gibi yerlere hâlâ ruhsat verilirken; bağımlılık yaratan uyuşturucu maddelerin çocuk denecek yaştakilerin ceplerine girmesi, okul önlerinde pazarlanması kamuoyunda şaşkınlık yaratmıyor.
Arpa, buğday, mısır ve pamuk eker gibi dekar dekar, hektar hektar kenevir/esrar tarlalarının kurulduğu bir bölgede uyuşturucu bağımlılığının ilkokul seviyelerine düşmesi toplum tarafından şok edici bir gelişme olarak görülmüyor. Uyuşturucu madde kullanımının sıradanlaştığı bir dönemde çocukları, gelecek nesilleri için endişe duyan aileler, başta devlet olmak üzere yerel yetkililerin üzerlerine düşen görevi yapmalarını bekliyor.
İnsanlığın ortak değerleri olan; din, mal, can, nesil ve aklın muhasara altına alındığı, tehdit edildiği bir dönemde uyuşturucu en büyük silah olarak kullanılıyor. (İLKHA)