Erol Evgin “3 üniversite bitirmiş kişi ile eğitimsiz kişinin oyu aynı değerde olamaz” dedi. Erdoğan “Sen sanatçı mısın, boş konuşuyorsun” dedi.
Erol Evgin ile aynı düşünceyi yıllar önce Aysun Kayacı savunmuştu. “Dağdaki çoban ile benim oyum bir olamaz” demişti. Çok kişi onu bu konuşmasından dolayı ciddiye almamıştı.
Sonra zaman geçti. Çeşitli yerlerde “Aysun Kayacı haksız değilmiş” dendi. Sonra bu ifade “çok haklıydı” şekline döndü.
Erol Evgin haklı mı? Erdoğan haklı mı? Aysun Kayacı haklı mı?
Filozof Eflatun günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce bu konuda şöyle demişti: “ Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi ( Siyasi gücün birkaç kişilik bir grubun elinde toplandığı yönetim) olur. Devam edilirse, demagoglar (Halk avcıları) türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.”
Burada problem nerede? Eğitimsiz bir kişi, mesela okula gitmemiş, ya da ilkokul düzeyinde kalmış bir köylü kadın ülkede, içinde yaşadığı şartları ve kişileri değerlendiremez mi? Akademik bir değerlendirme yapması gerekmiyorsa gayet de güzel değerlendirebilir, hatta bazı sosyal medya paylaşımlarında cin gibi zeki olan köylü kadınların son derece doğru değerlendirmeler yaptığını görmekteyiz.
O zaman problemin bu kişilerin eğitiminden çok, içinde yaşadıkları ortamlarda doğru bilgiye ulaşamamaları olduğunu, çoğu yerlerde de bir takım kişilerin etkisi altında kalıp tarafsızlıklarını yitirmeleri olduğunu görürüz.
Problemin adını doğru koyarsak, çözüm arayışında doğru şartların oluşmuş olması gerektiğini de görürüz. Yani burada problem diploması olmayanın oy verme yeteneği olmaması değil, yanlı akımlara kapılmasındadır. Bu kişiler eğitimli olsalar da, olmasalar da, içinde oldukları şartlardan dolayı tarafsız bir düşünce yapısı içinde olmayı başaramamaktadırlar. Ve de hatta, aslında kime oy verdikleri de seçim sisteminin güvenilmezliği yüzünden bilinmemektedir.
Doğuştan gelen sağlıklı muhakeme yeteneği yarım ve zararlı eğitimle sağlıksız hale dönüşmektedir. İlk yapılması gereken eğitim sistemini günün şartlarına uyarlamak, eğitimsiz kalanlara eğitim olanağı sunmak ve kesinlikle eğitimin kalitesini yükseltmektir.
Bunun için de eğitim konusuna özellikle eğilmek ve çocuklarımızı boş beyinli diploma avcıları haline gelmekten korumak ve onlara düşünmeyi öğretmek durumundayız. Prof. İlber Ortaylı’nın dediği gibi, çocuklar evde çok öğrenmeli, okumalılar, çünkü gerekli bilgileri okullardan alabilecekleri bir donanıma sahip değil bu (dönüştürülmüş) okullar artık.
Konumuza dönersek, problemin çözümü, oy veremezler demekte değil, onlara (herkese) her zaman elimizden gelen en iyi destek ve eğitimi vermemizdedir. Diğer gelişmiş bütün ülkelerde olan da budur.
Anadolu ve Rumeli Medya