Kazakistan ve Ermenistan arasında bir süredir devam eden gerilim, Kazakistan’ın Erivan Büyükelçisi Timur Urazayev’in açıklamalarıyla bir kez daha arttı.
Urazayev, sözde Ermeni soykırmı ile ilgili “Böyle bir sorun henüz tespit olunmadı” yaklaşımı Ermenilerin tepkisine yol açtı. Böyle bir yaklaşıma Ermenistan sınırları içinde alışık olmayan Ermeni basını neye uğradığını şaşırdı.
Ermenistan basını Urazayev’e katıldığı bir panelde ”Kazakistan CSTO ve EAEC örgütlerinde bizim müttefikimiz ve ortağımızdır ancak buna rağmen henüz ‘Ermeni Soykırımını tanımadı. Kazakistan’ın bu tutumunu nasıl açıklaya bilirsiniz?” sorusu yöneltti.
Büyükelçi bu soruya, “Her şeyden önce, Kazakistan’ın 1915 yılında hayatını kaybetmiş insanlar için üzgün olduğunu bilmeniz gerekir. Konunun sizin için ne kadar hassas bir mesele olduğunu biliyoruz. Bu konuda ”Ermeni soykırım” ifadesini kullanmak ve Kazakistan tarafından tanınması hakkında konuşmak şu aşamada doğru değil. Çünkü, her şeyden önce sorun doğru tespit olunmalı ve bu sorunda suçlanan kişi varsa da belirlenmesi lazımdır.” ifadelerine yer verdi.
Urazayev’in sorunun tespit olunmadığı ve “soykırım mı?”, yoksa “tehcir mi?” tartışmalarının uluslarasrası alanda da tartışıldığına gönderme yaparak, sözlerinin devamında, ”Kazakistan’da 1920-1933 yılları arasında halkın yüzde 40’ı açlıktan öldü. Ülkede, SSCB zamanında soykırım gerçekleştiğini ve tartışmaların halen devam ettiğini biliyoruz. Ancak bu işleri hükumetimiz sizin yönteminizle yürütmediğini bilmeniz gerekir. Kazaklara yönelik soykırımla ilgili savlara rağmen, bizim hükumet soruna bu şekilde yaklaşmadı. Çünkü, soykırım ve kınama meseleleri her zaman ikinci bir soruyu akla getiriyor. Sorun nedir ve yapan kimdir?” diye konuştu.
Kazakistan’da 1920-1933 yıllarında ne oldu?
1920-1933 yılları Kazakistan ve insanlık tarihinin en korkunç olayların yaşandığı tarihlerden biridir. Kasıtlı yaratılan açlık felaketi sebebiyle, Kazakların yüzde 40’ından fazlası, yani yaklaşık 2 milyon 230 bin kişinin ve hayvanların yüzde 90’ının telef edilmesine göz yumuldu.
30’lu yıllarda bununla ilgili Kazakistan Komünist Partisi’nin birinci sekreteri olan Ermeni asıllı Levon Mirzoyan suçlular listenin başında yer aldı. Bu yıllarda ne acıdır ki, Mirzoyan’a yaptığı görevi hakkıyla yerine yetirdiği için Lenin Nişanı verilmiştir.
Elbette hiç kimsenin yaptığı yanına kar olarak kalmaz, zulüm payidar olamaz, çünkü herkes ektiğini biçer. Mirzoyan da tutuklanarak, 26 Şubat 1939 tarihinde Lefortovo Hapishanesi’nde kurşunlanarak öldürüldü. Bu soykırımın baş aktörü olan Mirzoyan’a daha sonra berat verilerek, rütbesi iade edilmişse de her zaman ismi Kazaklara karşı yapılan soykırımla beraber anılmıştır.
Sonuç olarak, Kazakistan ve Ermenistan arasında gerginlik bununla sınırlı kalmıyor. Ermenistan yetkililerinin Kazakistan’a yönelik açıklamaları ve yalan haberleri SSCB zamanında bile var olmuş ve Ermeni yalanlarının bir parçası olarak kullanılmıştır.
Nitekim Ermeni medyası ve yetkilileri her zaman Türk asıllı ülkelerin yetkililerine ”ermeni soykırımı’nı neden kabul etmiyorsunuz?” sorularını yöneltmekten büyük bir haz duymaktalar. Bırakalım onlar yalan yanlış soruları ile yetinsin, ne de olsa yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
kocaelikoz