Yıldırım’ın bu beyanından başımıza gelebilecek felaketleri okumak için müneccim olmamıza gerek yok. Bu yeni uygulama ile kadınları ve toplumumuzu bekleyen tehlikeleri şöyle özetleyebiliriz;
Resmi nikahın yerini imam nikahı alacak ve resmi nikah zorunluluğu kaldırılacak.
Kadınların özgür iradeleriyle evliliğe karar vermeleri engellenecek ve müftülerden muhtarlardan oluşan bir ikna heyeti oluşturulacak. Bu heyet kadınların ne zaman ve kiminle evlenecekleri üzerine onları ikna edecek.
Bu devlet kontrolü dışında yapılan evlendirme işlemleri ve ‘ikna’ yöntemleri kadınların iradelerini kırarken en çok da çocuk gelinlerin sayılarında artışa sebep olacak.
Kadınların vatandaşlık hakları ve kazanımları ellerinden alınacak. ‘Çiftlerin kendi hukuklarını serbestçe belirlemesi’ cümlesinin altında yatan gerçek budur. Kadınlar Medeni Kanun ile sahip oldukları pek çok haktan mahrum bırakılacaklar. Miras hakkı, velayet hakkı, boşanma hakkı, çalışma hakkı bunların hepsi ataerkil aile düzenine göre yeniden belirlenecek ve kadınlar yasalar önündeki eşit statülerinden de mahrum kalacaklar.
Aile içi şiddet artacak ve ‘ailenin kendi iç hukuku’ adı altında meşrulaştırılacak. Kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz olayları artacak.
Bu şiddet ortamı topluma yansıyacak ve toplumsal antlaşma bozulacak!
Kadına Şiddet Meclis Eliyle Meşrulaştırılıyor
Kadının haklarını elinden alabilmek, gerici zihniyetlerini toplumda hakim kılabilmek ve tüm bu uygulamaları meşrulaştırabilmek için mecliste bir de araştırma komisyonu kuruldu. Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırması Komisyonu” başlığını taşıyan bu komisyon 479 sayfalık bir taslak rapor hazırladı. Kadının Cumhuriyet Devrimleri ile kazandığı hakların ‘aile bütünlüğünü bozan olumsuz etmenler’ olarak nitelendirildiği bu raporda bu hakların da geri alınması için öneriler yapılıyor. Miras hakkının kadınlarından elinden geri alınması, boşanma işlemlerinin zorlaştırılması, nafakanın azaltılması, zorunlu olarak erkeğin soyadının kullanılması, şiddete maruz kalan kadınların şiddeti ispatı için zorunlu belge getirilmesi, evlilik yaşının 15’in altına düşürülmesi, tecavüzcüsüyle kadınların evlendirilmesi gibi pek çok korkunç öneri maddeler halinde yer alıyor yine aynı raporda.
Bu meclis raporu ve Binali Yıldırım’ın evlilik üzerine beyanları, gerici ve Cumhuriyet düşmanı sistemin kadını nasıl toplumsal yaşamdan koparmaya uğraştığını, kadını yeniden ikinci sınıf vatandaş yapmaya çalıştığını, kadın düşmanlığı üzerinden Cumhuriyet Devrimlerine saldırdığını göstermektedir bizlere.
Kadın ve Cumhuriyet Düşmanları ile Kararlılıkla Mücadele Edeceğiz!
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Medeni Kanun’a ve kadınların kazanımlarına sahip çıkmak için geçtiğimiz sene bir kampanya başlatıp imza toplamıştı. O imzalar bir milyona ulaştı ve İKKB yaptığı bir açıklama ile imzaları meclise ve ilgili bakanlıklara postaladı. İKKB Kordinatörü Nazan Moroğlu açıklamasında; kadınları toplumda eşit bireyler olarak kabul edip, haklarını kazanana kadar mücadeleye devam edeceklerini ve kadınların ikinci sınıf vatandaş haline getirilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
Biz de Türkiye Gençlik Birliği olarak Kadın Komisyonumuz ile bu eyleme katıldık. Hem üniversitelerde hem alanlarda kadın erkek birlikte yürüttüğümüz Cumhuriyet ve Aydınlanma mücadelemiz kadın düşmanlarını, insanlık düşmanlarını, Cumhuriyet düşmanlarını yenene kadar devam edecektir. Kadınların haklarının kısıtlanmasına, yurttaşlık hukukunun bozulmasına izin vermeyeceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, laiklik ilkesinin ve devrim kanunlarının uygulanması için Cumhuriyet’in kadınları ve erkekleri olarak, Atatürk gençliği olarak gericilerle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
tgb.gen.tr