Bir meclis düşünün.
Daha doğrusu hayal edin.
Mecliste 5 parti temsil ediliyor olsun: Ardıçlar, Serçeler, Kumrular, Bülbüller ve de İbibikler.
Ardıçların 300, Serçelerin 150, Kumruların 70, Bülbüllerin 30 ve İbibiklerin de 5 sandalyesi olsun.
Ardıçlar ile İbibikler de birbirine sempati besliyor olsun.
İbibiklerin Ahmet Meclis’e bir teklif getirsin: “3 tarafımız denizlerle kaplı, bize gemi lazım. 20 tane gemi alalım!”
Serçelerin Mehmet: “Bütçe bunu kaldırmaz, 2 tane alımını görüşelim!”
Kumruların Ayşe: “Hava sahamıza saldırılar oluyor, uçak alımı öncelikli olmalı”
Bülbüllerin Hasan: ” Kaptan ve ekibini yetiştirmeden bu konuyu gündeme alamayız”
Serçelerin Yalçın: “Bu yanlış bir iştir”
Kumruların Adalet: “Sayın Yalçın, en fazla sandalyesi olan muhalefet sizsiniz. Sadece “yanlış bu iş” demek hiç bir şey yapmamakla eşdeğerdir.”
Ardıçların grup başkanı Başardıç : “İyi fikir, hemen alalım!”
Ardıçlardan Melahat: Sayın Başardıç, bu konuda bizi bilgilendirmeniz lazım. 20 geminin maliyeti nedir?”
Ardıçlardan Bora:” Sayın Başardıç, Kumruların Ayşe’nin çekincesini cevaplamanızı rica ediyorum”
Ardıçlardan Hüseyin: “Sayın Başardıç, Serçelerin Mehmet’in de dile getirdiği gibi bütçe bunu kaldırmaz gibi görünüyor. Bunun finansmanı konusunda bizi bilgilendirir misiniz?”
Ardıçların Hazım: “Başardıç sizlere hesap vermek durumunda değildir.”
Kumruların Ayşe: “Bu durumda bizim desteğimizi almayacaksınız. Milletin bize verdiği kendilerini temsil hakkına, bilmediğim, anlaşılmayan şeyleri destekleyerek, ihanet edemem.”
Ardıçlardan Gülnare:” Sayın Başardıç, yaklaşımınızı hatalı buluyorum. Size destek vermeyeceğim. Sorumsuz davrandığınızı düşünüyorum.”
Yukarıdaki temsili meclis eğer bize makul ve olması gerektiği gibi geliyorsa, ve de hatta gazetelerde okuduğumuz bizim meclisten daha sorumluluk sahibi, daha olması gerektiği gibi olduklarını düşünüyorsak, kimi suçlayacağımızı iyi bilmeliyiz.
Suçlama mekanizması en tepedeki isimleri suçlamak ile doğru adresini bulmuş olmuyor.
Bu mecliste yer alan her bir kişi, eğer Kumruların Ayşe, ya da Ardıçların Hüseyin gibi davranmıyor ise, her biri kendi çevresinde sorgulanmak durumundadır. 550 kişinin her biri, seçim çevrelerinde, içinde bulundukları ortamlarda, sorgulanmak ve de kendini anlatmak ve savunmak durumundadır. Bir sonraki seçimlerde değil, hemen şimdi, ve her an. Yaptıkları ve söylediklerinin takipte olduğunu ve hesap verme durumunda olduklarını ve halkın peşlerini bırakmayacağını bilmeleri gerekmektedir.
Bunun takipçisi de millet olmak durumundadır. “Ya hay Allah, bu adamlar da bir şey yapmıyorlar ki” denilemez. Eğer birilerini oraya gönderdiysek bizi temsil etmek üzere, ve edemiyorlarsa, onları uyarmak bizim vazifemizdir.
Eğer çıkış yolu arıyorsak, görünen her ışığın üzerine gitmek durumundayız diyoruz.
Anadolu ve Rumeli Medya
