Fransa’nın Nice kentindeki kanlı saldırı dünyanın ve Türkiye’nin gündemine oturdu. Özel Harp Uzmanı Abdullah Ağar, 84 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıyı sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.
Saldırıyı henüz üstlenen olmasa da herkesin gözü ise radikal dinci terör örgütü IŞİD’e yöneldi. Konuyla ilgili sozcu.com.tr’e konuşan Özel Harp Uzmanı Abdullah Ağar, kamyonla onlarca insanın ezilerek katledildiği Bastille Günü kutlamalarını kana bulayan saldırı için “Bu saldırı terörün küresel ve gelecek aklıdır” dedi.
Ağar’ın Nice katliamı hakkındaki değerlendirmeleri şöyle;
Artık dünya IŞİD’le mücadelenin yanlış yapıldığını görmek zorunda. Kavramsal doğruluk üretmeyen bu mücadele, taktik sahada IŞİD’i küçültür görünürken dünyanın dört bir yanına ve insanlığın geleceğine IŞİD kanserini yayıyor.
Artık sadece Nice değil, insanlığın geleceği, özgürlük, insanlığın üretebildiği en ideal yönetim biçimi Cumhuriyet ve Demokrasi hedef alınıyor.
Musul’dan başını gösteren Radikal Terör, süper güçlerin nükleer silahları üzerinden rekabete giriştiği bir soğuk savaşa dönüşüyor.
Ya sonrası sıcağa evrilirse!
Bu saldırı, TERÖRÜN KÜRESEL ve GELECEK AKLIDIR.
Dünya’nın IŞİD üzerinden yaşadığı derin karmaşanın yeni bir versiyonu ile karşı karşıyayız.
“YENİ BİR METOT”
Can kaybının temel nedeni KAMYON! Bu yeni bir metot.
Kamyonun hızından, ağırlığından ve kütlesinden yararlanan terör, masum insanları ezerken, başta neler yapabileceğini de ispatlamak istiyor.
Bugün kamyon, yarın bir başka eşya, bir başka makine.
Ve aklın sınırlarını zorlayacak diğer metotlar!
Şu ana kadar Avrupa’da ağırlıklı olarak silah mühimmat ve patlayıcı kullanarak eylem gerçekleştiren Radikal İslamcı Terör Örgütü’nün kullandığı bu metot, terörün inisiyatiflerinin bir ispatı.
NEDEN FRANSA?
IŞİD’İN FRANSA’YI HEDEF OLMASININ, SAHADAN ÜREYEN OLASI GEREKÇELERİ ŞUNLAR:
– Fransa, en başından beri koalisyonun etkin bir parçası.
– Paris saldırısından hemen sonra De Gaulle uçak gemisini Akdeniz’e gönderdi ve IŞİD’e karşı kullanması.
– Başta Ayn el Arap (Kobani)’de Suriye’de üs açması ve lejyonerlerini YPG safında IŞİD’e karşı kullanması.
– IŞİD’in canını fazlasıyla yakan ve zırh kabiliyetini azaltan güdümlü tanksavar füzelerin (Milan’ların) iki üreticisinden ve bölgeye gönderenlerden biri.
– IŞİD’e karşı kullanılmak üzere, başta Peşmergeler olmak üzere bölgeye diğer silah, mühimmat ve askeri malzemeler transfer etmesi.
– Bir başta detay ise IŞİD’i maniple eden bir istihbarat servisinin Fransa üzerine olası hesabı. (Ve bu konu üst düzey istihbaratın ve verinin konusu) Neden Avrupa’da ısrarla Fransa? Saldırının, IŞİD ve manyağı üzerinden gerçekleştirilen küresel rekabetin bir türevi olması söz konusu.
– IŞİD’in Fransa üzerinde terör eylemi yapma imkan ve kabiliyeti.
– IŞİD’in Fransa’da beslendiği taban ve bu tabanın IŞİD adına eylem yapma kararlılığı.
– Fransa’nın stratejik, ulusal ve küresel yaptıklarıyla-yapmadıklarıdır, temel neden!
Özellikle Fransa’ya yoğun göç vermiş ve genel olarak Marok olarak alınan Afrika kökenli ‘IŞİD’in istismar edebildiği’ Müslümanların Fransa’daki travmatik varlığı ve bu kitlenin hafızasında halen yaşayan Cezayir gerçeği.
“Ne yazık ki” Batı toplumunun kendisinden olmayanları ötekileştirme-marjinalleştirme-radikalleştirme ve terörize olmasına neden olan refleksi.
Sosyolojik olarak; yaşadığı toplumda ötekileşen insanların bir kısmi marjinalleşiyor. Marjinalleşenlerin bir kısmı radikalleşiyor. Radikalleşenlerin bir kısmı da eylem kararlılığı üreten teröriste dönüşüyor.
Bugün IŞİD özellikle Irak ve Suriye alanlarında taktiksel olarak küçülürken (Elindeki toprakların ve silahlı terörist varlığının yaklaşık % 25’ini kaybetmiş olmasına rağmen % 75’le varlığını devam ettiriyor.)
Buralarda küçülürken, diğer alanlarda büyüyor. Şu an Libya (Derme-Sirte), Nijerya (Boka Haram merkezli Afrika), Afganistan-Pakistan ve Mısır Sina Cebeli Halil bölgelerinde toprak kazanımlı alanları ile, adına terör üreten yüzleri açan radikal kökenli örgütün biatı söz konusu.
Küçülürken başka yerlerde büyüyor. Hem de kavramlarıyla!
Peki neden IŞİD ile İŞİD’e destek veren taban arasındaki bağ kopmuyor?
Bu IŞİD’in, daha doğrusu IŞİD’le mücadele edenlerin KİMLİĞİNDE ve mücadele edişlerinin NASILINDA gizli.
IŞİD, dinsel bir terminolojiyi kullanarak TAGUT, RAFİZİ, PEŞŞEYTAN, ATEİST ÇETELER ve KAFİR olarak tanımladığı güçlerle mücadele ediyor.
Toplumsal tabanı bu kavramlar üzerinden buluyor. Bir yandan da hedef kitlenin zafiyetlerini istismar ediyor.
Ölümler üzerinden yaşanan travmaları (Irak-İran savaşı, 91 körfez savaşı, 91 savaşı ile 2003 işgali arasında açlıktan ve hastalıktan ölen çocuklar, 2003 işgali, işgal içinde yaşanan mezhepsel kırılma ve iç savaş, Musul ve sonrası), cehaleti (başta dinsel), yokluğu, açlığı ve sefaleti, mezhepsel kırılmayı, üreyen düşmanlıkları, devletlere olan inançsızlıkları ve güvensizlikleri, üremiş öfkeleri-hırsları-nefretleri-ihtirasları-intikam duygularını, alt seviyedeki yaşam koşullarını, sefaleti, açlığı, yaşama dair ümitsizliği ve başta CENNET olmak üzere vaat kullanıyor.
IŞİD’le mücadelede KAVRAMSAL ZAFİYET.
IŞİD’le mücadele hep askeri düzeyde kaldı. Üstüne IŞİD’e karşı yapılan bu hamle Ortadoğu’daki yeni dizaynın temel bir parametresini oluşturdu. Vekalet örgütleri üzerinden bir menfaat, güç, pastadan pay kapma ve hakimiyet kavgasına dönüştü.
Bugün artık insanlık (gerçekten böyle bir niyet varsa) IŞİD’le kavramsal bir doğruluk üzerinden mücadele etmek zorunda.
Eğer insanlık bugün IŞİD ile taban tuttuğu/tutacağı kitle arasına bir yalıtkan yerleştiremezse IŞİD küreye ve insanlığın geleceğine sıçrayacak.
Yapıyor zaten!
Zorunluluğun bir diğer paydası da IŞİD’in istismar ettiği o zafiyetleri ortadan kaldırmak! Kavramsal mücadele ve haklılık ile bu mücadeleyi kimlerin ve nasıl yapacağı temel sorundur.
sözcü