Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gelinen noktayı değerlendirdi.
15 Temmuz’dan sonra yakalanan birlik ve beraberlik havasının Türkiye için iyi bir fırsat olduğunu belirten Kamalak, sorunların çözümü için ‘Milli İstişare Toplantısı’ önerdi. Kamalak, “Şüphesiz ki, bu süreçte en büyük gücümüz yine aziz milletimizin birlik ve beraberliği olacaktır. Bu nedenle, ilk fırsatta, hemen derhal, sayın Cumhurbaşkanının öncülüğünde, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir “Milli İstişare Toplantısı” gerçekleştirilmelidir” dedi.
HEDEF, TÜRKİYE’DİR
Kamalak, terör örgütü PKK’nın da yeniden hortladığına dikkatleri çekerek, şunları söyledi: “Artık, bu alçak saldırıların haberleri Giresun’dan, Trabzon’dan, Ordu’dan da gelmeye başladı. Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye hem içeriden hem de dışarından korkunç bir kuşatmanın altındadır. Darbecisi, cuntacısı, teröristi, canlı bombacısı hep aynı karanlık mihraklar tarafından yönlendirilmekte ve aynı karanlık hedefe hizmet etmektedir. Hedef Türkiye’dir.” Olağan haftalık toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, FETÖ/PDY terör şebekesinin giriştiği darbeden sonra Türkiye’nin hızlı bir şekilde bu habis urdan temizlenmesi gerektiğine işaret etti.
15 TEMMUZ YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLSUN
Ülkenin, 15 Temmuz’dan sonra kritik ve hassas bir döneme girdiğini ifade eden Kamalak, “Saadet Partisi olarak, 15 Temmuz’un, bütün vahametine rağmen Türkiye için yeni bir fırsat, yeni bir umut ve yeni bir başlangıç oluşturabileceğini vurguluyoruz. Evet, 15 Temmuz ordunun içindeki darbecilerin, cuntacıların ve ihanet çetelerinin temizlenmesi için bir fırsattır. 15 Temmuz, devletin bütün kurumlarına, hatta en mahrem noktalarına kadar sirayet etmiş olan habis urların temizlenmesi için bir fırsattır. 15 Temmuz, NATO ile Amerika ile işbirliği yapılarak ne Türkiye’ye, ne de İslam dünyasına hizmet edilemeyeceğini anlamak için bir fırsattır. En nihayetinde 15 Temmuz, Türkiye’nin aslına, özüne ve ruh köküne dönmesi için tarihi bir fırsattır” şeklinde konuştu.
MÜSPET ADIMLARI DESTEKLEMEYE HAZIRIZ
“Biz, bundan sonra da atılacak müspet adımları desteklemeye hazırız” diyen Kamalak, uyarı yapmayı da ihmal etmedi. Kamalak, “15 Temmuz’un Türkiye için, milletimiz için ortaya çıkardığı bu fırsatlar, asla siyasi bir fırsatçılığa dönüştürülmemeli; millet daha bir kamplara ayrılmamalıdır. Bundan sonraki her adım, 15 Temmuz’un ortaya çıkardığı birlik ve beraberlik duygusunu takviye edici olmalıdır. OHAL kararnameleri milletimizin ortaya koyduğu bu birlik ve beraberlik ruhuna, asalet ve ferasetine uygun bir çerçevede çıkarılmalıdır. Başka bir ifadeyle, tüm bu adımlar atılırken tek ölçü, milletin talep ve beklentilerine uygun biçimde milli iradenin güçlendirilmesi olmalıdır. Zira, Türkiye geçmişte yeterince düşünülmeden, üzerinde yeterince durulmadan günlük yaklaşımlarla çıkarılmış kanun ve düzenlemelerden çok sıkıntılar çekmiştir” diye uyardı.
HEPSİ AYNI KARANLIK MİHRAKIN HEDEFİNE HİZMET EDİYOR
Kamalak, terör örgütü PKK’nın da yeniden hortladığına dikkatleri çekerek, konuyla ilgili şu hususlara dikkat çekti: “Artık, bu alçak saldırıların haberleri Giresun’dan, Trabzon’dan, Ordu’dan da gelmeye başladı. Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye hem içeriden hem de dışarından korkunç bir kuşatmanın altındadır. Darbecisi, cuntacısı, teröristi, canlı bombacısı hep aynı karanlık mihraklar tarafından yönlendirilmekte ve aynı karanlık hedefe hizmet etmektedir. Hedef Türkiye’dir. Hedef Türkiye’yi parçalamaktır. Güneydoğu’yu Türkiye’den koparmaktır. Amaç, Büyük İsrail’i kurmaktır. Küresel Emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi adım adım uygulanıyor. Cuntacılar eliyle yapamadıklarını şimdi terörü, yeniden hortlatarak, Güneydoğu’dan sonra Karadeniz’e yayarak gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden büyük fotoğrafı iyi görmek lazım. 15 Temmuz darbe girişiminin amacı ne ise daha dün Giresun’da, Ordu’da askerimizi, polisimizi hedef alan terörist saldırıların amacı da aynıdır. Türkiye’yi tıpkı Suriye gibi bir iç savaşa sürüklemektir. Bu gerçek ışığında, hem iç hem de dış politika, topyekûn yepyeni bir anlayış ile ele alınmalıdır.”
D-8 VE ŞANGAY GİBİ ALTERNATİFLER GELİŞTİRİLMELİ
Bu süreçte milletin en büyük gücünün birlik ve beraberliği olduğunun altını çizen Kamalak, “Şüphesiz ki, bu süreçte en büyük gücümüz yine aziz milletimizin birlik ve beraberliği olacaktır. Bu nedenle, ilk fırsatta, hemen derhal, Sayın Cumhurbaşkanının öncülüğünde, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir “Milli İstişare Toplantısı” gerçekleştirilmelidir. Dost ve müttefik tanımlaması yeniden gözden geçirilmeli, dış politikada D-8 oluşumu, Şangay 5’lisi gibi alternatif dengeler geliştirilmelidir. İslam ülkeleri ve komşu ülkelerle ilişkiler güvenlik başta olmak üzere dostluk ve işbirliği zemininde yeniden dizayn edilmelidir. Türkiye beka sorunuyla karşı karşıyadır” açıklamasında bulundu.
TSK’YA DA ‘ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT’
Kamalak, Türkiye’nin hem bölgesel hem de içsel sorunları aşabilmesi için güçlü bir ordusunun olması gerektiğinin de belirterek, “Bu durum, güçlü bir orduyu zorunlu kılmaktadır. Bu bakımdan, Ordu’muz hem en modern silahlarla, hem de en yüksek teknolojik bilgilerle donatılmalıdır. Ordu içindeki darbeci hainler ile vatansever Mehmetçiğin ayrımı iyi yapılmalı, Ordumuza, “Önce Ahlak ve Maneviyat” düsturu çerçevesinde “Peygamber Ocağı” hüviyeti kazandıracak yeni ve köklü düzenlemelere gidilmelidir. Yapılan her düzenleme askerin moralini artırmalıdır” dedi.
HAYIRLI BAŞLANGIÇLARIN FIRSATI OLMALI
Kamalak, konuşmasının son bölümünde ise Yeniden Büyük Türkiye yolunda nasıl bir sistemin kurulması gerektiğini de aktardı. Kamalak, “15 Temmuz şer girişimi Türkiye için hayırlı başlangıçların fırsatı olarak görülmeli, atılacak her adım; eğitimi Milli, ekonomisi güçlü, ülkesi güvenli, hukuku adil, milleti huzurlu ve demokratik sistemi oturmuş, Yeniden Büyük Türkiye’nin kuruluşuna hizmet etmelidir. Çünkü tüm bu gelişmeler göstermiştir ki, bizim, bizden başka dostumuz yoktur” diye konuştu.
BİNALARIN NE SUÇU VAR
Kamalak, toplantı sonrası basın mensuplarının ‘askeri liselerin kapatılması’ ile ilgili bir soruya ise “Elbette bir yerde sorun varsa oranın üzerine gidilmeli, suçlular hukukun ön gördüğü şekilde cezalandırılmalı ama müesseseler tahrip edilmemeli. Mekanların binaların ne suçu var ki. Kuleli Askeri Lisesi 1845’te, Deniz Harp Okulu ise 350 yıl önce açılmış. Kurumların ne suçu olabilir. Ayrıca müesseseler ne kadar eski ise orada yetişenler kendine o kadar güven duyar. Hayırlısı olur inşallah” dedi.
Kaynak: Millî Gazete