Göktürk Alfabesi Nasıl Çözüldü?
Güney Sibirya’da, Yenisey ırmağının yukarı mecrası boyunca İskandinav runik yazısına benzer bir yazı ile yazılmış kitabelerin bulunduğu daha 18. yüzyıl başlarında biliniyordu. Birçok bilginler bu kitabelerle uğraşmış ve bunların dilinin ne olabileceği konusunda türlü görüşler ileri sürmüşlerdi. 1887 ile 1888’de Finlandiya’dan Sibirya’ya gönderilen bilim adamları (H. J. H eikel ve başkaları) Yenisey kitabelerinin mükemmel kopyalarını hazırladılar (Inscriptions de Vlenissei, recueillies et publiees parla Societe finlandaise d ’Archeologie, Helsingfors 1889). Reklam alanı
Ancak, Thomsen’in eski Türk runik yazısını deşifre etmesi kolay olmamıştır. Thomsen önce satırların sırasını, yazının istikametini ve hangi harflerin vokalleri gösterdiğini tesbit etmişti. Ancak, kitabeleri okuyabilmek için bir anahtara ihtiyaç vardı. Bu anahtar Çince metinde geçen özel isimler işi adları olabilirdi. Fakat Çince metinde pek fazla özel ad yoktu. Kitabenin anısına dikilmiş olduğu Türk prensinin adı Çince işaretlerin modem telâffuzlarına göre K ’w e -te -kin şeklinde okunabiliyordu. Bilginler bunun Türkçe Kök-tigin olabileceği fikrinde idiler. Bu ada ilâve olarak, Thomsen runik harfli metinde tenri “gök, tanrı”kelimesini buldu. Bu iki kelimedeki harfler kitabelerde sık sık geçen Türk kelimesini okumağa yetiyordu. Bundan sonra runik alfabeyi çözme işi hızlanmış ve Thomsen 25 Kasım 1893’te Göktürk alfabesini tamamiyle deşifre etmişti. Danimarkalı bilgin 15 Aralık 1893’te Danimarka Bilimler Akademisi’nin toplantısında, keşfini bilim dünyasına duyurdu. Thomsen, eski Türk runik yazısının bütün harflerinin ses değerlerini sonradan hiçbir düzeltmeye ihtiyaç kalmıyacak şekilde bir hamlede çözmeğe muvaffak olmuştu, hem de Türkçe bilmediği halde! Kaynak: Talat Tekin, Tarih Boyunca Türkçenin Yazımı |