Sözcü gazetesi yazarı ve Ankara temsilcisi Saygı Öztürk, Cemaat’in darbe girişimi sonrası tutuklanan eski Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu’nun, Dursun Çiçek’e gönderdiği bir mektubu köşesine taşıdı.
İlhan Talu’nun gayrimenkul zengini olduğuna dair haberlere de değinen Saygı Öztürk, söz konusu durumun tapu kayıtlarındaki karışıklıklardan kaynaklanmış olabileceğini belirtti.
Anadolu Ajansı, bir süre önce MASAK raporuna dayandırarak servis ettiği haberde İlhan Talu adına kayıtlı Ankara’da 17 katlı on, 18 katlı üç, 25 katlı beş betonarme apartman ve arsa bulunduğunu yazdı.
Başsavcılığa gönderilen raporda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Veri Tabanı (TAKBİS) kayıtlarına göre, Talu adına kayıtlı, Ankara Gölbaşı İncek Mahallesi’nde 17 katlı on, 18 katlı üç, 25 katlı beş betonarme apartman ve arsanın bulunduğu belirtildi.
Sözcü gazetesi Ankara temsilcisi Saygı Öztürk, benzer bir durumun 12 Eylül komutanları için de dillendirildiğini belirterek “Bu tapudaki kayıtlardan kaynaklanıyor, o kişinin hissesi belirtilmediği için sanki hepsi onlara aitmiş gibi gözüküyor.” dedi.
Öztürk şunları yazdı:
“Ergenekon, Balyoz döneminde olduğu gibi milletvekillerine, gazetecilere bu kez “Darbe teşebbüsü”nden tutuklananların mektupları geliyor. Tabii ki biz yazdıklarının ne kadar doğru olduğunu bilemeyiz. Bunları yüce yargı ortaya çıkaracaktır.
Mal varlıklarıyla ilgili bazı bilgiler 12 Eylül Darbesi’ni yapan komutanların davaları sırasında da gündeme gelmişti. Örneğin Sedat Celasun’un üzerinde tam 224 daire, Kenan Evren’in bir damadının üzerinde İstanbul’da 32 bloklu bir site görünüyordu. Bu tapudaki kayıtlardan kaynaklanıyor, o kişinin hissesi belirtilmediği için sanki hepsi onlara aitmiş gibi gözüküyor. Benzer durum bir dairesi olan sitede 18 bloktaki tüm daireler komutana aitmiş gibi gösteren haberler de yayımlanıyor. İster istemez bu durum onların aleyhine oluyor ve bu durumu anlatamıyorlar.(…)”
CEMAATÇİ DEĞİLİM, ARKADAŞLARA ANLATIN
CHP Milletvekili Dursun Çiçek’e “Sevgili kardeşim Dursun” diye başlayan bir mektup gönderen Talu, Cemaatçi olduğu iddialarını da redderek şunları söyledi:
“Basında ağırlıklı olarak Fethullahçıların personel kadrolarını ele geçirdiği dolayısıyla benim dahil Fethullahçı olduğumu yazıp çiziyorlar. Safahat kartıma bakacak olurlarsa tümgeneral rütbesine gelene kadar hiç personel kadrosunda çalışmadım. Tümgeneral rütbesinde nasıl personelci olduğumu anlatayım. Ağustos 2014 Şurası yaklaştığında dönemin personel başkanının Fethullahçı olduğuna ilişkin haberler çıkınca şaibesiz bir adam aranmış ve beni bu göreve atadılar.
Tayin profilim kesinlikle çekirdekten yetişme Fethullahçı personelciye uymaz. Onlar daha genç rütbelerden itibaren bu sistemin içerisine girmektedirler. Ben ise tesadüflerin veya Fethullahçılarla mücadeleyi seçmiş komutanların tercihiyim. Namusum, şerefim ve en sevdiklerim üzerine yemin ederim ki hayatımın hiçbir döneminde cemaatle, Fethullah’la veya herhangi bir tarikatla ilişiğim olmadı. Bunu lütfen arkadaşlarıma anlatın.”
Talu mektubunda ayrıca Cemaat’le mücadele edenlerden biri olduğunu iddia ederek “2016 yılı Şura çalışmalarına Silahlı Kuvvetler’deki Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile mücadeleye daha erken başladık. Bu kez üçüncü hizmet yılındakiler dahil bütün general ve amiraller ile bütün kurmay ve sivil subaylarını hassas kaynak araştırması için hem MİT hem de ilk defa Emniyet Genel Müdürlüğü’ne (EGM) sorduk. Ayrıca bununla yetinmedik personelimizle ilgili ellerinde PDY ile ilgili bilgi ve belge bulunan kurum/makam ve şahıslarla temasa geçerek bu bilgileri de kendilerinden aldık. Bu kurum ve şahısların kimler olduğu, isimleri bende mevcut. Sonuçta kim kesin paralel, kim paralel şüpheli, kim temiz belirledik.” dedi.
Odatv.com