DOĞU EROĞLU
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL ile kanun hükmünde kararname (KHK) çıkartma yetkisinin Bakanlar Kurulu’na devrine en fazla sevinenler arasında, inşaat ve enerji sektörleri temsilcileri geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin OHAL başlangıcından itibaren verdiği en net mesaj, çevre, kent ve enerji yatırımlarının tabii olduğu Çevresel Etki Yönetmeliği (ÇED) ve ilgili düzenlemelerin yatırımcı lehine kolaylaştırılacağı yönünde oldu. Öte yandan TBMM’de kabul edilen Torba Yasa’nın 75’inci maddesi yoluyla da yatırımlardaki her türlü demokratik katılım ortadan kalktı. Bu gelişmelerin yaşandığı sırada Ankara 5. İdare Mahkemesi’nden gelen bir imar davası kararı, ‘olağanüstü’ düzenlemelerin ömrüne ilişkin ipucu veriyor. Mahkemenin 27 Temmuz tarihli kararı uyarınca, AKP’nin 2011’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kurmak için çıkardığı 644 sayılı KHK yoluyla Bakanlığa devredilen, gecekondu alanları düzenleme yetkisine dayanılarak yapılan imar planı değişiklikleri ile hazırlanan imar planlarının yürütmesi durduruldu.
Üç planın da yürütmesi durduruldu
Kararla, “Mühye Mahallesi gecekondu önleme bölgesi kentsel dönüşüm ve gelişim alanını” ilgilendiren imar planlarının yürütmesi durduruldu. Mahkeme, “Gecekondu bölgelerinin tasfiyesi” gerekçesiyle yüksek katlı konut yapılaşmasına yol veren planların “Kamu yararı taşımadığına” hükmetti.
Mühye’deki arazide hak sahibi konumundaki 44 yurttaşın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Emlak Konut ile TOKİ aleyhine açtığı davada, 1/25.000 ölçekli Başkent Ankara Nazım İmar Planı, 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliği ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nın yürütmesinin durdurulması ve iptali isteniyordu. Dava kapsamında yapılan bilirkişi keşfi, dava edilen kurumlardan gelen itirazlara karşı hükme esas alındı. Ankara 5. İdare Mahkemesi, imar planları ile nazım imar planı değişikliklerinin hukuka uygun olmadığı değerlendirmesini yaparak planların yürütmelerini durdurdu. Yürütmeyi durdurma kararında, “Yapılaşmaya ve mülkiyet hakkına olan etkisi dikkate alındığında uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği açıktır” ifadeleri kullanıldı.
‘İki kat nüfus artışı uygun değil’
Bilirkişi raporunda, gecekonduların tasfiyesi ve alanda hakların belirlenmesi sırasında nüfus artışı planlanmasının makul olduğu belirtildi. Fakat rapora göre, Mühye için hazırlanan planlarda öngörülen nüfus artışı, alanı çevreleyen bölgelerle uyumlu değil. Bilirkişi raporundan hareket eden mahkemenin kararında, Mühye için etraftaki alanların neredeyse iki kat nüfus yoğunluğu ve yapılaşma oranı öngörülmesinde, “Kamusal yarar söz konusu olmadığı” ifade edildi. Yine bölge için planlanan konut ve ticaret bölgelerinin araştırma yapılmaksızın tasarlandığı, bina taban alanlarına yüzde 70 yer ayrılırken, yeşil alanların yüzde 30’da kalmasının uygun olmadığı da karara girdi.
birgun