Terör saldırıları.
Gaziantep’te sokak düğünü esnasında bir canlı bomba. Şu kadar ölü, şu kadar yaralı..
Diyarbakır’da terör saldırısı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı..
Ankara’da terör saldırısı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı..
Bu liste devam ediyor, üstelik aylardan beri. Hatta yıllardan beri.. Ama son zamanlarda iyice yoğunlaşmış saldırılarla…
Canlı bomba kendini patlatıyor.. Askeri araç geçerken uzaktan kumanda ile araçlara saldırı düzenleniyor..
Peki, ne yapmak lazım?
Ne yapmak lazım olduğunu söyleyen konunun uzmanları var.
Ancak duruma önce diğer bir açıdan bakalım.
Büyük bir terör saldırısını kısa süre önce atlattık. Ülkemize bir saldırı yapıldı. O zaman da yazmıştık, bu öyle bir sinsi saldırı idi ki, bütün dünya suçlu kim olarak ortaya çıkarsa, ona cephe alacak demiştik. Hangi ülke olduğu fark etmeden bütün dünyanın tüyleri diken diken oldu, ürperdi. Hatta Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro “Hele böyle bir şeye niyetlenin, Erdoğan’ın yaptıkları benim yapacaklarımın yanında bir hiç kalır” dedi.
15 Temmuz orduya darbe girişiminin hemen arkasından olağanüstü hal ilan edildi. Ülkemizdeki sinsi yapılanma hedef alınarak onbinlerce kişi işlerinden uzaklaştırıldı. Çok kısa sürede oldu bu.
Eğer bir ülkede onbinlerce kişi 3-4 haftalık bir süre içinde işten el çektiriliyorsa, bu ülkenin büyük bir sorunu var demektir. Değişen dengeler, yeni oluşturulması gereken dengeler filan derken, aynı zamanda da terör saldırıları ile başa çıkılması gerekmekte.
Ülkemizin bir şirket gibi yönetilmesinin dezavantajları ile sürekli karşılaşıyoruz. Her şey satılıyor. Halk alıştığı tren istasyonlarını, ağaçlarını, devlet kurumlarını kaybetmek istemiyor. Ancak şirket yönetimi konusunda bir önemli yönetim stratejisi vardır: İşleri delege etmek. Başarılı patronlar her işle kendileri uğraşmaz, bu işleri uzmanlarına devreder, bu suretle kendisi daha çok konu ile ilgilenebilir. Yani her işi kendisi yapmaz.
Bu kadar büyük sorunlarla boğuşan ülkemizde artık dinamik bir terörle mücadele dönemine geçmenin zamanı geldiğini düşünüyoruz. Bilinen yöntemlerle her şeye devam edip, her zamanki gibi kundaklanan askeri araçlar, saldırılan karakollar durumunda, kim yaptı diye operasyon başlatılıyor. Ama yapılması gereken, başımız önümüzde bir sonraki saldırıyı beklemek değil, olabilecek saldırıları uzman ekiplerin ele aldığı bir dinamizm ile önceden durdurmak.
Mesela, emekli komutanlarımızdan birisi, sürekli bu konudaki önerilerini duyuruyor. Bir terör bakanlığı kurulmalı diyor. Saldıranların yeri belli, her zaman oradan saldıracaklar, gidip yönetici kadroyu oradan almak lazım diyor. Özel istihbarat oluşturulmalı, ve hepsi aynı komutaya bağlanmalı diyor. Bu akılcı önerilerin bu zamana kadar devreye girmemesinin nedenlerinden biri, her kurumdaki danışman kadrolarını Fetö elemanlarının işgal etmiş olması olabilir mi diye düşünüyoruz.
Kahraman Mehmetçiklerimiz var, her zaman da oldular. Ancak, artık eğer bu topyekün saldırı bizi ülke olarak bu kadar zorlamaya başlıyorsa, bu işin uzmanına delege edilmesi konusu ciddiyetle masaya yatırılmalı diyoruz. “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” lafının da belirttiği gibi, A planı, B planı filan gibi başlıklarla birilerinin niyetinin bozuk olduğunun bilincinde olarak..
Anadolu ve Rumeli Medya