Antalya’da yaşayan evli ve bir çocuk babası Ertan Erol, Jandarma Okullar Komutanlığı’ndan başarıyla mezun olduktan sonra 2004 yılında Sivas’ın Divriği Jandarma Asayiş Komando Bölüğünde Jandarma Özel Harekat(JÖH) C Tim Komutanı olarak göreve başladı. Astsubay Kıdemli Çavuş Ertan Erol, iddiaya göre, 2008 yılında ordunun içindeki FETÖ üyesi komutanlar tarafından zorla ve geçerliliği olmayan disiplinsizlik ve ahlaki olmayan nedenler gerekçesiyle baskılara maruz kaldığını ileri sürdü. Hakkını aramak için gittiği her komuta kademesinden olumsuz yanıt alan Erol, hakkında hiçbir tutanak, herhangi bir dosya açılmadan ve mahkeme edilmeden ordudan ilişiği kesildi. 7 yıldır üniformasından uzak olan gözü yaşlı tim komutanının tek hayali ise çok sevdiği mesleğine geri dönebilmek. İki aylık bebeği bulunan Erol’un ailesinin geçimini ise bir büyükbaş besi çiftliğinde inek besleyerek sağlıyor.
Erol, maruz kaldığı haksızlıkları anlattı. Jandarma Okullar Komutanlığı’nda mezun olduktan sonra Sivas’ın Divriği Jandarma Asayiş Komando Bölüğü’nde göreve başladığı hatırlatan, ilk 4 yılında herhangi bir sorun yaşamadığını dile getirdi.
Daha sonra üst komutanlarının disiplinsizlik ve ahlaki nedenleri gerekçe göstererek üzerine baskı oluşturma başladığını aktaran Jandarma Özel Harekat C Tim Komutanı Astsubay Kıdemli Çavuş Ertan Erol, “5 yılın sonunda 30 Ağustos beklenmeksizin ilişiğim kesildi. İlişiğim kesilme nedenleri arasında çok komik nedenler vardı. Jandarma Özel Harekat (JÖH) C Tim komutanıydım. Nokta görevlere gidiyordum. Çok hassas da bir görevim vardı. 3 yıl komando kursuna gittim. Kendi askerlerimi kendim yetiştiriyordum. Bu herkese nasip olan bir şey değil. Aldığım önemli takdir belgelerim var” dedi.
“Komik cezalar verildi”
Kendisi hakkında verilen disiplin cezalarını çok komik bulduğunu aktaran Erol, “Üssümü selamlamadım diye bir suçtan 5 ay ceza aldım. Sivil mahkemeden 100 gün yattım. Cezanın mahiyeti de ‘Git tekrar gel selam ver’dir. Bu hizmete ilişkin bir emir olmamasına rağmen kendi yazdığım şikayet dilekçelerinden kendim ceza aldım. Örneğin temizlenen mıntıka alanlarını geziyorsunuz her şey çok normal. Ama siz gidiyorsunuz arkanızdan bozuyorlar. Sonra bölük komutanı sizi yanına çağırarak buradan ceza veriyor. Bir tanesi çok ilginçtir. Bölük komutanı ile aynı basamakta karşılaşıyoruz, aynı merdiven basamağındayız. Ama bağırarak nerede olduğumu soruyor. Bende kendisine burada olduğumu söylüyorum. Daha sonra bir basamak geri adım attım. Ertesi gün bana yanından izinsiz ayrıldığıma dair savunma verildi. 5 gün oda hapsi yattım” dedi.
Baskıların artması nedeniyle tayin olmak istediğini aktaran Erol, “Ben kendi yazdığım dilekçeden tayin olduğumu düşünürken, meğer onlar disiplin notum düşük olduğu için tayin etmişler” dedi.
“TERÖRİSTE ATEŞ EDİLMEDİ”
Göreve gittiği zamanki yanlışlıkları anlatan Erol, “Bize 8 kişilik bir terörist grubun bir ihbarı geldi. Normal bekleme noktamıza gittik bekliyoruz. Bana gittiğim bölgede görevimin 3 gün daha uzatıldığı söylendi. 2 gün sonra telsiz çağrısı ile bu kez görevimize son verildi. O gece teröristler oradan geçiyor 1 kilometrelik bir alan. Biz bunların hiçbirine ateş edemedik. Güzergah olarak Erzincan’a orada da Tunceli’ye gidiyorlar” diye konuştu.
“SİSTEM KURULMUŞTU”
Sistemli bir baskıya maruz kaldığını öne süren Erol, “Selam verdiğim halde selam vermedim diye cezalar aldım. Selam verdiğimin belgelemek için tanık gösterdiğim askerin tanıklığını kabul etmediler. Sistem öyle oturmuştu. Mahkemeye gidiyorsunuz, itiraz ediyorsunuz sizi konuşma hakkı vermiyorlar. Hakimin bir tanesi bana şöyle bir şey söyledi: “Ertan senin bundan önceki birliğinde neler yaptığını ben çok iyi biliyorum. Çeneni kapat otur oturduğun yerde” dedi.
Komutanım bundan önceki birliğimde olayların hiçbirinde tutanak tutulmadı, evrak yapılmadı, mahkemeye verilmedim, siz bunları nereden biliyorsunuz dediğimde. Sessizce yerine otur dedi bana. Askeri savcılıklar emirle yürüyor. O dönemde öyleydi. Olayla ilgili davaya bakan savcının, olaya müdahil olan bir bölük komutanının evinde çay içmesi, ordu evinde yemek yemesi bunlar normal değil. TSK’da Askeri Ceza Mahkemelerinin adalet dağıtıcılarının bir çoğu FETÖ’cü örgüt üyesi. Zaten bir çoğu da şimdi atıldı” dedi.
“FETÖ’CÜ KOMUTANLAR, DİSİPLİNSİZLİK VE AHLAKİ NEDENLERİ KULLANIYOR”
Hiçbir mahkemesi yada dosyası olmadan ordudan ilişiğinin kesildiğini dile getiren Erol, “Disiplinsizlik ve ahlaki nedenle ilişiğimi kestiler. O kadar komik isnatlar vardı ki üzerime atılı. 2009 yılında ilişiğim kesildi, 2013 yılında evrak geldi. Olay ne kadar acı. Sivilken 3 ay 10 gün ceza yattım. Disiplinsizlik ve ahlaki nedenler FETÖ’cülerin Jandarma ve Kara Kuvvetlerinin alt rütbeli personelinin atılması için sistemin bir parçasıdır. Bu olmasa diğer türlü herkese kumpas yapamazsınız. Astsubay ve uzman çavuşun sayısı çok fazla. Herkese kumpas yapmaktan ziyade disiplinsizlik ve ahlaksızlık gibi nedenler adı altında rahatlıkla atabiliyorsunuz. Bir teğmenin, üsteğmen iki dudağının arasındasınız. Rahatlıkla atılabiliyorsunuz. Bu şekilde atılan çok arkadaşımız var” diye konuştu.
“ÜNİFORMAMIZI İSTİYORUZ”
TSK’da şuan da FETÖ’cülerin sayısının düşünüldüğünden daha fazla olduğunu kaydeden Erol, “Onlara karşı, dirençli olacak olanlar FETÖ’den mağdur olanlardır. Bunlarda disiplinsizlikleri bahane ederek ordudan uzaklaştırılanlardır. Bir yasa çıkarılır ve gerekli inceleme yapıldıktan sonra mesleğimize geri dönmek istiyoruz. Hiçbir tazminat talebimiz yok. İtibarımızı, onurumuz almanın mesleğimize üniformamızı yeniden kavuşmanın derdindeyiz” dedi.
“Yazıcıoğlu’nu aramaya zamanında birlik gönderilmedi”
5 Mart 2009 tarihinde Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’un helikopterinin düştüğü Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine 2 saatlik mesafede olduklarını anlatan Erol, şöyle konuştu::
“Helikopter ile daha kısa sürede gidebilirsiniz. Olayın yaşandığı gün bir hareketlilik oldu. Mesaj geldiği ve göreve gidileceği söylendi. Çünkü bölgeyi en iyi bilen ekiplerden biriydik. Bizde göreve gideceğiz diye hazırlık yaptık. Daha sonra beklemeye geçildi. Akşama kadar bekledik. Akşam yine gideceksiniz denildi. Bir türlü göreve gidemedik. Daha sonra bize yeniden gideceğimizi söyleyerek hazır olmamızı istediler. Bu kez bölük komutanı bana benim gelmeyeceğimi söyledi. Bana bölükte beklememi söyledi. Kocaman bölükte nöbetçilik yapan JÖH eğitim komutanıyım. Timim gittigöreve, beni götürmediler. Zaten her şey olmuştu, olan olmuştu. O saat sonra gitmenin de bir anlamı yoktu. O dönemde orada hareket merkezinde görevleri yöneten üst rütbelilerin araştırılması gerekiyor. Gitmemiz gerekirdi. Bizde gitsek daha farklı sonuç alırdık. Ama götürülmedik. Bunun altında neler var neler yok bilemiyorum.”
yeniçağ