İstanbul AKM’nin durumu uzunca bir süreden beri tartışılırken, bu kez de Ankara AKM’nin yıkılması hevesi gündeme geldi. Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek AKM binasını yıkmak istiyormuş.
Eski TBMM Başkanı ve AKP Ankara Milletvekili Cemil Çiçek 2012 yılında, “AKM, ne başkente yakışıyor ne de bizim iktidarımıza. Bu ucubeden bir an evvel kurtulalım” demişti. O binanın AKP iktidarı ile ne ilgisi olabilir? Herhalde Çiçek, AKP ile AKM’yi karıştırmış olmalı.
Siyasetçiler bilgi sahibi olmadıkları konularda uluorta konuşabiliyorlar. Sanatın içine tükürebiliyorlar, sanatsal konularda “ucube” sözcüğü de dillerinden düşmüyor.
Ata’nın 100. yaşına ithafen
1981 yılı yüce Atatürk’ün 100. doğum yılı idi ve yurdun her yanında düzenlenen etkinliklerle coşkuyla kutlanıyordu; Ankara Atatürk Kültür Merkezi de o kapsamda ele alındı. Bu amaçla hatta 1980’de “Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında” bir yasa bile çıkarılmıştı. Eskiden Hipodrom’un yer aldığı geniş alan kültürel hizmetler için yeniden düzenlenecekti.
Projenin ilk adımını oluşturan müze, sergi, kütüphane bölümlerini içeren yapı, açılan yarışmayı kazanan projeye göre gerçekleştirildi ve 1987’de açıldı. Yapımın finansmanında, halktan toplanan bağışlar da kullanıldı. Bina, 1990 yılında Ulusal Mimarlık Ödülü’nü kazandı.
Yine o alanda yapılması öngörülen, opera-bale, tiyatro salonlarını da içeren Kongre ve Kültür Merkezi için 1995 yılında açılan yarışmada kazanan proje gerçekleştirilmedi. Kompleksin başka bir parçasını oluşturmak üzere düşünülen Türkiye Uygarlıklar Müzesi girişimi de sürdürülmedi.
Ödüllü bina
Neoliberalizm furyasında kent merkezindeki böylesine geniş kentsel donatı alanlarına göz konması şaşırtıcı değildir. Belki biraz da o nedenle AKM binası ihmale uğradı ve iyi kullanılmadı. Şimdi o kötü kullanım kusurlarını binanın mimarisine mal etme çabaları görülüyor. Böylece, yarışmayla seçilmiş, halkın bağış desteğiyle bitirilmiş, sonra da ödül kazanmış 29 yıllık bina yıkılmak isteniyor. Aynı kapsamda 19 Mayıs Stadı da yıkılacakmış.
Kültür başkentinin ayıbı
Cumhuriyet döneminin çok tutarlı birçok mimarlık örneği iktidarın yıkım programında… İstanbul AKM, 8 yıl önce bakım-onarım amacıyla kapatılmıştı; İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olacağı 2010 yılına yetiştirilecekti. Ne var ki, sonuçta 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, o yılı en önemli kültür merkezinden yoksun olarak geçirmenin ayıbını yaşadı.
İstanbul AKM hâlâ kapalı… Opera, bale, konser ve tiyatro yersiz yurtsuz. Şu anda bina polis karargâhı niteliğinde. Yıkıp yerine başka bir yapılaşma için yabancılara el altından bazı projeler yaptırıldığını duyuyoruz. Son olarak geçenlerde Cumhurbaşkanı da Taksim’de Topçu Kışlası’nın yeniden yapılacağını bildirirken bir cami ile bir opera binasının da inşa edileceğini sözlerine eklemiş.
Son söz…
AKM’ler yıkılamaz. O binaların, kültür varlığı olarak yasal koruma desteğine sahip olmalarının yanı sıra Türkiye mimarlık tarihi içinde ciddi yerleri vardır. Doğru çözüm, o yapıları kimliklerini bozmadan gerekli eklemeler ve düzenlemelerle güncelleştirmek olmalıdır. Tıpkı Paris Operası’nda, Milano’da La Scala’da yapıldığı, şimdi de Sidney Operası’nda yapılacağı gibi. Bütün bu tutarsızlıkların ardında, “Atatürk” adına bazı kişilerce duyulan alerji olabilir mi? Buna inanmak istemem; hiç kimse o denli değerbilmez olamaz.
DOĞAN HASOL
Dr. Y. Müh. (Mimar)
cumhuriyet