Onur Öymen / Resmi Sayfa
ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’ın görevden alınan ve yerlerine kayyum atanan 28 Belediye Başkanıyla ilgili eleştirisel sözlerine Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu sert tepki gösterdi. Kuşkusuz terörle mücadele gibi Türkiye’nin çok duyarlı olduğu bir konuda alınan önlemler hakkında yabancıların daha dikkatli bir tavır içinde olmaları beklenir.
Ancak bu gibi konularda Büyükelçilerin Hükümetlerinden talimat almadan kamuoyuna açıklama yapmaları mutat değildir. Bu konuda da Büyükelçinin Amerikan Hükümetinin tutumunu yansıttığından kuşku duymamak gerekir. Nitekim, o açıklamadan sonra ABD Dışişleri Bakanlığının sözcülerinden Büyükelçinin ifadelerini düzeltici bir beyan işitilmedi.
Bu ve benzeri açıklamaları ABD’nin öteden beri izlediği Kürt politikası çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Amerika’nın şimdiye kadar PKK’ya yakınlığıyla bilinen bir partinin merkez organlarının veya yerel yöneticilerinin tutumlarını güçlü biçimde eleştiren ve onları PKK’yla bütün ilişkilerini kesmeye zorlayan bir tavır sergilediğini hatırlamıyoruz. Buna karşılık Türk yetkililerin PKK lideriyle İmralı’da yaptıkları görüşmelerin Amerika tarafından olumlu karşılandığını, hatta “alkışlandığını” unutmadık.
Şimdiye kadar Amerika’nın PKK’nın Kuzey Irak’tan tamamen tasfiyesi doğrultusunda ciddi bir tavır aldığı ve bu amaçla Irak’ta 170,000 asker bulundururken somut adımlar attığını, daha sonraki yıllarda da Irak Hükümeti ve Barzani nezdinde güçlü girişimler yaptığını da hatırlamıyoruz.
Amerika Türkiye’nin Kuzey Irak’taki bazı hedeflere yönelik hava bombardımanlarına istihbarat desteği verdiği ifade edilse de Kandil dahil bölgedeki bütün PKK unsurlarının tasfiyesi için uzun süre Türkiye’nin bir kara operasyonuna sıcak bakmadığı biliniyor.
Bütün bu gerçekler ortadayken ABD Büyükelçisinin bizi rahatsız eden bazı beyanlarını, sanki kendi kişisel görüşlerini yetkisinin aşarak açıkladığı şeklinde değerlendirmek, bu konuda ABD’nin resmi tavrını göz ardı etmek olur.
Aynı şekilde Amerika’nın Gülen’in iadesi konusunda şimdiye kadar izlediği tutumu ve onun faaliyetlerini sürdürmesini engelleyici adımları hala atmamış olmasını da bazı Amerikan kuruluşlarının Gülen’i bütün dünyada Amerika’nın beklentileri doğrultusunda Ilımlı İslam’ın bir temsilcisi gibi görüp ondan yararlanma politikasından bağımsız olarak değerlendirmek güçtür.
Özetle bizim Amerika’nın ve diğer büyük devletlerin bizim güvenlik çıkarlarımızı ilgilendiren konularda izledikleri politikaların özünü anlamaya çalışmamız ve bu politikaların Türkiye’nin temel çıkarlarıyla çeliştiği durumlarda tavrımızı açıkça ortaya koymamız isabetli olur.
Unutmamalıyız ki, Türkler, Cumhuriyeti başkalarının beklentilerine boyun eğerek değil, ulusal çıkarları koruyarak kurmuş ve yaşatmışlardır.
görsel: antalyakadin.com