Agah Oktay Güner / yeniçağ
Aziz okuyucularım hepinizin Kurban Bayramını en iyi dileklerimle kutluyor, sağlık ve saadet dolu bayramlar niyâz ediyorum. Kurban Bayramında eski nesil şu beyti çok okurdu;
“İyd üçün halk-ı alem yılda bir kurban ederler
Dem be dem saat be saat ben senin kurbanınam”
Hiç şüphesiz bu beyitte ifade edilen hal ve ahlak yüksek bir dini tefekkürün sonucudur.
Yeniçağ Ailesi olarak bayram öncesi sıkıntılı günler yaşadık. Değerli arkadaşlarımız ve kardeşlerimiz FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Sayın Yavuz Selim Demirağ “İmamların Öcü” kitabına rağmen FETÖ rüzgarına tutuldu. Neyse ki yetkililer daha gülünç durumlara düşmeden arkadaşlarımızın hürriyetini iade etti. Ailelerine, kendilerine geçmiş olsun diyor, muhabbetle kucaklıyor, bayramlarını tebrik ediyorum. Halen gözaltında tutulan Adnan İslamoğulları’nın da en kısa sürede hürriyetine kavuşmasını diliyorum.
***
Bu yıl çok iyi yetişmiş eser ve içtihat sahibi dostları kaybettik. Kurban Bayramının arefesinde değerli ilim adamı, hukukçu Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal‘ı da Hakk’a kurban eyledik. Denktaş’a destek için Kıbrıs’a gittiğimizde aziz dostumu orada tanıdım. Türkiye Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (TESAV)’ın Başkanı olarak konferans vermek üzere Ankara’ya gelmeleri için davet ettiğimde, kırmadı.Üç defa konuğumuz oldu. Çok güzel Türkçesi, usta hitabeti ile kendisine hayran bir izleyici topluluğunu kazanmayı başardı. Mekanı cennet olsun, aziz eşinin, kederli ailesinin ve kendisini sevenlerin gönülleri geniş olsun. O Batılı değerleri Batı’nın hukuk ilmini mükemmel bilen, milli kalmayı başarmış bir şahsiyetti…
***
Sayın Soylu’yu Demokrat Parti tecrübesinden tanıyorum. Yükselme idealine Ak Parti’de kavuştu. İçişleri Bakanlığı koltuğunu devlet tecrübesi, bilgi ve görgüsü ile doldurabilecek bunca Ak Parti milletvekili varken neden Soylu tercih edildi? Sadakat ehliyetin önüne mi geçti? Her neyse bu netameli dönemde kendisine başarılar diliyoruz. İçişleri Bakanlığı huzurun, vatandaşlık ve hukukuna saygının en önemlisi devletin kimliğini ve varlığını korumanın bakanlığıdır. Bu sebeple İçişleri Bakanlarının milli kimliği savunma, yorum konularında tek rehberleri anayasadır.
İşte Sayın Soylu’nun cesaretle kabul ettiği bu bakanlıkta önemli ilk demeci hem üslubu hem de içeriği açısından tam bir talihsizlik örneği olmuştur.
Üslup yanlıştı. Kendi bakanlığının görevlendirdiği kaymakam belediye reisliğinde girişinde bulunan Kürtçe “Şaredariya Giyadine” (Diyadin Belediyesi) yazılı tabelayı indirterek Türkçe tabelayı asılı bırakmış, belediyeye Türk bayraklarını astırmıştı. Soylu; “… Kürtçe bizim dilimizdir. Diyadin Belediyesi’nin tabelası hemen asılacaktır” dedi.
T.C. Anayasası; “Devletin dili Türkçe’dir” diyor. Belediye reisliğine kayyum olarak getirilen kaymakam beyin yaptığı her şey anayasaya uygundur. Yine Anayasa, Türk bayrağını tarif ediyor. Ayyıldızlı Türk bayrağını devletin temeline koyuyor. Bayrağın şekli, devletin dili değiştirilmesi mümkün olmayan anayasa maddeleridir.
Sayın Soylu kamuoyu önünde kayyum kaymakama hakaret ediyor ve “lüzumsuz bir özentiye girmiş” diyerek kendisi Anayasa’nın gerçeklerine hakaret ediyor. Kayyum kaymakamı Belediye Reisliğinin başlangıcında böyle azarlamak, yaptığı yüzde yüz doğru olan bir personelinizi küçük düşürmek fevkalade yanlıştır.
***
27 Mayıs 1960 darbesinde Ankara Piyade Yedeksubay Okulu öğrencisiydim. Darbenin başı; eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in Milli Birlik Komitesi Başkanı olarak Piyade Yedeksubay Okulunu ziyaret edip bir konuşma yapacağı bildirildi. Okulun yanındaki arazide bölüklerimiz “U düzeni”nde yerleşti. Muvazzaf subayların Cemal Gürsel sevgisini şaşkınlıkla izledim. Türk subayının bir komutana bu çapta sevgi gösterdiğine başka bir yerde şahit olmadım. Elbette Gazi Paşa daha çoğunu görmüştür. Ama biz o günleri görmedik. Kıta hizmetimde de aynı sihirli sevgiyi görünce bu hayranlığın, bu sevginin sebebini araştırdım. Öğrendiklerim beni şaşırttı. Cemal Ağa (Subaylar O’ndan böyle bahsediyordu) teğmenliğinden orgeneralliğine bir tek insanı ikinci bir insanın yanında azarlamamış. Bunları anlatan kıdemli Nazım Yüzbaşı kendisinin ordudan ihracını yine O’nun önlediğini anlatmıştı. Onu da ilerde anlatmak isterim.
Süleyman Soylu, öfke ve ihtiraslarını aklının gerisine alarak bizi dinlerse mutlaka doğruyu görecektir. Siyasette kalıcı tipler asırlara direnmiş ve faziletli hikayelerle günümüze de ışık veren şahsiyetler olmuştur. Hepsinin ortak çizgisi; insana saygı, insan sevgisi, hoşgörüdür. Faziletin en büyüğü sonsuz iktidara sahip olduğu halde onu kötüye kullanmamaktır.