Arslan Tekin / yeniçağ
İçişleri Bakanlığı’na getirilen Süleyman Soylu, Anayasa’yı okumalıdır. Eski ustası Süleyman Demirel cebinde Anayasa kitapçığını boşuna taşımazdı.
28 belediyenin yönetimi kayyıma bırakıldı. Belediyelerden 24’ü PKK’nın elindeydi. Bu belediyelerin kapılarında mahallî dillerle de yazılı tabelalar asılı.
Başka bölgelerde, R. T. Erdoğan‘ın bir ara sıralamaktan büyük zevk aldığı 36 etnisitenin bir kısmı çoklukta… Onlar da meselâ Gürcüce, Mesela Arnavutça, mesela Pomakça… yazan tabelalar assalar uygun mudur?
Kayyım tayininin hemen ardından “Kayyımlar ve tabelalar” başlığıyla yazı yazdım ve Yugoslavya örneğini verdim, bu ülkenin akibetini hatırlattım. Yugoslavya’da tabelalar birkaç dilliydi.
Yazımın çıktığı gün, Ağrı Diyadin belediyesine tayin edilen kaymakam, tabeladaki mahallî dille yazılı kısmını sildirmiş, sadece “Diyadin Belediyesi” yazısını bıraktırmış. Üstelik, belediye binasının hemen her penceresine resmî bayrağımız olan Türk bayrağını asmış. Demek ki, bu belediyelerde devletin bayrağı asılı değilmiş; hatırlatmak için işi abartmış.
Süleyman Soylu, korkuya kapılıyor demeyeyim, endişeye kapılıyor, “Meselemiz terördür. Kürtçe bizim dilimizdir. Diyadin Belediyesinin tabelası hemen asılacaktır.” tweetini atıyor.
Sonra hatasını anlıyor, bir tweet daha atıyor: “Türkçe gibi Kürtçe de bizim dilimizdir…”
Bravo Süleyman Soylu! Türkçe bizim dilimiz! İyi bildin!
Biraz ciddiyet… Daha öncesi biraz bilgi… Daha öncesi devletin kararlılığı…
Ak Parti, “çözüm”ün, “çözülme” olduğunu görüp bütün sahaları PKK’ya kaptırmaya başladığını anlayınca, harekete geçti ve tekrar PKK üzerine yürüdü. Bu arada o kadar çok taviz vermişti; mahallî dille televizyon kanalı açılmış, yer isimleri değiştirilmiş, tabelalar iki dille, üç dille… yazılmış, bazı üniversitelerde mahallî dille eğitim bölümleri açılmış, mekteplerde mahallî dil okutulmaya başlanmıştı.
Süleyman Soylu Diyadin’de işgüzarlık edildiğini söylüyor. Bakan, “işgüzar” diyerek, kaymakamımızı aşağılıyor. Kaymakamımızın o yörede, bu sözle halkın gözünde ne hâle geldiğini düşünebiliyor muzsunuz!
Süleyman Soylu! Anayasa kitabını oku! Ama önce Reis okumalı, Binali Yıldırım okumalı…
Devlet Bahçeli, 7 Ağustos’ta Yenikapı’da, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye o yorgun tok sesiyle haykırınca, çokluğu AKP’li kitlenin nasıl dalgalandığını, nasıl alkışladığını, Türk bayrağını nasıl salladığını, maşrıktan mağribe, şimalden cenuba bütün dünya gördü.
7 Ağustos’un asıl ruhu herkesin Türk bayrağı altında ve Türkçede, yani Anayasa’da birleşmesidir.
Ak Parti hükûmeti, birçok mahallî dil varken bir mahallî dili, resmî dil seviyesine çıkararak Anayasa’yı delmiş, üstelik yöre halkını da zorda bırakmıştır. Mahallî dille nereye kadar gidebilir? Elbette insanlarımızın anasından babasından öğrendiği başka bir dili de vardır. Hiç kimse “O dille neden konuşuyorsun!” diyemez, o dil bizim insanımızın dilidir. Ama resmî dilimiz hepimizin dilidir; mahallî dille konuşanların da dilidir. Okuma yazma bilenler, Türkçe okuyup yazıyorlar önce… Mahallî dille tabelalar, eğitim, hangi maksatla? PKK istedi ve verildi. Hata görülmüştür.
PKK’ya verilenler geri alınmalıdır. Başından beri bunu söylüyoruz.
görsel: haberport.gen.tr