Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr Semih Yalçın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bir televizyon programındaki açıklamalarına karşı yazılı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Özellikle iktidar ve muhalefet partileri arasında, Türkiye’nin içinde bulunduğu fevkalade şartlardan kaynaklanan çok özel ve hassas dengelere dayalı ilişkiler tesis edilmiş bulunmaktadır.
Partiler arasındaki ilişkilerin, 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan konjonktür ve oluşan olağanüstü şartlar dolayısıyla farklı bir kaideye oturması icap etmiştir. En azından Türkiye’nin önündeki sorunlar tahammül ve kontrol edilebilir düzeye gelinceye, Türkiye’nin bekasına yönelik büyük tehdit savuşturuluncaya kadar da öyle de olması gerekmektedir. MHP’nin OHAL kararnameleriyle uygulamalarına verdiği destek de sadece bu çerçevededir. Ancak OHAL’in ilanihaye sürmeyeceği bir hakikat, ülkede hukuk sisteminden siyasete kadar bütün dengelerin mümkün olan en kısa sürede yerli yerine oturtulması da zarurettir.
Siyasi partiler arasındaki ilişkileri dengeleyen millî mutabakat sürecinin, yalnızca muhalefet partilerinin tek taraflı olarak gösterecekleri fedakârlık ve müsamaha ile sürdürülmesi mümkün değildir. Siyasette oluşan konsensüse en çok katkıda bulunması ve fevkalade dikkatli bir çizgi takip etmesi gereken birinci aktör, iktidar partisidir.
Hal böyleyken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 15 Temmuz öncesinde bırakılması gereken bir anlayışla “MHP kendi içini, diğerleri kendi içini ayıklasın.” sözlerini sarf etmesi, kafalarda soru işareti bırakmıştır.
Devlet iskeletinin iliklerine kadar nüfuz eden FETÖ/PDY unsurlarının bütün kurum ve kuruluşlardan temizlenmesi operasyonu bitmiş, iktidar partisi bu konuda öz eleştiri yaparak kendi içinde başından beri barınan unsurları ayıklamış izlenimi bırakan bu talihsiz açıklamanın kabulü mümkün değildir.
Bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanı, diğer taraftan Sayın Başbakan Yenikapı sürecinin korunması için özen gösterirken, Sayın Adalet Bakanının kamuoyu algısına yönelik açıklamaları yakışıksız olmuştur.
Neden iktidar saflarında herkes ayrı telden çalmaya başlamıştır?
Niçin iktidarın gardı bu kadar çabuk düşmüştür?
Türkiye’nin içinden geçtiği siyasi cendere, sürüklenmek istediği uluslararası anafor ve bölücülük tehlikesi ortadayken ne yapılmak, nereye varılmak istenmektedir?
FETÖ/PDY’nin yol açtığı depremin bütün sorumluluğu artık muhalefet partilerinin omuzlarına mı yüklenmek istenmektedir?
Şüphe yok ki Yenikapı ruhundan söz edenlerin, öncelikle bu ruha kendilerinin saygı göstermesi, onun gereklerine uygun siyasi nezaket ve nezafeti izhar etmesi icap eder.
FETÖ/PDY’nin Türkiye’ye vereceği zararların boyutu yıllar öncesinden anlaşılmış ve bu konuda gerek iktidar partisi gerekse kamuoyu MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından uyarılmıştır. MHP Lideri Bahçeli, partisine yönelik kaset komplosu ortaya çıktıktan sonra 31 Mart 2011’de Fetullah Hoca cemaatinin faaliyetlerinin durdurulması gerektiği yönünde açıklama yapmış, ancak bugün hükûmet üyesi olan bazı isimler dâhil, AKP cenahından hemen herkes Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını sert dille eleştirmiştir. Ama aradan geçen yıllar, Devlet Bahçeli’nin haklılığını ortaya çıkarmıştır. O sıralar Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını eleştirip gereken tedbirleri almakta gecikenlerin, bugün daha sorumlu davranmalarını bekliyoruz.
MHP Lideri Bahçeli son açıklamalarında; darbe teşebbüsünü planladığı bilinen Yurtta Sulh Konseyinin peşine düşülmesini ve bu konseyde kimlerin yer aldığının, darbe başarıldığı takdirde kimlere görev verileceğinin kamuoyuna açıklanmasını beklediklerini ifade etmiş ancak bu konuda sessiz kalınmıştır.
Bu konuda mesafe alınması, her şeyden önce devletin istihbarat birimleri tarafından bilgi ve belge elde edilmesine ve ilgili mercilerin de hukuk çerçevesinde üzerine düşeni yapmasına bağlıdır.
FETÖ/PDY’den muhalefet partilerine kimlerin sızdığına dair somut bilgi ve istihbarat, MHP yönetimiyle paylaşılmıştır da bu konuda en hassas siyasi parti konumundaki MHP bunları değerlendirmemiş midir? Elimize somut bilgi ulaştığında derhal gerekenin yapılacağı, yarım saat içerisinde de sonuçlandırılacağı bilinmelidir.
Akrebin kıskacından öncelikle kurtulması gereken kurumun, iktidar partisi olduğu kamuoyunun malumudur. Milletimiz, siyasi iktidarın bünyesinde nasıl bir temizlik yapıp da arındığını merak etmekte ve bu konuda tatminkâr bir açıklama beklemektedir.
Hükûmetin paralel yapının tamamen tasfiyesi konusunda takip ettiği politikaların doğruluk, sağlık ve hukuka uygunluğu ancak bu sayede mümkün olacaktır.
15 Temmuz sonrasında milletimizin her alanda millî mutabakat içinde olmasıyla başlayan Yenikapı süreci; ucuz parti siyasetine, tribünlere dönük küçük hesaplara kurban edilmemelidir.
İktidar partisinin ve hükûmetin bakan ve sözcülerinin, ağızlarından çıkan sözlerin nereye varacağına dikkat etmelerini bekliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
bengütürk