İsmet Özçelik
Suriye operasyonu başladığı günlerde her şey güllük gülistanlıktı. ABD, Suriye-Türkiye sınırında açacağı “koridor” için Türkiye’yi “ikna” edeceğini düşünmüştü.
BOP ile sınırları değişecek bütün ülkelerin “muhalifleri”(!) Türkiye’de misafir ediliyordu. Libyalılar, Mısırlılar, Tunuslular, Suriyeliler, … Dışişleri konutundan çıkmıyordu.
Bunlardan biri de PYD Başkanı Salih Müslüm’dü. O da Türkiye’de ağırlandı. Malum medya boy boy fotoğraflarını yayınladı. “Bizden biri” gibi gösterildi.
IŞİD DEVREDE
IŞİD, “ABD-İsrail Koridoru” için devredeydi. Dönemin kritik ismi Ahmet Davutoğlu ilk başta IŞİD için, “dışlanmış çocuklar” dese de sonra iş değişti. Koridoru açacak manivela rolü ona verilmişti.
Arkasından Ayn el Arab (Kobani) gündeme geldi. Türkiye üzerinde baskılar arttı. ABD düğmeye bastı, Türkiye’de 6-8 Ekim eylemleri yaşandı.
KOBANİ KANTONUNA AKP DESTEĞİ
“SS” modelinin geçerli olduğunu düşünüyordu. Ya seve seve, ya da … Sonunda Barzani peşmergeleri Türkiye üzerinden silahları ile birlikte Ayn el Arab’a geçti.
Dönemin iktidarının da desteğiyle PKK/PYD “Kobani Kantonu”nu kurdu.
ABD, Türkiye’yi bölecek “koridoru” Türkiye’ye açtırmayı planlamıştı. Hillary Clinton Davutoğlu’nun dayanılmaz tarih derslerine sırf “koridor” için katlanıyordu.
Ama hesaplar tutmadı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Davutoğlu’nun “stratejik derinliği”nde boğulmayı değil, direnmeyi seçti.
KORİDOR BOMBALARI
İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Türkiye “ABD-İsrail Koridoru”na direnme kararı almasıyla birlikte tertipler, patlamalar peş peşe geldi. PKK zaten ABD’ye “Bana da rol ver” diye yalvarıp duruyordu.
Gerekli rol verildi. “Açılım” sürecinde Türkiye’ye sokulan bombalar, silahlar ateşlenmeye başladı. Suriye’de “meskun mahal” eğitiminden, “el yapımı patlayıcı” kursundan geçen PKK’lılar “hendek” savaşına başladı.
PKK Suriye’de de, Türkiye’de de ABD’nin “kara gücü”ydü.
AMAÇ KORİDOR
Amaç Türkiye’yi “koridora” razı etmekti. Türkiye Cumhuriyeti devleti “terörle” “terbiye ve ikna” edilmeye çalışıyordu.
Ama “Kurtuluş Savaşı” vermiş bir ülke elbette buna razı olmazdı. Olmadı da. PKK hendeğe gömüldü. Panikleyen ABD “15 Temmuz” riskini aldı. Ancak ABD eski ABD değildi. Bölgede köprülerin altından çok su geçmiş, dengeler de değişmişti.
“ABD-İsrail Koridoru”na “evet” denseydi silahlar, bombalar patlamayacaktı. Şemdinli’de 15 şehit verilmeyecekti.
Ama sonuç değişmeyecekti. Türkiye “barış içinde” bölünecekti.
TÜRKİYE’NİN YÖNÜ
Son dönemde bölgede yaşananlar ve 15 Temmuz ABD/FETÖ darbe girişimi, Türkiye’ye dostunu, düşmanını öğretti. Halkta müthiş bir bilinç sıçraması oldu. Halk ABD’nin de AB’nin de asıl niyetini kavradı.
Pazar günü İstanbul’da 23. Dünya Enerji Kongresi vardı. Erdoğan salona Rusya Devlet Başkanı Putin’le birlikte girdi. Toplantı sonunda çekilen fotoğraf önemliydi. Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev yan yanaydı.
Fotoğrafta elbette eksikler de var. İran, Irak ve Suriye de olmalıydı. Ama bir sonraki fotoğrafta olacaklarını şimdiden söylemek mümkün.
Türkiye yönünü çevirmiş durumda. Bunca yaşanandan sonra geri dönüş zor!
TELAŞLANANLAR VAR
Tabi bu durum herkesi mutlu etmiyor. O fotoğraftan endişelenmişler. İliştirilmişler, bordrolular, kıblesi Wasahington olanlar, … telaşlı. “Nereye gidiyoruz?” diye soruyorlar.
Bunlardan Saray çevresinde de var. Son günlerde yine Ergenekon, Balyoz, … ağızlarından düşmez oldu.
Ulusalcılar üzerinden izlenen politikalara itiraz ediyorlar. “Ergenekoncular FETÖ’nün yerini oldurmaya çalışıyor” diye sızlandıklarını duyuyoruz.
Onların derdi FETÖ değil. Pazar günü çekilen fotoğraf!
aydınlık