Süleyman Karan / Yurtgazetesi
Hatırlar mısınız, AKP’nin iktidarının ilk yıllarından itibaren, bu BOP projesine destek vermek için kalemini oynatan ‘kullanışlı’ sözde liberal, özde hiçbir şey olan ‘kanaat önderleri’, papağan gibi aynı şeyi tekrarlar dururdu: “Cumhuriyet’in kurucu kadroları, toplum mühendisliğine soyunmuş, halka rağmen halkçılık yapmıştır!” Bunu milyon kez köşelerinde, ekranlarda tekrarladılar. Bazı soytarılar da, mesela Genç Siviller gibi bu Cumhuriyet düşmanlığına gaz vermek için ‘renkli’ eylemler yaptı! Buna çanak tutan sol çevreler ve Kürt aydınları da çıktı.
Akıl yok ama mühendis olmuş!
Aydınlanma düşmanlığını böylesi janjanlı laflarla yaydıklarının farkında mıydılar, bilinmez, ama bugün bu argümanları tekrarlayıp duran gerici, cahil cühela tipleri her yerde görüyoruz. Mesela onlara göre; Köy Enstitüleri, Halkevleri, laik eğitim hep toplum mühendisliği… Büyük iftira, büyük haksızlık ama varsayalım ki öyle, peki ‘dinime söven Müslüman mı?’
Bu siyasal İslamcı klik, bir diğer siyasal İslamcı klik olan Fethullahçılar ile birlikte, iktidara geldiği günden bu yana, bir süre her türlü dalavereyle gizli gizli, son beş yıldır ise açık faşizan uygulamalarla toplum mühendisliği yapmaya soyundu. Öncelikle devlet kurumlarını ele geçirmekle başladılar, ama her zaman temel hedefleri eğitim oldu. Son iki AKP hükümeti boyunca, Türkiye’nin eğitim sisteminde önce sekülerliği, ardından bilimi ve aklı yok etmek için bir ‘cihat’ ilan ettiler. Bunun bir ayağını şimdi terörist dedikleri ortakları özel okulları, militan yetiştirdikleri yurtlarıyla yaptı. Devlet okullarında ise AKP’nin militanları, kurdukları sarı sendikayla ve abuk sabuk dernekleriyle çok ciddi bir operasyona girişti. Bilimsel eğitimi yok etmeye çalışan uygulamalar ardı ardına hayata geçirildi, geçiriliyor. Sonuçta saçma sapan ders kitapları çıkıyor ortaya… Söz gelimi evrime karşı hiçbir bilimsel argümanları olmadığından, kitabın girişine ve satır aralarına hurafeler yerleştirmek dışında ise yapabildikleri pek fazla bir şey yok. Ama tabii kitap kitaplıktan çıkıp paçavraya dönüyor!
Öğretmen değil, bildiğiniz militan
Burada sendika adı altında örgütledikleri yan örgütlerinin militan öğretmenleri devreye giriyor ve çocukları zehirlemeye başlıyor. Yetmiyor, yaz boyunca ipe sapa gelmez derneklere yaz okulları, yaz kampları düzenletiliyor. Çocuklardan militan yetiştirilmeye çalışılıyor.
15 Temmuz iç savaş denemesini fırsat bilen sivil darbeciler, bu toz duman arasında bilimsel ve laik eğitimi yok etmek için saldırılarını iyice artırmış durumda. Geçmişten beri nefret ettikleri, Türkiye’nin en iyi liselerini yok etmek için her türlü komploya başvuruyorlar. Zira biliyorlar ki, bilimin olduğu yerde ne hurafeye, ne din bezirgânına, ne de otoriter, faşizan siyasilere yer yoktur!
Nefretleri aydınlığa…
Hedeflerinde İstanbul Erkek, Galatasaray, Kabataş, Kadıköy Anadolu, Nişantaşı Anadolu ve daha pek çok yabancı dilde öğretim yapan lise var. ‘Proje Okul’ denen bir saçmalık üzerinden, bu liseleri yok etmek için dört bir koldan saldırıyorlar. Saldırı tabii ki öğretmen kadrolarının militanlaştırılmasıyla başlamış, ama gerek öğrenciler ve gerekse veliler ve tabii ki meslek ahlakına sahip öğretmenlerin direnişi karşısında istedikleri hızla ilerleyemiyorlar. Bunun bir nedeni direniş ise, diğer nedeni ise akla düşman sözde öğretmenlerin değersizliği. Onurlu ve yurtsever gençlerin aklı, öğretmenle gerici militanı ayırt edebiliyor.
Cahilin müptezelliği
Kabataş Lisesi’ne yerleştirilen Cumhuriyet, bilim, insanlık ve akıl düşmanı bir müdür yardımcısından bir örnek vereyim. Sabah akşam tüm okulların imam-hatipleştirilmesi gerektiğini söyleyen bu militan, derslerde tarihten bihaber zırvalamakla meşgul. İşte kustuğu zehirler: Çanakkale Savaşı konusu üzerine yaptığı bir konuşmada Atatürk için “Adamın bir tanesi oraya gitmiş, efendim işte, askerin başına geçmiş düşmanı denize dökmüş”… Sanki kahvede batak oynarken geyik yapıyor seviyesiz! Bu kadar sığ, bu kadar bayağı… Ve tabii ki tam bir Osmanlı çocuğu olduğundan, Vahdettin için de “Sultan Vahdettin’in de hakkını teslim edeceğiz. Kimdir bu adam? Hangi şartlarda o sözleri söylemiş, o imzaları atmış, ya da hangi fedakârlıkları yapmıştır milleti için, devleti için? Bunun ortaya çıkması lazım artık” diye yumurtluyor. Bu öğretmen müsveddesinin tarih bilgisi, yandaş kanallarda maymunluk yapan sözde tarihçilerin yalanlarından ibaret… Ve emin olun bu, o sendikanın ve o yobaz dernek üyesi öğretmen müsveddelerinin düzeylisi… Zira kadını aşağılayan, Çanakkale Savaşı’nı evliyaların kazandığını iddia eden, kız öğrencilerinin giyimine karışan, öğrencilere hakaret eden, bunlardan binlercesini besliyoruz vergilerimizle… Ağızlarını açtıklarından itibaren mezhepçilik, ırkçılık, bilim düşmanlığı yapanlarla dolu okullarımız. Ve işte şimdi de son kalelere saldılar bunları…
Bu liselerden mezun olmuş, binlerce işadamı, bilim insanı, sanatçı, yönetici var bu ülkede… Bu liselerin güçlü mezun dernekleri, hala güçlü okul aile birlikleri var. Tek bir gün bile gecikmeden bu gerici saldırıyı püskürtmek ve bu aydınlanma yuvalarını korumak hepimizin boynunun borcu… Örnek var mı? Evet, var. Bir buçuk yıldır Nişantaşı Anadolu Lisesi mezunları mücadele ediyor. Kadıköy Anadolu’nun öğrencileri, velileri ve mezunları ayakta… Dün eylemleri vardı söz gelimi… Şimdi Kabataş Lisesi tek vücut ayağa kalkıyor. İstanbul Erkek alarmda, Galatasaray’da öyle…
O diplomayı bugünler için verdiler
Karşımızda akıldan nasibini almamış, inşaatta kalfa olamayacakların toplum mühendisliğine soyunduğu bir güruhun saldırısı var. Temeli çürük bir eğitim sistemiyle bu ülkenin yüzyılını çalmak için saldırıyorlar. Laz müteahhit gibi deniz kumuyla, temelsiz binalar dikmek için bu güzelim ülkenin eğitim sistemine… Okulunuz namusunuzdur, namussuzlara kaptırmayın… O diplomanın hakkını verin, aydınlanmaya sahip çıkın, karanlığın üzerine üzerine gidin… Bize bu öğretildi bu okullarda, işte bunların nefreti tam da bunadır!