Bülent Esinoğlu / Ulusalkanal
Orta doğudaki gerilim, Güney Çin Denizi’ndeki gerilim, Ukrayna’daki gerilim, Kuzey Kutbundaki gerilim, Afrika’da süren gerilim bize bir şeylerin değişeceğine işaret etmektedir.
Örtülü bir dünya savaşı diyebileceğimiz bu durumun, bir dünya savaşına ne zaman dönüşeceğini bilemeyiz. Ancak gidilen yolun Dünya Savaşı yolu olduğu da bellidir.
Putin her ne kadar bu gerginliği, Amerika’nın silah satmak için yarattığını ifade etse de, mevcut durumu açıklamaya yetmemektedir.
Birçok defa ifade ettim. Üretim Asya’da, merkez bankası Amerika’da ise savaş kaçınılmazdır. Amerika üreterek yaşamak yerine, para basıp para satarak geçinmeyi, finans sistemi olarak dayattıkça, dünyada ki gerilim daha da artacaktır.
Asıl gerilim, finans teröründen kaynaklanmaktadır. “Ben üreteceğim karşılık gelen kâğıdı sen basacaksın” bu düzen adil bir düzen değildir. Sonunda duvara toslayacaktır.
Amerikan dolarının Dünya ticaretindeki yeri şimdilerde %63,7’dir. Yirmi yıl önce %90’lar seviyesindeydi.
Buradan çıkaracağımız en önemi sonuç; ABD’nin artık para satmakta zorlandığıdır.
Elindeki silahı doların arkasında tutarak, bu günlere gelen ABD’nin, bundan sonraki ilerlemesi ancak, o silahları kullanarak, dünyaya yeni korkular salmasıyla mümkündür.
Ancak tüm dünya artık Amerika’ya gizli açık direnmektedir. Bu durum dolar üzerinden sömürüye karşı dirençtir.
Aşağıda sıralayacağım unsurlar ve kurumlar aracılığı ile ülkemizde Dolarizasyon sistemi kurulmuştur.
-NATO ittifakı Türkiye’yi modern silahlardan mahrum bırakmıştır. Subaylarımızı kendi savaş anlayışı ve ideolojisi çerçevesinden eğitmiştir.
-OECD sayesinde ekonomimizi kendi ekonomilerine benzetmişlerdir.
-Dünya Bankası üretime değil, Batı merkezli sistemlerin gelişmesine kredi vererek, bağımlılığın sürdürülmesini sağlamıştır.
-Gümrük Birliği çok uluslu Amerikan ve Avrupa şirketlerinin Türkiye ulusal pazarlarını rahatça kullanmasını sağlamıştır.
-Dolar-finans sitemi bir terör sistemi gibi işlemiştir.
-Çok uluslu şirketlerin kurduğu bayilik ağı; hem yığınları kendilerine bağlamış hem de ekonomik bir network kurmuştur.
FETO esas itibariyle Türkiye içindeki Amerika’dır.
-Dolar üzerinden Amerikan etkinliği İngilizceyi etkin kılmış, dil üzerinden yetişen bir nesil, ülke değerlerinden kopuk yetişmiştir. İçimizdeki Amerika, Amerikanca eğitimi bilimsel eğitim için şart koşmuş, dilini kaybeden gençlerimiz ülkesini savunmak yerine, modernite adına Batı dünyasını savunur hale gelmiştir. Bu sebepten ana dilde yapılan eğitim de aksamıştır. (Çinliler sanki Amerikanca bildiği için üretimde dünya birincisi oldu!)
-Amerika’ya bağımlığı sağlayan diğer önemli unsur; yüksek miktardaki borçlardır.(Sıcak para diktatörlüğü)
-AB kriterlerine uyum adı altında, Amerikan finans siteminin gereği yerine getirilmiştir. Bu da bir başka bağımlılık unsurudur.
-Eğitim sistemimize müdahale edilmiş ve bir taraftan Batı merkezli düşünen nesiller yetiştirilirken öte yandan iktidarlara destek için dinci eğitime ağırlık verilmiş milli eğitimden tamamen çıkılmıştır.
-En tehlikeli Amerikan bağımlılığı; bankalar arası transferi gerçekleştiren SWİFT anahtarı Amerika’nın elindedir. Finans terörünün en son kullanacağı sabotaj aracıdır.
Bizi Amerika’ya bağlayan bu kurumlar ve unsurlar tasfiye edilmeden, yapılan antiemperyalist konuşmalar, havanda su dövmekten başka bir şey değildir.
Bundan iki yıl öncesine kadar, emperyalizm sözcüğünden korkanların, şimdilerde, ekranlarda sahte antiemperyalist olduklarını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Eninde sonunda, vatan savunmasında olanların hepsi, emperyalizm nedir öğrenecektir.