HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen partilerine dönük operasyonlara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Milletvekillerinin tutuklanması ve sonrasında verilen meclisten çekilme kararına ilişkin hükümetten gelen açıklamalara değinen Bilgen, HDP Genel Merkezi’nin abluka altında tutulmasına tepki gösterdi ve “Eğer ‘suç’un şahsiliğinden söz ediyorsanız, kastettiğiniz buysa, o zaman cuma gününden beri genel merkezimize uyguladığınız ambargonun anlamı nedir? MYK üyelerimiz, 7 Haziran’da seçilen milletvekillerimiz genel merkezimize giremiyor. Şaka mı yapıyorsunuz, dalga mı geçiyorsunuz? Gelen heyetler giremiyor, Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı genel merkezimize giremedi” dedi. “Sivil siyaset çağrılarının hiçbir ciddiye alınır yanı yoktur” diyen Bilgen, “MYK toplantısı yapamayan bir partiye sivil siyaset çağrısının bir inandırıcılığı olabilir mi?” diye sordu.
‘Biz milletvekili olmak için takla atmıyoruz’
Meclisten çekilme kararına ilişkin “Kimse bizi diğer partilerle karıştırmasın. Bizler milletvekili olmak için takla atanlardan değiliz. Biz inandığımız değerler için, bu ülkenin barışı, özgürlüğü ve demokrasisi için buradayız. Bir işe yarıyorsak, daha fazla fedakarlık yapmaya hazırız. Ama eğer çalışmamıza izin verilmiyorsa biz asla bir oyunun figüranı olmadık, olmayacağız. Burada demokrasi varmış gibi gösterilmesine izin vermeyeceğiz” diyen HDP Sözcüsü, verilen kararı yerel tartışmalarda halka açacaklarını ifade etti.
CHP’ye dokunulmazlık eleştirisi
Tutuklamalarla sonuçlanan sürece ilişkin muhalefete de eleştirilerde bulunan Bilgen, “Dokunulmazlık oylaması Meclis’te yapılırken Sayın Kılıçdaroğlu bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyordu. Peki bile bile Anayasa’ya aykırı olan bu düzenlemeye evet oyu vermeye sizi kim, nasıl ikna etti? Nasıl oldu da Anayasa’ya aykırı olduğunu söylediğiniz halde evet oyu verdiniz?” diye sordu.
Sağduyu çağrılarına da tepki gösteren Bilgen, “Partinin eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye başkanları tutuklanırken hiçbir şey olmamış gibi mi davranalım?” diye sordu.
‘Yaptıkları yapacaklarının göstergesi’
Bilgen yeni anayasa tartışmalarına da değindi ve HDP’nin görüşünü, “Bugüne kadar yaptıkları, bundan sonra yapacaklarının göstergesidir. Mutlaka yeni bir anayasaya ihtiyaç ama basın açıklaması bile yapılamadığı bir ortamda Anayasa tartışmaları veya referandum nasıl yapılabilir?” ifadeleriyle özetledi.
Yurtdışındaki HDP milletvekillerine ilişkin de konuşan Bilgen, “Yurt dışındaki arkadaşlarımız da, Nihat Akdoğan da ifade vermekten kaçınmamaktadırlar. Biz, Cumhurbaşkanı’nın 17-25 Aralık’ta ifade vermemesi için kaçırdığı oğlu ve dört bakanı değiliz. Bizler bu trene binmişsek, demirden korkmuyoruzdur. Bağımsız yargı varsa, dört farklı şehirde devam eden ‘yargılama’ sürecinin bir gecede aynı dakikalarda evlerin basılmasına nasıl dönüştüğünü izah etsinler” dedi.
‘Gerçek sorumluları kaçırma davası’
Bilgen, 10 Ekim ve Hrant Dink davalarına ilişkin de konuştu. 10 Ekim Ankara Katliamı davasını değerlendiren Bilgen, “Kamuoyuna da yansıyan telefon dinlemelerine rağmen, faillerin önceden izlenmiş olmasına rağmen, katliamın önlenememiş olmasına dair herhangi bir soruşturma açılmamışken bize göre bu dava sadece suçu örtme davasıdır. Gerçek sorumluları kaçırma, birilerini cezalandırarak geçiştirerek gerçek bir yüzleşmeden kaçma olarak göreceğiz. Bugün duruşma salonunda ailelerin tüyler ürperten ifadeleri vardı. “Eğer bugün duruşma salonunda alınan güvenlik önlemleri 10 Ekim’de gerçekleştirilseydi biz çocuklarımızı, eşlerimizi kaybetmeyecektik. Hrant Dink davası da İstanbul’da devam ediyor. Bu davada da yıllarca asıl sorumlular saklanmaktadır” dedi.
Kaynak: Evrensel