Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
10 Kasım akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde önemli bir etkinlik vardı. Sn. İlker Başbuğ Silivri’de tutuklu iken Kurtuluş Savaşı’mızı halka daha iyi anlatabilmek için Mucize ismini verdiği bir eser kaleme almıştı. Bu kitap oyun haline getirilmişti, ve de bu oyunun gala gecesi gösterimi vardı.
Davetliler de ülkemizin cumhuriyet savaşçıları diye adlandırabileceğimiz bir kitle idi. Salonda bu kişilerin bir arada olmalarının oluşturduğu bir ışık, bir parlaklık, savaşan ruhların yaydığı olumlu bir enerji vardı. Bu kişiler normal zamanlarda aynı mekanda olsalar bu ışıltı eminim ki oluşmayacaktı. Yaptıkları mücadelenin ışığı idi ortama yansıyan.
Basın dünyasından tanıdığımız insanlar çoğunluktaydı, ayrıca tanınmış tiyatro sanatçıları da bu geceyi varlıkları ile renklendirmişlerdi. Sn. Kılıçdaroğlu da bu gösteriyi izliyordu.
Peki, bu yazının başlığı niçin “Mucize”?
Sn. Başbuğ Kurtuluş Savaşı’mızı bir mucize olarak görüyor, ve sahnede de 100 yıl önce yaşananlar sırayla izleyicinin karşısına geliyordu. Baş rolde Mustafa Kemal vardı.
Mustafa Kemal ve mucize nasıl oluştu?
Mustafa Kemal’in yaşamı vatan sevgisi, mantık, zeka, çalışmak, eğitim, irade, cesaret ve kendine güven tarafından şekillenir. Öğretilenleri dikkatle dinlemiş, analiz etmiş, soru sormuş, ve hiç bir zihin bulantısına teslim olmadan sağlıklı mantığını kullanmıştır. Mustafa Kemal’in yaşamının anahtar ifadesi “hiç bir zihin bulanıklığına teslim olmamak” durumudur. İçinde olduğu şartları mantığı ile şekillendirmiştir. Bu sağlıklı mantığa algı yönetimleri tesir edememiştir. Bütün bu durum sonunda mucize kelimesi ile özetlenebilir bir ülke yaratmıştır küllerinden.
Sn. Başbuğ zamanımızın mucizesi için bir adım atmıştır.
Müjdat Gezen’e bu projesinden bahsetmiştir. Bir televizyon dizisi oluşmasını arzu etmiş, bu mümkün görünmeyince, bir film çevrilmesini gündeme getirmiş, bu da olmayınca bir tiyatro oyunu ile başlanmasına karar verilmiştir.
Zamanımızın aktörleri 100 yıl öncesi ile aynı değildir. Toplum, meslekler, konulara çözüm şekilleri çağa göre yeniden şekillenmiştir.
Mustafa Kemal’in bir kurmay kadrosu vardı. Sn. Pamukoğlu’nun da çeşitli kereler belirttiği üzere bu kurmay kadro Kurtuluş Savaşı’mız süresince kilit bir rol üstlenmiştir. Bugünün kurmay kadrosu zamana uyum göstererek o zaman ile aynı olmak durumunda değildir.
Bir proje, bir tiyatro oyunu desteklenerek zamanımızın kurmayları olaylara müdahil olmalıdırlar. Bu tiyatro oyunu geliştirilerek, bir film, bir dizi haline getirilerek stratejik bir adım desteklenmelidir. Bu konunun uzmanları kimlerse, zamanımızın kurmayları onlar olmak durumundadırlar. Başka bir projede, başka kurmaylar devreye girecektir. Bunlar zamanımızın yetişmiş insan gücüdür.
Yöneten projeyi belirler. Destek ise her biri kurmay durumunda olmak durumunda olan halkımızdan gelecektir.
Ülkemiz dizi cenneti haline geldiyse eğer, bu konuda destek verebilecek ekipler muhakkak ki bir yerlerde vardırlar.
Mucizeler böyle oluşuyor. Kararlılıkla adım adım mücadele ile.
Eğer ortada vatan sevgisi, mantık, çalışmak, eğitim, irade, cesaret ve kendine güven varsa, mucize de bir adım ötededir.
“Benim mucizem daha iyi” demiyorsa kimse, buradaki mucizeye katkıda bulunmak dışında bir yol yoktur. Eğer diyorsa da, bu kadar emeği göze alıp, o da ilk adımları atmak durumunda olacaktır. Stratejiyi oluşturmak birinci adım. Stratejiler bir şeyler yapılsın diye oluşturulur. Burada ise çok emek var. Bir yıl boyunca gece gündüz demeden büyük bir adanmışlıkla hazırlanan bir oyun var. Müjdat Gezen de ekibi “bizim çocuklar bunlar” diye tanıttı. Ve gördük ki, bu tanıtım şekli “bizim çocuklar” için bir onurdu.