Servet Avcı / Yeniçağ
Tarafgirlikten uzak, son derece soğukkanlı bir şekilde şu soruyu tartışmamız gerekiyor: Neden sürekli Anayasa değişikliği konuşuluyor da, geçilmesi düşünülen yeni seçim sistemi ısrarla tartışılmıyor?
Anayasa değiştikten sonra, yani üzerine ‘Cumhurbaşkanlığı’ kılıfı giydirilmiş ‘Başkanlık sistemi’nin hayata geçirilmesinin ardından, yeni sisteme uygun ilk hamle Seçim Kanunu’nun değiştirilmesi olacak… Bu da başta MHP olmak üzere birçok partiyi etkileyecek…
‘İkili yapı’ya doğru dönüşecek Türkiye’de, blokların dışında kalacak partiler ya doğrudan yok olacaklar veya bloklarla bütünleşip, o bloğun büyük partisi içinde eriyecekler… Kimisi için iyi, kimisi için kötü olsa da bu durum Türk siyasetinde bir devrim niteliği taşıyacak…
Muhtemelen Başkanlık sistemi tartışmalarını etkilemesin, bu aşama daha az tartışmayla geçilsin, kimse ürkmesin diye bir sonraki aşama, yani seçim sistemi değişikliği pek konuşulmuyor… Oysa tarihe gömülme riski taşıyan yarım yüzyıllık partilerin buradaki riski görmeleri gerekiyor… Tabii bunu ‘risk’ değil de, ülkenin geldiği noktana bir ‘mecburiyet’ olarak görüyorsalar bunu da kamuoyuyla paylaşmak ve ikna etmek durumundalar…
***
Tartışmalara ve propagandalara bakılırsa, şimdiden ‘ikili yapı’nın taşları döşeniyor gibi… Bir yandan ‘iktidar partisi ve MHP’, diğer yanda ise ‘CHP ve HDP’ görüntüsü zihinlere işleniyor… Televizyon programlarında bu mecburi dönüşümün ‘sosyolojik tabanı’ olduğu sürekli tekrarlanarak muhtemel yapıya şimdiden uyum çalışması yapılıyor…
Başkanlık sistemiyle ilgili lehte veya aleyhte her ortak hareket, inşa edilen duvara bir tuğla anlamına gelecek ve sonraki adımları daha kolay ve meşru hâle getirebilecek… İşin garip tarafı, seçim sistemindeki değişikliğin en fazla etkileyeceği parti olan MHP’nin bu konudaki sessizliği… Medyada bu anlamda en az konuşan, Genel Başkanlık düzeyi dışında pek görüş ifade etmeyen ve tartışma programlarında temsilcisi hiç bulunmayan MHP’nin tavrı oldukça ilginç…
MHP Türk siyasetinin en köklü partilerinden birisi… Varlığını ‘daha millî ve daha mukaddes’ bir gerekçeyle feda edecekse elbette kendisince bir izahı vardır ve tabanını buna fikren hazır hâle getirmelidir… Yok, Türk milliyetçiliğini kendi tabelası altında iktidara taşıma gibi bir hedefi varsa, gelişmelerin tüzel kişiliğinin aleyhine olduğunu, seçim sistemi değişikliğinin kendisine büyük darbe vuracağını ve bu konunun ısrarla konuşulmamasının hangi gerekçeye dayandığını hesaplamak mecburiyetindedir…
***
Bu konu konuşulmadıkça şüpheler artacaktır… Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmeyeceği garantiymiş… Öyle söyleniyor… Peki aynı garanti Seçim Kanunu için söz konusu mu, kimse bilmiyor… Çünkü kesinlikle bu konudan uzak duruluyor… Muhtemelen bir daha seçilme şansı kalmayan milletvekilleri de olacakları bilmiyor…
Türkiye’nin seçmen haritası ortada ve hesaplar çok açık… Çift turlu, dar bölgeli veya daraltılmış bölgeli herhangi bir seçimin haritadan sileceği ilk parti MHP… Zaten Başkanlık sistemini savunanların ‘istikrar‘ı ve ‘koalisyonların zararları’nı kampanyanın temel taşı yaptıklarını dikkate almak lâzım… Dolayısıyla bu savunma mekanizmasının tamamlayıcı unsuru seçim sistemi… Başlangıçta bazı iktidar partisi yöneticileri bunu açık açık söylemişlerdi ama muhtemelen stratejiye ‘şimdilik‘ uymadığı ve MHP tabanını ürkütmemek için ‘şimdilik‘ dillendirmekten vaz geçtikleri tahmin edilebiliyor…
***
Bunları mutlak bir önyargıyla kaleme almış değilim… İnsanların zihinleri soru işaretleriyle dolu… Endişe çok fazla… Buna karşılık o endişeleri güvene çevirebilecek herhangi bir adım yok… Parti tabanının bir kısmı, MHP yönetimine güveniyor ve onların AKP’ye tuzak kurduğuna, günü geldiğinde gereğini yapacağına inanıyor… Yine başka bir kısmı, MHP yönetimin AKP’yi hizaya getirdiğini, onu ‘millî’ çizgiye zorladığını düşünüyor… Bir kısmı, ihanete uğradığını ve bir daha oy vermeyeceğini söylüyor… Diğer bir kısmı ise partinin tasfiyeye doğru yol aldığını ve Türk milliyetçiliğinin yaşatılması için yeni bir parti kurulmasını savunuyor…
Tam bir belirsizlik hâkim… Bu belirsizliği ortandan kaldıracak olan ise net açıklamalar olmalıyken, bunu görememek tedirginliği daha da arttırıyor… Seçim sistemi bu konuda ‘turnusol kâğıdı’ gibi… En çok onun konuşulması gerekirken, en az o konuşuluyor…
Neden? Neden? Neden? Kızgınlıktan, öfkenden, muhaliflik veya yandaşlık duygusundan uzak, son derece soğukkanlı biçimde bu soru işaretlerine cevap aranmalıdır…