Esfender Korkmaz / Yeniçağ
Osmanlı İmparatorluğu’nda batılılaşma hareketi 1826 yılında II. Mahmut’un yeniçeri ocağını kaldırmasıyla başlar. Şinasi, Namık Kemal gibi batıcı aydınlar ile gelişir. Zaman zaman kesintiye uğrasa da, Osmanlı ve Türkiye’nin bu güne kadar batı yönü değişmedi. Şimdi, Şanghay İşbirliği Örgütü‘ne yönelmek 200 yıllık hedefimizin rafa kaldırıp, yönümüzü doğuya çevirmek olacaktır. Şangay İşbirliği Örgütü’nün 6 üyesi var, ancak İran’ın da içinde olduğu 3 gözlemci ülke ile Türkiye’nin de içinde bulunduğu 5 diyalog ülke ortağı da var. Türkiye’nin diyalog ortaklığı Haziran 2012’de kabul edildi.
Batı Türkiye’ye her zaman ihtiyatlı yanaşmıştır. Bunun temel nedeni batının insan hakları ve demokratik özgürlükleri her şeyden önce tutması ve Türkiye’nin bu alandaki zaaflarıdır. AB’nin 50 yıldır bizi oyalaması da bu yüzdendir. Türkiye’de demokrasi alttan gelen bir hareket şeklinde olmadı. Üstte ise 1980 darbesi sonrası siyasi parti genel başkanları bir defa partiyi ele geçirince bütün düzeni kendilerinin genel başkan olarak kalması üstüne kurdular. Darbe yasaları olan, siyasi partiler kanunu ve seçim kanununu değiştirmediler. Türkiye Freedom House endekslerinde, İnsan hakları ve demokratik özgürlükler alanında, yarı özgür ülke statüsündedir.. İnsan hakları ve demokratik özgürlükler konusunda AB’nin Türkiye için itirazları açıktır:
*Hapisteki 162 gazeteci ve Cumhuriyet gazetesi operasyonu
*10 milletvekilinin, hukuki süreçleri yerine getirmeden tutuklanması
*İdamın şartlı da olsa yeniden gündeme gelmesi.
Bu gerekçelerle AB, Türkiye’yi hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü konularında kendisinden uzak görüyor. Elbette AB içinde PKK’ya sıcak bakanlar da var… Bunların yanlışı daha büyüktür.. Ne var ki bunların Avrupa Parlamentosu içinde yalnızca yüzde 7 oranında oldukları, bizzat parlamento yetkilileri tarafından da açıklanmıştır.
Türkiye Şangay’a girerse çok kaybeder :
1) Türkiye’nin Nato’dan çıkması gerekir. Zira Şanghay örgütünün hedefinde, ekonomik ve askeri işbirliği vardır. Savunması ve askeri teçhizatı Nato’ya göre oluşmuş bir Türkiye’nin çark etmesi, savunma zaafiyeti getirir.
2) İnsan hakları ve demokratik özgürlükler Freedom House endekslerinde Şanghay Örgütü’nün 6 üyesinin 5’i özgür olmayan, birisi de (Kırgızistan) yarı özgür ülkedir. Kırgızistan, 1991’den beri cumhurbaşkanı değişen ve çok partili sistemde mecliste muhalefetin temsil edildiği tek bölge ülkesidir.
Türkiye bu örgüt içinde, batının otokrasi frenini kaybedecek ve kolayca dikta rejimlere kayabilecektir. Türkiye’nin 200 yıllık demokrasi mücadelesinin rafa kaldırılma riski var.
3) Ekonomik ilişkilerden kaybediyoruz, şöyle ki; Türkiye’nin AB 28 ülkelerine toplam 64 milyar dolar, Şanghay ülkelerine ise 7.5 milyar dolar ihracat yapıyor. AB 28 ile olan dış ticaret açığımız 14.7 milyar dolar, Şanghay ülkeleri olan dış ticaret açığımız 40.1 milyar dolardır. Şanghay ülkeleri ile olan dış ticaret açığımızın toplam dış ticaret açığımız içindeki payı yüzde 63.2 ‘dir.
Türkiye’nin Şanghay ülkeleri ile dış ticareti (2015-milyon dolar )
Türkiye dış Ticaret açığının yüzde 60’ından fazlasını Rusya ve Çin ile olan dış ticaretinden veriyor. Dahası, Türkiye Çin’den ve Rusya’dan yatırım malı ve teknoloji ithal etmiyor. Rusya’dan pahalı gaz alıyor. 2013 yılında, Rusya’dan aldığımız doğalgaza 429 dolar, buna karşılık Azerbaycan’dan aldığımız doğal gaza 349 dolar ödedik.
4) Sincan Uygur Özerk Bölgesinde (Doğu Türkistan), Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar gibi Türk toplulukları var. Çinlilerin bu bölgede yaptığı baskı ve zulümu ne çabuk unuttuk… Partisinin adında milliyetçi sözü olan ve siyasi iktidara destek veren Bahçeli’nin bu sorunu herkesten önce unuttuğu anlaşılıyor.
Rusya’ya gelince, Osmanlı’nın çöküşünü Rusya gerçekleştirdi. Boğazlar’ı Kars’ı ve Ardahan’ı Rusya istedi. Rusya ortak istemez, hegemonya ister. Benim 4’üncü dedelerim dahil Gürcistan’da yaşayan Terekemeleri ve Ahıska Türkleri’ni Sibirya’ya süren de Ruslardır.
Son söz : Bir siyasi iktidarın tercihleri, bir toplumun kaderini belirleyemez.