anadoluverumelimedya.com

“Gece Gündüz Çalıştık, TPAO’yu Vermeyiz”

Ekrem Demir / Adıyaman

Reklam alanı

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Adıyaman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı işyerlerinde çalışan işçiler Aydınlık’a konuştu. TPAO’nun küçültülmesini istemeyen petrol işçileri, ‘AKP’nin oyununu bozacağız’ sözleriyle kararlılıklarını ifade etti.

TPAO Adıyaman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı sondaj kulelerinden birine konuk olduk. Sondaj kuleleri hakkında bilgi aldık, TPAO’nun küçültülmek istenmesine ilişkin işçilerin düşüncelerini sorduk. Burada, kulelerin ithal ve çok maliyetli yapılar olduğunu öğrendik. İşçiler buna rağmen dört kulenin de çürümeye terkedildiğini anlattı. Yine Amerika’dan ithal edilmiş olan iki kulenin de hurdaya çıkarılarak satıldığını, bu şekilde birilerine peşkeş çekildiğini söylediler. Kulede üç vardiya halinde çalışan işçiler sondaj sahasının her şart altında 24 saat faal durumda olduğunu belirtti. İşçilerin ifadesiyle, ailelerinden daha çok mesai arkadaşlarıyla içli dışlılar. Türkiye’nin Batı’ya karşı dik durabilmesinin en önemli aracının petrol olduğunu vurgulayan işçiler, daha çok sondaj, daha çok kuyu, daha çok petrol anlayışıyla çalışılması gerektiğini kaydetti. Uğruna savaşların yaşandığı petrolün Türkiye için olmazsa olmaz olduğunu, bu nedenle verdikleri mücadelenin vatan mücadelesi olduğuna dikkat çeken işçiler, AKP’nin oyununu bozacaklarını ifade etti.

ZOR ŞARTLARDA ÇALIŞIYORUZ’

Sondür olarak çalışan Mehmet Erkenek, çalışma sahasını ve yaptıkları işin önemini şöyle anlattı: “Romanya’dan ithal edilmiş bu sondaj kulesiyle bu sahada 2-3 ayda sonuçlanacak şekilde 2 bin-3 bin metre derinlikte petrol araması yapıyoruz. Burada işimiz bitince tespit edilen başka bir sahaya gidiyoruz. Dünyanın en zor işlerinden birinde çok zor şartlarda çalışıyoruz. Geçen haftalarda sendikanın kararı doğrultusunda iş bıraktık, eylem yaptık. AKP yönetiminin uygulamaya çalıştığı bir oyunu bozmaya çalışıyoruz. Şu anki durumumuz budur.”

BİZİ İŞSİZ BIRAKACAKLAR’

Burada altı kule olduğunu ancak iki kulede çalıştıklarını belirten Erkenek, diğer kulelerin zarar ettiği gerekçesiyle bilinçli olarak çalıştırılmadığına dikkat çekti. Erkenek, şu ifadeleri kullandı: “Amerika yılda 10 bin kuyu kazıyor, biz 50 yılda 10 bin kuyu kazıyoruz. Diyorlar ki ‘Avrupa’ya kafa tutacağız’. Bu kafayla mümkün mü? Sondaj makinaları maliyeti çok yüksek olan makinalardır. Amerika’dan alınan 2 kulemiz hurda çıkışı yapılarak birilerine peşkeş çekildi. Şu andaki hesap kitap da bunun üzerine, kurumumuz şirketimiz bir şekilde satılmaya çalışılıyor. Burada iyi niyet olmadığını herkes biliyor. Ülkeyi zarara sokmaya, bölmeye, insanları birbirine düşürmeye, işsiz bırakmaya çalışıyorlar. Terör deniyor, istihdam deniyor ama ‘burada çalışan 800 işçinin ekmeğini elinden alacağım’ diyorlar. Herkesi dayanışmaya ve bu oyuna karşı durmaya bekliyoruz. İnşallah biz AKP’nin bu oyununu bozacağız.”

İŞİMİZİ ELİMİZDEN ALMASINLAR’

Çamurcu teknisyeni olarak çalışan Ali Güvençubuk da sondajın devam edebilmesi için çamur yaptığını söyledi. Güvençubuk, çalışma şartları ve işlerine sahip çıkma konusundaki kararlılıklarına ilişkin şunları söyledi: “Sondaj işçiliği madenden sonra dünyanın en ağır işidir; gecesi gündüzü yağmuru çamuru, fırtınası fark etmiyor. Elektrikte, suda arıza olmadıkça işimiz devam etmektedir. Kesintimiz yoktur. Burada aileden daha çok arkadaşlarla birbirimizi görüyoruz. İşimizin yoğunluğundan ağırlığından şikayetçi değiliz. Stresin bol olduğu bir ortamda çalışıyoruz. İşimiz zor ama elimizden alınmasını istemiyoruz. Devletimize, yetkililerimize buradan mesaj gönderiyoruz; bu TPAO Türkiye’de olması gereken bir kurumdur, kesinlikle elimizden alınmasını istemiyoruz. Gereken neyse, üzerimize düşen neyse yapacağız. Biz yıllardır gece gündüz çalıştık; emeğimizi, işimizi gücümüzü elimizden almasınlar.”

YAŞAM BARAKALARI’NDAKİ HAYATLAR

18 yıldan beri sondaj işçisi olarak çalışan Abdurrahman Soysal da sahada bulunan çimento tanklarını anlattı. Soysal, kuyuda kaçak çıktığında kullanmak üzere çimento yapıldığını, kaçağa çimento bastıklarını bu yöntemle kaçağı kapattıklarını söyledi. Soysal ‘numuneci barakası’, ‘çamurcu barakası’ olarak isimlendirilen barakaların analizler için laboratuvar görevi gördüğünü belirtti.

10 yıldır derikmen olarak çalışan Erhan Kırcı da, ‘yaşam baraka’larını anlattı. Kırcı, bu barakalarda sondaj ve çamur mühendislerinin, baş sondörlerin kaldığını ve bunların yaşam mekanları olduğunu ifade etti. Sahada yer alan barakaların bir kısmının yemekhane bir kısmının da soyunma barakası olduğunu belirten Kırcı, Derikmenin görevini şu sözlerle anlattı: “Kulenin üstünde balkon var, orada çalışıyorum. Kuyuya inen sizin boru dediğiniz bizim direkpark dediğimiz, matkap eskidiğinde çıkış yaptığımız zaman o stenleri komple yana alıyoruz. Değiştirip tekrar indiriyoruz.”

TPAO KÜÇÜLTÜLEMEZ’

Ali Kuşlu da 25 yıldır sondaj için hazırlanan çamur üretiminde çalışıyor. Kuşlu nasıl çamur hazırladıklarını şu sözlerle anlattı: “Yerin altından bir şey çıkardığımız zaman karşılığında bir şey vermemiz lazım ki kuyunun histogratik basıncı dengelensin. Yoksa kuyu içeriye doğru çökme yapabiliyor. Ya da dışarı doğru göçme yapabiliyor. Çamurun yaklaşık 11 görevi var, sondajın en önemli malzemesi. Halk arasında bilinen çamur değil, kimyasal maddelerden bilinçli bir şekilde hazırlanmış, istediğimiz ağırlığa getirebildiğimiz bir sıvı.”

11 yıldır sondaj işçisi olarak çalışan Asım Kaya, 12 yıldır makinist olarak çalışan ve kulenin mekanik aksamına bakan Cevat Kayaoğlu, 7 yıldır sondaj işçisi olarak çalışan Hüseyin Çayır, Mehmet Işık, Derikmen Ali Ergün ve adını buraya yazamadığımız onlarca petrol işçisi ne pahasına olursa olsun TPAO’nun küçültülmesine karşı mücadelede kararlı olduklarını vurguladı.

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.