Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında 5 Türk askerinin hayatını kaybettiği El Bab saldırısıyla ilgili olarak “Çatışma sırasında Türk askerlerin yanında yer alması gereken ÖSO güçlerinin neredeyse tamamı bölgeden kaçtı.
Kaynağımın deyimiyle, canları pahasına köyü savunan ve çatışmaya giren Mehmetçiklerimizin yanında sadece 2-3 ÖSO’lu kaldı. Kısacası; ÖSO Mehmetçiği sattı ve kaçtı” iddiasını ileri sürdü.
Ahmet Takan’ın “Suriye bataklığında acı gerçek: ÖSO, Mehmetçiği sattı…” başlığıyla yayımlanan (1 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Bu satırları kaleme aldığımız saatlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin arama faaliyetleri devam ediyordu. Terör örgütü IŞİD’in Suriye’de kaçırdığı iki Türk askerinden -resmi bilgilendirmelere göre- hâlâ haber alınamamıştı. Aslında bu çok hazin olayın nasıl gerçekleştiğini anlamak için önceki güne (Salı) dönmek lazım;
Anayasa değişiklik paketiydi,ekonomik krizdi, siyasi partilerin grup toplantılarıydı derken; ikindi saatlerinde Suriye topraklarında yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili askeri kaynaklardan ciddi duyumlar almaya başladık. Bu sırada terör örgütü IŞİD’in El Bab yakınlarında iki Türk askerini kaçırdığı iddiaları ile çalkalandı ortalık. Resmi teyit akşamın ilerleyen saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapıldı;
“Devam eden Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında, 29 Kasım 2016 Salı günü saat 15.30 sularında iki silah arkadaşımızla irtibat kesilmiş olup, bölgede arama faaliyetleri devam etmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
Genelkurmay Başkanlığı bu resmi açıklamayı yapmadan önce terör örgütüne yakın bir ajanstan haber de duyulmuştu!..
TSK’nın, ÖSO kuvvetleriyle birlikte yürüttüğü Fırat Kalkanı operasyonu sırasında defalarca bu köşede bazı önemli derin çelişkileri gündeme taşımıştık. IŞİD’ten alınıp ÖSO’ya teslim edilen yerleşim yerlerinin tekrar nasıl bu terör örgütünün eline geçtiğini, ÖSO güçlerinin dağınıklığını,içindeki bazı güvenilir olmayan yapıları, ABD ile işbirlikçi grupları,cepheyi bırakıp terk edenleri..Nedenleriyle!..Bunları yazarken, dayanağımızın da sağlam askeri kaynaklar olduğunu bir kez daha hatırlatırım.Suriye bataklığında bu işin böyle gitmeyeceğini sadece ben değil tüm askeri çevreler bas bas bağırıyordu.
Tüm bunların üstüne, El Bab’a yaklaşırken yediğimiz ve hala karanlıkta olan gece yarısı hava baskını ve şehit olan 5 kahramanımız… Son olarak da iki askerimizin IŞİD’e esir düşmesi…
Askeri kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre, El Bab’a çok yakın köylerde operasyonlar devam ederken, ÖSO’nun kontrolünde olan Dana köyüne IŞİD ağır bir saldırı düzenledi. Saldırı Türk askerlerine yönelikti. Askeri kaynağımın verdiği bilgiye göre, çatışma sırasında Türk askerlerin yanında yer alması gereken ÖSO güçlerinin neredeyse tamamı bölgeden kaçtı.Kaynağımın deyimiyle, ” canları pahasına köyü savunan ve çatışmaya giren Mehmetçiklerimizin yanında sadece 2-3 ÖSO’lu kaldı”… Kısacası; ÖSO Mehmetçiği sattı ve kaçtı!.. Havadan ve karadan arama faaliyeti devam ederken,askeri kaynaklardan aldığım bilgilere göre, gelen duyumlar 2 Türk askerinin Rakka’ya götürüldüğü yönündeydi. İŞİD’in e güçlü olduğu yerde Türk askerlerinin nasıl kurtarılacağı sorusu dün MGK toplantısı öncesi ve sırasında gündemin birinci maddesiydi.
Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili peş peşe çok can sıkıcı haberler ve de gündeme düşmeyen işaretler gelirken, Ankara’da konuşulanlar arasında PKK/PYD’nin ağırlıklı silahlı güçlerini Esad ile anlaşarak Münbiç ve Afrin’den Halep’e çekeceği de vardı. Diğer bir enteresan konu ise, Suriye’de gece yarsısı yediğimiz nokta hava baskının nasıl ve kim tarafından gerçekleştirildiği, Suriye rejiminin bu gücü olup olmadığı soruları yanıt bulamazken, Mısır’ın önemli sayıda savaş uçağını destek için Suriye’ye gönderdiği duyumlarıydı!..Fırat Kalkanı operasyonu devam ederken sahadaki ABD sessizliğine de ayrıca dikkatlerinizi çekmek isterim!…
Salı gününden itibaren giderek yoğunlaşan, “TSK önemli sayıda piyade gücünü Suriye’ye sokacak” iddiaları gölgesinde toplanan dünkü MGK sırasında devlet koridorlarında tek sıkıntılı gündem maddesi bunlardan ibaret miydi?..Hayır…
R.Erdoğan’ın, “Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik,başka bir şey için değil “sözleri kriz maddelerine eklenmişti.
Neden?..
Askeri ve diplomatik kaynaklar, Meclis’te, Türk askerinin sınır ötesi operasyonları için uzatılan tezkerenin gerekçelerine dikkat çekip, Erdoğan’ın bu sözlerinin uluslararası sahada yaratacağı büyük sıkıntılara işaret ediyordu. Adeta, saç baş yoluyorlardı!..
Yazımızın, Suriye ile ilgili bölümünü noktalarken, Türk askerlerine yönelik teyit edilmemiş saldırı haberleri geliyordu!..
***
Gündemin diğer en sıcak maddesi;
Cumhurbaşkanlığı görünümlü başkanlık Anayasa değişiklik paketi için bugün Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli bir araya geliyor. İki parti arasında pürüzlü/müzakereli (!) maddeler konuşulurken siyasi kulislere çok önemli bir iddia düştü. AKP kulislerinde söylenen o ki; Cumhurbaşkanının seçilmesini düzenleyen Anayasa 101’inci maddede küçük bir (!) değişikliğe gidilebilir. Cumhurbaşkanının üniversite mezunu olma şartı yüksek okul mezunu olma şartına bağlanabilir. Konu ile ilgili yorumu, bu konuda çok mesai harcayan değerli Yusuf Halaçoğlu hocamıza bırakıyorum!..
mehmetciktv