Bülent Esinoğlu / Ulusalkanal
Yaklaşık dört yıldır yazılar yazdım. Amerika’nın bölgeden çıkartılması, bölge ülkelerinin aralarında birlik olmasına bağlı diye…
Ne büyük mutluluktur ki, bölge ülkeleri böyle bir tercih yaptılar. Ve bu yönde yol alacaklarına dair protokol imzaladılar.
Aslında Amerika bölgedeki gücünü, 2015 Haziranında, Rusya’nın bölgeye gelmesiyle kaybetmişti. Ancak, sonuçları yeni yeni alınmaya başlandı.
ABD’nin Çuvalcı Generali Odierno, bölgede kaybettiklerini kendi ağzından açıkladı.
Bölgede yenilen sadece Amerika değil, siyasal İslam’ın ve yobazlığın da kaybettiğinin işaretidir.
Türkiye’nin de içinde olduğu, Rusya’nın önderlik ettiği, İran’ın dâhil olduğu açık bir belge imzalandı.
İyi bir başlangıç ancak yeterli değildir.
Bölge ülkelerinin ve Türk halkının huzura kavuşması için daha yapılacak çok iş var.
Mademki, Rusya, İran Türkiye aralarında teröre ve ABD’ye karşı birlik oluşturdular, bu birlikteliğin yazılı olmayan, ancak olmazsa olmaz şartları vardır.
Bu şartlardan birincisi; Suriye’nin toprak bütünlüğü ve yönetimine saygı göstermek…
Rusya, Suriye’de var olduğu sürece, siyasal İslam’ın, emellerini gerçekleştiremeyeceği, şimdiden görünen bir gerçektir. Halep’in özgürleştirilmesi bu kanıtlamıştır.
Bir başka ifadeyle söylersek, Bölgede siyasal İslam aklını başına almalıdır.
Siyasal İslam’ın hâkim olduğu Türkiye’de ise, durum oldukça hassas düzeyde yol alacaktır.
Siyasal İslam’ın Türkiye’deki varlığı, anlaşmaları bozacak ve yeniden ABD ile birlik olacak eğilimleri içinde taşımaktadır. Genleri böyle oluşmuştur.
En azından, geçmişte, Suriye için ABD ile yaptığı işbirliği bizi böyle düşünmeye sevk etmektedir.
Türkiye’de, siyasal İslam’ın yönetimlere taşınması, Amerikan gizli servislerinin ve tarikatların 50 yıllık çabalarının sonucudur. Ülkemizdeki Amerika’nın ve Batının kurumsal ilişkilerinin sonucudur.
Kendilerine en iyi hizmeti, siyasal İslam’ın yapacağını sanarak, siyasal İslam’ı elli yıl desteklemişlerdir.
ABD’ye karşı birliği isteyen ne Suriye, ne Rusya, ne de İran Türkiye’nin yönetiminde siyasal İslam’ı isterler.
Bölge ülkelerine ve hatta tüm dünyaya güven verecek bir Türkiye yönetiminin, siyasal İslam yanlısı olmasını tüm dünya ülkeleri istemez. Bölge ülkeleri hiç istemez.
Bölgede kurulan birlikteliğin sürmesi, bölge ülkelerinin birbirlerine karşı her bakımdan saygı içinde olmasını gerektirir.
Geçmişte yaşadığımız süreç kanıtlamıştır ki, Siyasal İslam Türkiye’nin varlığını tehlikeye atacak maceracı girişimler içindedir. Ülkeyi beka sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır.
Şimdi de başkanlık dayatmasıyla, her şeyi bir kez daha tehlikeye sokmaktadır.
Atatürkçü ilkelere bağlı bir Türkiye, hem kendi halkının geleceği hem de bölge ülkelerinin huzuru için elzemdir.