AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya geleceği ve görüşmede “yedek milletvekilliği” düzenlemesinde değişikliğin ele alınması belirtildi. Yıldırım’ın geçtiğimiz hafta bir araya geldiği AKP’li milletvekillerinden bazılarının yedek milletvekili düzenlemesiyle ilgili rahatsızlıklarını dile getirdiği yönünde haberler medyaya yansımıştı. bazı AKP’li milletvekillerinin, “Yedek milletvekili üzerimizde baskı yaratır. Bazı milletvekillerinin ölümü bile kuşkulu hale gelebilir” ifadelerini kullandıkları, Yıldırım’ın “Merak etmeyin kimse sizi öldürmez” diye karşılık verdiği belirtilmişti.
Haber 3 Hilal olarak ‘Ülkücü Hareketten Başkanlık Görüşleri’ serimize 21. Dönem MHP Bitlis Milletvekili Halil İbrahim Oral ile devam ediyoruz.
İşte Halil İbrahim Oral’ın Açıklaması…
“Ülkücü Hareket İstişare Ruhunu Kaybetmiş”
Başkanlık sistemini hakkında söyleyeceklerimizi biz değil ülkücü hareket kendi iradesi ile söylüyor. Ülkücü Hareketin tarih sahnesine çıkışından bugüne kadar ki tabloya baktığımız zaman MHP demokratik parlamenter sistemden yana politika izliyor. Sayın genel başkanımız da rahmetli Necip Fazıl’ın ‘Hep nefs çıkar karşıma ölüp ölüp dirilsem, insandan kaçmak kolay kendimden kaçabilsem’ bu sözlerinde dediği gibi dönüp kendine bakabilse, herhalde bugün söyledikleri ile dün söyledikleri arasındaki farkı görür. Çünkü ülkücü hareket istişare ruhunu kaybetmiş, dün söylediklerini bugün yalanlayan, inkar eden bir noktaya gelmiş bu değerlerimizi kaybettiğimiz anlamına geliyor. Sistemin adını başkanlık değil de, cumhurbaşkanlığı olarak göstermek insanlara zulmü telkin etmektir. Düşünün ki başkanlık sistemini üniter yapının bölünmesi olarak gören MHP’nin şu anda adını cumhurbaşkanlığı koyunca işin sonuçlandığını sanıyor ama kimi kandırıyor ülkücü hareket bu durumdan vicdanen rahatsızlık duyuyor.
“Ne Milli İradeye Ne De Meşveret Kültürüne Sığmaz”
Başkanlık teklifinde anlaşıyorlar ki HSYK’nın 6 üyesini seçilecek olan cumhurbaşkanı atayacak ve diğer 6 üyesini de cumhurbaşkanının genel başkanı olduğu kendi partisi atayacak yani Mersin’den Van’a, Mersin’den Erdemli’ye adaleti tahsis edecek kişilerin bir siyasi partinin emriyle bir kişinin kontrolüyle atama yapılacak ve ülkücü iradenin genel başkanı da böyle bir oluşuma evet diyecek. Bu ne demokrasiye, ne hukuka, ne milli iradeye ne de meşveret kültürüne sığmaz. Dolayısıyla Bu cumhurbaşkanlığı problemi değil, sayın genel başkanımızın bilemediğimiz, duyamadığımız, çözemediğimiz bir merkezden kaynaklanan bir iradeyle birlikteliğini ortaya koyar. Tabi Türk milliyetçilerini temsil eden bir partinin genel başkanına böyle bir vasfı yakıştırmayı bir ülkücü olarak MHP’nin bir milletvekili olarak kendime yakıştıramıyorum.
“Başkanlık Sistemi Türk Milliyetçilerine de Demokrasiye de Aykırı Bir Davranıştır”
Bu milletin ve devletin kaderiyle alakalı böyle bir şeye karar verilecekse MHP bunu hangi organında tartışmıştır. Bunu divanında mı tartıştı, kurultayda topladığı il başkanlarıyla mı tartıştı, kiminle bu kararı verdi. Bu durumdan vicdanen rahatsızlık duyuyorum. Başkanlık sistemi ülkücülere de Türk milliyetçilerine de demokrasiye de aykırı bir davranıştır. Hele ki bugün teklif edilen MHP’nin de kabul ettiği böyle bir cumhurbaşkanlığı seçimi bir garabettir, utanç verici bir tablodur kabulü de mümkün değildir. Ben eminim ki kendi ruhunda, gönlünde, kuruluşunda, felsefesinde Türk milliyetçiliği ve demokrasiyi kendine prensip edinmiş olan hiçbir sivil toplum hareketi bundan razı değildir, eminim ki buna karşı demokratik direnci ortaya koyacaklardır. Başta Ülkü Ocakları olmak üzere 400 binin üzerinde üyesi olan KAMU-SEN, Türk Ocakları, Aydınlar Ocağı ve yüzlerce vakıf ve dernek bu oluşuma karşı birilerinin etkisi altına girecek bir demokrasiyi kurtarabilecek bir ayağa kalkış ve silkinişi ortaya koyacağı ümidini taşıyorum. Dolayısıyla biz ülkücüler olarak adı cumhurbaşkanlığı olan başkanlık sistemine daha doğrusu padişahlığın bile ötesinde tek kişinin egemen olduğu bu sistemi kabul etmiyoruz.
“Demokrasi Sistemlerin En Az Hata Yapanıdır”
Düşünebiliyor musunuz sayın cumhurbaşkanı üniversite rektörlerinin seçimle gelmesini doğru bulmadığı için kaldırdı. Nasıl bir akıl, nasıl bir iradedir ki seçilmiş, kendisine oy vermiş, kendisini ilim adamlığına adamış insanların demokratik hakları ile seçmiş oldukları adayları kendisini doğru bulmayan bir başkanlık seçimi var. Cumhurbaşkanı kendisi seçecek YÖK başkanını, kendisi seçecek o zaman neden biz kurtuluş savaşı gibi büyük bir mücadele verdik. Demokrasi sistemlerin en az hata yapanıdır. Çünkü irade vardır, meşveret vardır, katılım vardır, seçim vardır. Bütün bunlar yanlışı en aza indiren uygulamalardır. MHP içerisinde eminim ki, bu durumdan vicdanen rahatsızlık duyan milletvekili kardeşlerimiz vardır ve bunlar bu gidişe dur diyecek iradeyi göstereceklerdir.
“Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanlığına Aday Olmuş Her Arkadaşım, Kardeşim Kıymetlidir”
Demokrasi bütün yönleriyle beraberdir. Siz kuvvetler ayrılığını nasıl sağlayacaksınız. Başbakanlığı kaldırdım, bakanları ben atayacağım, Anayasa Mahkemesini ben atayacağım tek kişinin hakim olduğu Devlet Bey’in MHP’de uyguladığı metodu cumhurbaşkanıyla anlaşarak ülkede uygulamaya çalışıyor. Niye? Çünkü muhalefette kendisin seçen, kendisini oraya getiren, kendisi için oy veren Milliyetçi Hareket Partili üst kurul delegelerinin bile iradesine saygı duymayan bir demokrasi anlayışı olan bir genel başkan ülkeyi de böyle görüyordur. Ben eminim ki sayın genel başkanda vicdanen rahatsızdır bu durumdan. Zira öyle bir hukuk sistemi var ki Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel başkanlığına aday olmuş her arkadaşım, kardeşim kıymetlidir. Bunlar Milliyetçi Hareket Partisi’nin geleceğiyle ilgili kaygı duyan ülkücülerdirler. Dolayısıyla siz aday olduğundan dolayı şu veya bu bahaneyle bunları ihraç edeceksiniz. Bunun yanında olağanüstü kongreyi toplamak adına mahkeme tarafından görevlendirilen üç kişi ihraç edeceksiniz ve ayrı ayrı yargılanan insanların davalarını tek torbada birleştirip ihraçlarını onaylattıracaksınız. Böyle demokrasi ve hukuk anlayışının olmadığı bir yerde başkanlık sistemi nasıl gelir ve kim bunu uygular bilemiyorum.
“Tartışmayı Bile Doğru Bulmuyorum”
Varsayalım AKP tabanının şu anda söylediği gibi sayın Erdoğan milliyetperver. 14 yıldır mensubu olmaktan gurur duyduğumuz milletimizin adını söylemekten imtina eden sayın cumhurbaşkanımızın temsil edeceği bir başkanlık sistemine gidiyoruz. Bugün milliyetperver cumhurbaşkanı var yarın onun yerine başka biri geldiğinde yine aynı şekilde mi devam edecek yoksa bugün ak dediğimize o gün kara diyecek kadar bir kıvırma hareketini yürütecek mi bu hareket. Ben bu durumdan vicdanen rahatsızlık duyuyorum doğrusu neresinden baksam çürümüş bir tablo çıkıyor karşımıza milletin iradesine, demokrasiye, insan haklarına bağlı olmayan demokratik seçimi özgürlüğü hukuku kendi partisi içerisindeki seçimi bile uygun görmeyen bir tabloyu tartışmayı bile doğru bulmuyorum.
“MHP’yi Dernek veya Vakıf Pozisyonuna Düşürmeye Kimsenin Hakkı Yoktur”
Eğer bir başkanlık seçiminde 2 adayın yarışı olacaksa MHP bugünkü konumuyla Tayip Erdoğan gibi Türkiye’nin bütün güçlerini ele geçirmiş bir şahsın karşısında aday olarak çıkabilecek mi? Yoksa Milliyetçi Hareket Partisi bu saatten sonra bir vakıf bir dernek, bir sivil toplum kuruluşu olarak hayatına devam edecek. Türk milliyetçiliği hareketini yarışan bir başkan adayı olmayan bir siyasi hareket veya dernek pozisyonuna düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Yanlış düşünüyorsam veya söylüyorsam Milliyetçi Hareket Partisi organları çıkıp ülkücüleri uyarmalıdır ve doğrusu neyse milletin karşısına çıkıp açıklamalıdır.
haber3hilal