Doğu Perinçek / Aydınlık
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (28 Aralık 2016) düzenlediği basın toplantısıyla, AKP, CHP ve MHP milletvekillerine yazdığı Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili mektubunu açıkladı. Perinçek’in mektubu şöyle:
MİLLİ SEFERBERLİK İÇİN GÜÇLÜ MECLİS, GÜÇLÜ HÜKÜMET, CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE HAYIR!
Sayın Milletvekilimiz,
Öncelikle Yeni Yılda Size, bütün milletimizle birlikte aydınlıklar, esenlikler, verimli çalışmalar dileriz.
2017 yılı Türkiye’nin yılı olacak, Millî Seferberlik yılı olacak. Vatan Bütünlüğü ve Yurtta Barış için hep birlikte kesin zafere ulaşacağımız bir yıla giriyoruz.
Böyle umut ve güven veren bir tarihsel eşikte, TBMM gündeminde bulunan “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” önerisi, kuşkusuz milletimizin de gündemini oluşturuyor.
Bu konudaki görüşlerimizi değerlendirmenize sunuyoruz.
1. Küreselleşme döneminin Millî Devleti küçültme projeleri bütün dünyada iflas etti.
Sayın Milletvekilimiz,
Başkanlık Sistemi bilindiği gibi, 1980 sonrasında “İkinci Cumhuriyet” planı ile birlikte tartışılır oldu. Küresel güdümlü Neoliberal-FETÖ’cü-Bölücü Koalisyonu, Türkiyemizi “İkinci Cumhuriyet”le bölmek ve Millî Devletimizi tasfiye etmek istedi.
24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte Türkiye, Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme sürecine girmişti. 12 Eylül 1980 Amerikancı Darbesi, bu programın sopasını getirdi. Türkiye, Küreselleşme denen cereyana kapılmış gidiyordu. Başkanlık Sistemi dayatması, bu zeminde boy gösterdi. Yıkılması amaçlanan Millî Devletin hükümet sistemi Parlamenter Rejimdi. Dünya Ekonomisiyle bütünleşmenin hükümet sistemi ise, Başkanlık Sistemi olacaktı!
Arkada kalan 37 yılda Ekonomi mafyalaştı. Bu sürecin siyasete de olumsuz etkileri oldu ve NATO Gladyosunun merkezini FETÖ ele geçirdi.
FETÖ, 15 Temmuz 2016 gecesi, Türk Ordusu ve Türk Milletinin elbirliğiyle ezildi ama getirmek istediği Başkanlık Sistemi Meclis gündemindedir!
Düşününüz, Küreselleşmenin doruğa çıktığı yıllarda Türkiye Başkanlık Rejimini reddetmişti, şimdi Küreselleşmenin battığı koşullarda kabul edecek!
12 Eylül Devri arkada kaldı!
Dünya yeniden Millî Devletlerin yükseliş sürecine girdi.
Umarız Milletin Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Sistemine, başka deyişle Millî Devletin küçültülmesine sizin de katkınızla izin vermeyecektir.
2. Hükümetsiz devlet öneriliyor
Değerli Milletvekilimiz,
21 maddelik Anayasa değişikliği önerisine göre, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tek kişide birleştiriliyor. Hükümet yetkileri Cumhurbaşkanının elinde toplanmaktadır.
“Bakanlar”, cumhurbaşkanınca görevlendirilecek teknik-idari personele dönüştürülmektedir. Bakanlar, Meclise karşı sorumlu olmayacaklar. Bakanlar, genel müdürler veya sıradan memurlar gibi Cumhurbaşkanı tarafından atanacak veya azledilecek.
Anayasanın 91. Maddesinde düzenlenen, Cumhurbaşkanının ve Bakanlar Kurulunun imzalarıyla Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi ortadan kaldırılıyor. Bu yetki Cumhurbaşkanına veriliyor. Bakanlar Kurulunun tüzük, kararname ve müşterek kararname yetkisi kaldırılıyor. Hepsi “Cumhurbaşkanı Kararnamesi” oluyor.
Bakanlar milletvekillerinden olamayacak. Meclis ile hükümet arasındaki bağ bu açıdan da koparılıyor. Meclis salonunda Bakanlar Kuruluna ayrılan yer boş kalmaktadır. Meclis salonunda olmayan hükümet, Türkiye’de nasıl olacak? Hükümet fiilen kaldırılmaktadır.
3. Sorumsuz yönetim devri açılır
Sayın Milletvekilimiz,
Öneriye göre, Hükümet yetkilerini elinde toplayan Cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Anayasa değişikliğini savunanlar, Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışındaki suçlardan da sorumlu tutulduğunı söylüyorlar. Oysa sözü edilen sorumluluk, ceza sorumluluğudur, siyasal sorumluluk değildir. Cumhurbaşkanı, vatana ihanet dışındaki adi suçlardan Meclisin üçte ikisinin kararıyla sorumlu tutulabilecektir. Ancak yürütme organı uygulamalarından ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden sorumlu olmayacaktır. Böylece sorumsuz yönetim dönemi açılmaktadır.
4. Gazi Meclis Şehit Meclis olur
En önemlisi, Meclis’in görev ve yetkileri budanıyor. Cumhurbaşkanına yasama yetkisi veriliyor. Cumhurbaşkanı, kararnameler yoluyla kamu tüzel kişiliği kurma ve kaldırma yetkisiyle bile donatılmaktadır. Merkezî idarenin kurum ve kuruluşlarını yasayla düzenleme yetkisi, Meclisten alınıp Cumhurbaşkanlığı kararnamesine teslim edilmektedir. Böylece Cumhurbaşkanı, tekil ve merkezi devlet yapısını değiştirmeye kadar varabilecek yetkilere sahip olmaktadır.
Meclis, artık güven oyu ve güvensizlik oyu mekanizmalarıyla Hükümetin kuruluşunda ve düşürülmesinde karar sahibi olmayacaktır. Sözlü soru, gensoru ve meclis soruşturması yoluyla hükümeti denetleme yetkileri, Meclisin elinden alınmaktadır. TBMM, yaptırım gücü olan denetleme olanaklarını kaybetmektedir. Milletin Meclisine yalnızca konuşma ve öğrenme olanağı bırakılmaktadır. Meclis, böylece millî iradenin organı olma özelliğini kaybetmekte, gevezelik salonuna dönüştürülmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, parlamentoda siyaseti sınırladığı için, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasal partilerden de vazgeçiyor.
Cumhurbaşkanına vekalet yetkisi, TBMM Başkanının elinden alınmakta Cumhurbaşkanının atayacağı yardımcılardan birine verilmektedir.
Meclisin kabul edeceği yasalar, Cumhurbaşkanı onayıyla yürürlüğe girecektir. Buna karşılık, Cumhurbaşkanının çıkaracağı kararnameler TBMM’ye gelmeyecektir.
Olağanüstü yönetimlerde TSK’ya yetki veren sıkıyönetim ortadan kaldırılmakta, bütün yetki OHAL çerçevesinde Cumhurbaşkanına terkedilmektedir.
Gazi Meclisin Hükümeti denetleme araçlarını yok etme girişimi, aslında Meclisi yok etme girişimidir. Meclis yasa yapar ama o yasaların uygulanmasını denetleyemezse, yasama yetkisi de kısıtlanmış olur. Bu durumda “millî irade” yok edilir, bir tek Cumhurbaşkanının sorumsuz iradesi kalır. O zaman Gazi Meclis, Şehit Meclis olur.
5. İkinci İstiklâl Savaşı koşullarında iç cepheyi sağlam tutmalıyız
Vatanseverliğine Güvendiğimiz Sayın Milletvekilimiz,
Türkiye, bugün vatan bütünlüğü için savaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Başbakan Yıldırım’ın, küresel tehditlere dikkat çeken açıklamaları, günün koşullarını yansıtıyor.
Ekonomide ciddî tehditlerin üstesinden gelmek durumundayız.
Türkiye, İstiklâl Savaşından sonra en zorlu koşulların içindedir. Hem güvenlikte, hem de ekonomide devletçe ve milletçe Vatan Savaşı veriyoruz.
Büyük ve çetin mücadeleler, büyük güçlerle başarılır.