Arslan Bulut / Yeniçağ
Tayyip Erdoğan, yine Sevr’den söz etti ve “Bugün Türkiye yeni bir istiklâl mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kazanırsak, 2023 hedeflerimize de ulaşacağız, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı da şekillendireceğiz. Kaybedersek, 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgâhı yeniden önümüze getirilecek. Tüm vatandaşlarımızın, sorumluluk sahibi herkesin bu bilinçle meseleye yaklaşması, üslubunu, tavrını, sözünü ona göre belirlemesi gerekiyor.” dedi.
Bugüne kadar AKP’yi destekleyen ve “liberal” denilen çevrelerde Türkiye’nin bölünmek istendiğinden bahsedenler, “Sevr paranoyası” görmekle suçlanır ve böyle bir tehlike bulunmadığı işlenirdi. Bölücü çevreler de aynı ifadeleri kullanırdı.
Fakat Özal döneminden itibaren Türkiye’nin desteğiyle kurulan Barzani devletinin anayasasında Sevr’e atıf vardır!
“Kürdistan Bölge Devleti Anayasası”, kendi meşruiyetini Sevr Andlaşması’na dayandırmıştır!
Barzani Anayasası “1920 yılında imzalanan Sevr Andlaşması’nın 62-64 nolu maddeleri Kürtlere self-determinasyon hakkını tanımasına rağmen, uluslararası çıkarlar ve siyasal dengeler Kürtlerin bu hakkı elde edip uygulamaya geçirmelerini engellemiştir” diye başlıyor…
AKP iktidarı da etnik gruplara kendi kaderini tayin hakkı verilmesini öngören ikiz yasaları kabul etmiştir!
***
Yine Türkiye topraklarının neredeyse yarıya yakınında maden arama imtiyazı verilen Rio Tinto’nun kurduğu Anatolia Minerals Development Ltd. Şirketi’nin kendi İnternet sitesinde gösterdiği maden arama imtiyaz haritaları ile Barzani’nin partisinin İnternet sitesindeki Büyük Kürdistan Haritası birebir aynıdır. Doğu Karadeniz’de aynı şirkete verilen imtiyaz hakkı da hayali Rum Pontus devletinin sınırları ile birebir aynıdır!
Şirketin tanıtım broşürünün başlığı, “Türkiye Federal Devleti” şeklindeydi ve Türkiye’nin 7 ayrı bölgesinde, 2 milyon hektarlık alanda maden arama imtiyazı elde ettiği bildiriliyordu. Bu bölgeler, “Yenipazar, Armutbeli, Saimbeyli, Keban, Baskil, Karadeniz Bölgesi ve Tunceli” olarak bildiriliyordu.
Daha yüzlerce örnek verebilirim. Yunan ordusu, İzmir’den Polatlı’ya kadar Türk topraklarını işgal hakkını Sevr Andlaşması’na dayandırmıştı!
Peki 61 bin 750 Amerikan askerinin, Türk topraklarını işgalini öngören tezkereyi imzalayıp Meclis’e gönderen kimdi!
2009 yılında kurulan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Üst Kurulu, azınlık haklarıyla ilgili reformlara tepkileri “Sevr paranoyası” olarak nitelendirmişti.
Türkiye’nin önüne Sevr tezgâhının konulmasına AKP de hizmet etmiştir!
2011 yılında AKP hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Artık bölünür müyüm korkusu, Sevr paranoyası ile defansif alanlara çekilmiş bir Türkiye yok. Dünyanın her yerinde diplomasi yapan, gücünü her yerde gösteren bir Türkiye var, Türk başbakanı gittiğinde bütün Libya’nın, Mısır’ın, Tunus’un ayağa kalktığı bir Türkiye var. Kalplere konuşan bir Türkiye var.” diyordu.
***
Bugün, Türkiye terörle dize getirilmek isteniyor. Binali Yıldırım‘ın da söylediği gibi “Dünyada aynı anda bu kadar terör örgütüyle mücadele eden hiçbir ülke yok. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi; emperyal hayallerin ülkemizin civarındaki komşularımız üzerindeki hesaplarıdır.”
Ve artık cumhurbaşkanı da aynı tehditten söz ediyor.
Üstelik İngiliz yayın kurumu BBC bile hazırladığı animasyonda dünyaya doğru gelmekte olan bir gök taşını Türkiye’ye çarptırıyor!
Aslında o göktaşı, Mustafa Kemal adıyla, Çanakkale’de İngiltere’ye çarpmış, “Üzerinde Güneş Batmayan imparatorluk”, adalarla sınırlı bir devlet haline gelmişti. Bugün da aynı oyunu ABD oynamaya kalkışıyor. İngiltere’nin akıbetine baksınlar biraz.
Tayyip Erdoğan ise “tek adam”lık inadından vazgeçer, “Atatürk modeli”ne döner ve milletin temsilcisi olan Meclis’i yüceltirse kazanır. Aksi halde, Türkiye onu da aşar; kendi liderini çıkarır!