Emrah Maraşo / Aydınlık
Nâzım Hikmet 1959 tarihli şiirinde Kuvâyi Milliye şehitlerine “mezardan çıkmanın vaktidir” diye seslenir. Çünkü “biz toprak üstünde derin uykularda” yatıyoruzdur. Onların kalkıp bizi uyandırması gerekir. Nâzım, Cumhuriyetin ilanından 36 yıl sonra yine o kahramanları bilincimizi açması için göreve çağırmıştır.
Ulusal kahramanlar sahneye
Fethi Sekin’in fedakârca savaşımını okuyup şehit olduğunu öğrendikten sonra kafamın içinde vatan şairi Nâzım’ın bu şiiri döndü dolaştı. Fazıl Say’ın o muhteşem bestesiyle…
İlginçtir, hem savunma dönemlerinde hem de istilacılığa ve emperyalizme karşı savaşın kızıştığı tarihsel süreçlerde vatanseverler ulusal kahramanlarını sahneye davet eder. İlkinde düşmanın saldırısına karşı öncü örgütlenmeyi korumak, ikincisinde yine düşmanın istila ve saldırılarına karşı milleti seferber etmek için… Çünkü hep o kahramanlardan güç alır, onların mirasıyla ileriye doğru atılım yaparız. Fakat sahnenin dekoru artık aynı değildir. Her ne kadar çağımız yüz yıl önce olduğu gibi milli kurtuluş ve emekçi devrimlerine açılma çağı olsa da sınıflar, siyasal kesimler, ittifaklar o günün nesnelliğiyle aynı olamaz. Ancak bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi devam etmektedir. O halde kahramanlar bilinçlerimizi yeniden sağlamlaştırmalı, bize ders vermeli ve moralimizi yüksek tutmalıdır.
Kuvâyi Milliye şehitleri kuşkusuz o kahramanların en önünde yer alırlar. Fakat onlar dönemin toplumsal hareketinin durgun olduğu bir zamanda sahneye davet edilmişlerdir. Nâzım bu yüzden ısrarla ve biraz da hırçın bir şekilde “uyandırın bizi!” diye seslenmektedir.
Bugünün kahramanları
Peki çağdaşımız olan kahramanları bu tabloda nereye koymalıyız? Acaba milletimiz hâlâ derin uykularda mı? Eğer öyleyse bizim yine o şiirdeki çağrıyla yetinmemiz gerekiyordu. Fakat bugün bambaşka bir yerdeyiz. ABD emperyalizminin terör örgütleri aracılığıyla gerçekleştirdiği saldırılara karşı Türk milleti büyük bir uyanışın içinde. Tehdidin kaynağını en sade haliyle görüyor. Kuvayi Milliye şehitleri mezarlarında rahat uyuyabilirler. Çünkü bu ülkenin onların izinden giden Ömer Halisdemir’i, Fethi Sekin’i ve adını bilmediğimiz binlerce kahramanı var. Sessiz sedasız yaşayıp ekmeğini alın teriyle kazanan insanlar bunlar. Onlarla aynı havayı soluyup benzer mutlulukları yaşıyor, benzer dertleri çekiyoruz. Aramızdalar. Onlar sizsiniz, onlar biziz.
Demek ki sıradan insanın kahramanlaştığı ve kahramanlaşacağı bir dönemin içinde yaşıyoruz.
Demek ki tarihimizden güç aldığımız kadar bugünümüzden ve yarınımızdan da güç alıyoruz.
Uyanma vaktidir!
Ama hâlâ derin uykularda olanlar var.
Hâlâ evhamlarının esiri olup verdiğimiz savaşa yan gözle bakanlar var.
Hâlâ bütün çıplaklığıyla cereyan eden savaşın kenarında durup bahane üretenler var.
Şüphe etmek, sorgulamak ve tartışmak iyidir. İnsana fikirlerini olgunlaştıracağı ve tezlerini sağlamlaştıracağı fırsatlar sunar. Ancak bir gerçek alenî olarak gözlerimizin önünde duruyorsa, iki kere ikinin dört etmesi kadar açıksa o noktada tartışma biter. Artık herkes safını seçmelidir. Bundan sonra tartışılacak olan konu mücadelenin başarısı için ne yapılacağıdır. Tıpkı Türkiye’nin vatan savaşının nasıl başarıya ulaşacağı gibi…
Dişe diş bir mücadelenin olduğu koşullarda uyuyanlara, bu savaşa yan gözle bakanlara, bahane üretenlere, geçmişin gerçeklerini sakız gibi çiğneyip önümüze koyanlara sadece şunu söylüyoruz: Sizi Ömer Halisdemir, Fethi Sekin uyandırmayacaksa kim uyandıracak? Onları saygıyla anmanızdan bahsetmiyoruz. Onlar zaten Türk tarihindeki görkemli yerlerini aldılar. Onların arkasından ağıt yakmanızdan da bahsetmiyoruz. Zaten bayraklaştılar ve anıtlaştılar. Onların bize değil, bizim onlara ihtiyacımız var.
Ancak toplam olarak vatanın hepimize ihtiyacı var. ABD emperyalizmi ve terör örgütlerine karşı Türkiye için uyanma, ayağa kalkma ve birleşme vaktidir. Fethi Sekin gibi yiğitlerimizin çağrısı da budur.
görsel: mersinhaber.com