AKP’nin sistem değişikliği getiren anayasa teklifi Meclis Genel Kurulunda yumruklu kavgalar, kadın vekilin boğazının sıkılması ve ‘ulan’lı tehditler eşliğinde görüşülüyor. Toplumun geniş kesimlerinin mutabakatının olmadığı bu anayasa teklifine kadınlar yüksek sesle HAYIR diyor.
Kadın örgütleri, siyasi partilerin kadın temsilcileri bu anayasa teklifine neden “hayır” dediklerini madde madde anlatıyorlar.
BU TASLAK KADINLAR İÇİN ORTA ÇAĞ DEMEKTİR
Gülsüm KAV
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu
Önümüzde, parlamentoyu yok ederek bütün yönetim sistemini tek bir kişiye; cumhurbaşkanına bağlamak isteyen yani ancak Orta Çağ devletlerinde olabilecek kölelik yönetimini dayatan bir taslak var. Orta Çağ ne anlama geliyorsa, bu taslak da kadınlar için odur. Kadınların önce “makbul”, “makbul olmayan” diye ikiye ayrıldığı, laikliğin olmadığı, şer’i hukukla yönetilen bir memlekette şeriat kanunlarına uymayan kadınların şeytanla bir tutularak cezalandırılmasının mübah olduğu bir ülke isteniyor. Bugün yaşadıklarımız; kadın cinayetlerinin artıyor olması, kadınların yaşam tarzına saldırılar, faillerin serbest bırakılması, belediyelerin sözleşmiş gibi kadınların bunu hak ettiklerini vaaz veren kitapçıklar dağıtması ve modern haklarımıza yönelik birçok saldırı günümüzün kadın nefreti biçimleridir. Bu saldırılar karşısında anayasanın bize verdiği haklara dayanarak, çoğu kez TBMM içinde çözüm arardık. Şimdi hem yasal dayanaklarımız, hem başta parlamento olmak üzere çözüm mercilerimiz, hem derneklerimiz, kadın örgütlerimiz, belediyelerdeki kazanımlarımız ortadan kaldırılmaya çalışılıyor ve kendimizi ifade olanaklarımızın ortadan kaldırıldığı bu Orta Çağ rejimi yasal ve kalıcı hale getirilmek isteniyor. Özetle kadınlar için getireceği; hak ihlallerinin artışı ve hak aramaya en çok ihtiyaç duyulacak böyle bir evrede hak arama yollarımızın da kapatılmasıdır. Köleliğe razı edilmek üzere bir cendereye kapatılmak istenmemizdir.
Bu tehdit sadece muhalefet eden kadınlar için değil, tüm kadınlar için geçerlidir. AKP’ye, MHP’ye oy vermiş kadınlar da şu anki özgürlüklerini kaybedeceklerinin farkına varsa iyi olur. Ben Türkiyeli kadınların asla köle olmaya ikna olmayacaklarına, bu çağ dışı dayatmaya “hayır” diyeceklerine inanıyorum.
Bu sene kadınlar çok zorluklar yaşadı ama çok da iyi direnerek topluma umut oldu, o utanç önergesini durdurarak birçok kadının ve çocuğun hayatını kurtardı. Tıpkı bu örnekteki gibi taslağa “hayır” diyerek ve güçlerimizi birleştirerek vahim gidişatı da durdurabiliriz.
GELECEĞİ VE EŞİTLİĞİ KAZANMAK İÇİN HAYIR!
Şükran DOĞAN
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Meclise getirilen 18 madde, sistemde köklü değişikliklere neden olacak. Bu haliyle de demokratik bulmadığımız bugünkü sistemden daha baskıcı, totaliter, ‘tek adam tek parti’ sistemi inşasına doğru hızla gidiliyor. Seçilmişlere tahammül etmeyen, kendine oy vermeyenleri vatandaş olarak görmeyen, kendine muhalefet edenleri cezaevine tıkanların; tek kişinin söz sahibi olduğu bir rejimde neler yapabileceklerini tasavvur etmek zor değil.
OHAL koşullarında dayatılan bir anayasa kabul edilemez. Karşı görüş ve önerilerin ifade edileceği kanalların (TV, gazete, sokak, gösteri…) yasaklandığı bir ortamda demokratik bir anayasa yapılamaz. İstekleri de bu değil. İşçilerin, emekçilerin, üniversitelerin, hukukçuların, Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin, kadınların görüşleri alınmadan yapılacak bir anayasa ancak iki partiyi, iki kişiyi temsil ve memnun eder.
AKP-Erdoğan ‘tek adam, tek parti’ dayatmasına gerekçe olarak istikrarı ileri sürüyor. Onların istikrarını biz, var olanın misliyle sürmesi olarak anlamalıyız. Kadınlar açısından bakarsak; kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, şiddet, eşitsizlik, yoksulluk 15 yıldır istikrarlı biçimde sürüyor. Erdoğan, “Yaşam biçimine müdahale varsa söylesinler” diyor. Oysa, sadece kadınlara, kız çocuklarına dair söylenenlere, çıkarılmak istenen yasalara bakmak yeter. Bugün böyleyken, tüm yetkiler bir kişinin elinde toplandığında “Vay kadınların başına geleceğe!” Onun için önce biz kadınlar HAYIR demeliyiz. ‘İstismar yasası’nda yaptığımız gibi tek ses, çok yürek olarak.
Meclis sürecinde de referanduma gidilmesi durumunda da ‘HAYIR’ diyoruz ve ‘hayır’ı örgütlemek için çalışmalarımızı başlattık. Her zamanki gibi emek ve demokrasi güçleri, kadın örgütleri, yerel platformlar ile ortak çalışma içinde olmaya da devam edeceğiz. Geleceğimizi, demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü, eşitliği kazanmak için HAYIR diyerek başlayacağız ve mutlaka kazanacağız.
KADINLAR İÇİN BÜYÜK BİR CEZAEVİ İNŞASI
Şenal SARIHAN
CHP Milletvekili
Bugün “tek adam” olarak gelecek olan iktidarın 14 yıllık fotoğrafında, başlangıçta, 2002’li yıllarda kadınlar lehine bir takım yasal düzenlemeler yapıldı. Ama bu, kadınların yıllardır sürdürdüğü mücadelenin bir birikimi ve son noktasıydı. Hangi iktidar gelirse gelsin yapılacaktı çünkü kadınlar bunu dişiyle tırnağıyla kazanmıştı. 2005’ten bu yana, AKP iktidarının kadının hak ve özgürlükleri konusunda herhangi bir kabul ve kavrayışının olmadığını gördük. Kadının ikincil olduğunu, türban tartışmasıyla esas olarak kadınların siyasete alet edildiğini, kadını çalışma yaşamından, toplumsal yaşamdan ayırmaya çalışan ve kadının rollerini sadece annelik ile sınırlı tutan, “kadınlar için ev hapsi” diyebileceğimiz bir anlayışla hareket ettiklerini gördük.
Bugün getirilen sistem; adına ne denirse densin yeni bir yönetim biçimi değil, aksine bugüne kadar yürüyen “hakim olma, tek adam olma, başkan olma, hükümdar olma…”dır. Yani fiili durumu yasal bir kılıfa sokmaya çalışıyorlar. Biz, bu anlayışın bize “Çok çocuk yapın”, “Kadın erkekle eşit değildir” söylemlerini, uygulamalarını biliyoruz. Bu anlayışa anayasa kanalıyla yasal korunak getirerek başkanlık vermek büyük bir tehlikedir.
Bütün yetkileri -bir yere bir memur atamaktan, savaşa kumandan atamaya kadar bütün yetkileri- elinde tutan tek adamla yürüyecek ucube bir sistemin açık bir şekilde bir hükümranlık, padişahlık ve Orta Çağ sistemi olduğu inancındayız. Bu, yeniden bir şeri düzende kadını yok sayacak, daha da ikincileştirecek bir sistemin getirilişini ifade ediyor.
Zaten parlamentoda zor bela yer bulan kadınlar, parlamenter sistem ortadan kalktığında, başkanlık sistemi içinde neredeyse o Mecliste hiç temsil edilemeyecekler. Temsil edilebilseler bile üç maymunun oynandığı bir meclis olacak. Ve uygulamacıya, yani cumhurbaşkanına hesap sorulamayan, onun keyfi hareket ettiği bir sistem olacak.
Kadınlar için bütçe, eğitim hakkı, siyaset hakkı, bütün bunlar cumhurbaşkanı her kimse onun anlayışına göre belirlenecek.
Yani kadınlar için bir büyük cezaevi inşası olacak böyle bir sistem.
ESKİSİNİ ARATACAK YENİ DÖNEM
Zeynep ALTINKAYNAK
HDK Kadın Meclisi
Türkiye, 1924 Anayasası’ndan bugüne halkları, etnik kimlikleri, inançları, emekçileri ama en çok kadın ve gençliği kapsamayan, anayasalarla yönetilegeldi. Yeni anayasa metni de diğerlerinden farksız olarak kadına dair hiçbir şey içermiyor, ancak diğerlerinden farklı olarak ülkenin, halkların, kadınların tüm kaderini ‘tek bir adam’ın yönetimine terk ediyor. Başkanlık sistemini yasalaştırmayı hedefleyen yeni anayasa taslağı dincilik ve milliyetçilik içerilmiş cinsiyetçiliğin adeta vücut bulmuş hali. Yeni dönem Türkiyesi’nde eskisini de aratacak nitelikte kadının kamusal alandan dışlanacağı, eve hapsedileceği, taciz ve tecavüzlerin alabildiğine meşru görüleceği, çocuk istismarının olağanlaştırılacağı, yaşam alanlarının kısıtlanacağı bir dönem tahayyül ediliyor.
Kadının adını dahi içermeden varlığımız hakkında bu kadar çok karar alan diktator-yal anayasaya karşı elbette kesintisiz direnişimiz ve karşı duruşumuz sürecek. Halihazırdaki Anayasa’nın elbette değişmesi gerekiyor fakat yerine ikame edilen anayasa, geçmişi mumla aratacak nitelikte. Kadınlar olarak yüzyılların direniş mirası ve geleneğini de kuşanarak ‘HAYIR’ı en güçlü yerden örgütleyeceğiz.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL, DEMOKRASİ İSTİYORUZ
Kadın Adayları Destekleme Derneği kadın vekillere seslenen açık mektup yayımlayarak anayasa tartışmalarına dahil oldu. Ka.Der’in mektubu şöyle:
Sayın Milletvekili,
“Sizi”, TBMM’ye “bizi” temsil etmek üzere gönderdik. Bizi yok saymanız, görmezden gelmeniz için değil! Kadın haklarını geliştirin, ilerletin, ülkemizi kadınlar için demokratik hakların kullanılabildiği bir yer haline getirin dedik. Bunun için yasalar yapın, ayrımcı yasalara engel olun istedik. Bu inançla sizin aday gösterilmeniz ve seçilmeniz için yıllarca gönüllü emek verdik. Ve hâlâ haklarımızı elde etmeye çalışırken, şimdi de, “elimizdekileri dahi” kaybetme korkusu yaşıyoruz, yaşatıyorsunuz. Üzülerek görüyoruz ki, siz bütün beklentilerimize sırt çevirmişsiniz. Size verilmesi için çok uğraştığımız yetkileri terk etmişsiniz. Ülkenin yönetim sistemini tek bir kişiye emanet etmeye karar vermişsiniz. Bize sorulmadan, bize danışılmadan hiçbir maddesinden haberimiz olmadan yeni bir anayasa yazıldı. Kadının K’sinin dahi geçmediği, kadınların iradesinin yok sayıldığı bir anayasa! Bilin ki, kadınlar olarak buna rıza göstermiyoruz. Şimdi, sizden “her zamankinden daha fazla” bizi temsil etmenizi, sesimizi duymanızı istiyoruz.
Rejim değişikliği değil, demokrasi istiyoruz. Kendimizin, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinden endişe etmek değil, umutlu olmak istiyoruz. Laik, demokratik, hukuk devletinde “güven içinde” yaşamak istiyoruz. Kadınları yok sayan anayasa tasarısına “hayır” diyoruz! Mecliste sesimiz olun.
BUGÜN, YARIN VE GELECEK İÇİN HAYDİ KADINLAR!
Çeşitli kadın ve LGBTİ örgütlerinden, siyasi partilerden, sendikalardan kadınlar ve bağımsız kadınlar anayasa değişikliği ve başkanlık tartışmalarında ‘hayır’ demekte ortaklaşarak “Hayır Diyen Kadınlar” (HayDiKadınlar) ismiyle bir kampanya yürütmeye başladılar. Meclisteki kadın vekillere açık mektup yazan kadınların çağrısından notlar şöyle:
– Biz kadınlar yaşam hakkından eğitime, oy hakk��ndan çalışma hakkına, olması gereken her hak için mücadele ettik. El kondu. Yeniden mücadele ettik, yeniden kazandık. Haklarımızdan, hak ettiklerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Sizler Mecliste bizleri temsil edebiliyorsanız, kadınlar yüzyıldır özgürlük mücadelesinden vazgeçmediği içindir. Siz de vazgeçmeyin!
– OHAL ilan edilirken, uzatılırken, KHK’larla onlarca yıllık emeğimize, kurumlarımıza el konurken, Başkanlık tartışılır, anayasa değiştirilirken yok sayılıyoruz. Kadınların yok sayıldığı toplumlarda demokrasiden söz edilemez. Herkesin kendini ifade edebildiği, katılabildiği demokratik bir ülkenin geleceğinde karar sahibi olmak için HAYIR diyoruz. Siz de kadınların yok sayıldığı bir anayasaya HAYIR deyin.
– Kimsenin cinsiyetinden, cinsel yöneliminden, inancından, inançsızlığından, kimliğinden, tercihinden dolayı kamusal alandan dışlanmadığı, şiddete, ayrımcılığa uğramadığı, anayasa dışında bırakılmadığı, tüm canlılar ve doğayla uyum içinde, haklarımızla hak ettiğimiz gibi yaşayabileceğimiz bir Türkiye için siz de HAYIR deyin.
– OHAL’le, KHK’larla, çalışma hakkımızın gasbedilmesine, “tek meslek” olarak anneliğin dayatılmasına, eğitim hakkımızın kısıtlanmasına, kadınların kamusal alandan dışlanmasına, evlere hapsedilmesine, yaşam alanlarımızın daraltılmasına, evden Meclise kadar her alanda şiddetin meşrulaştırılmasına ortak olmayın! Eşitlik, özgürlük, adalet, barış, laiklik ve demokrasi için HAYIR deyin! Hakları, tercihleri, düşünce ve düşleriyle kadınlar varlar. Bizler bugün, yarın ve gelecekte bu topraklarda yaşayacak tüm kadınlar için HAYIR diyoruz. Siz de HAYIR deyin.
Editör notu: Fotoğrafta yer alan ‘No means no’, Türkçe, ‘Hayır, hayır demektir’ anlamına geliyor.
birgün