Rekabet sözcüğü kapitalistlerin ağızlarından düşürmedikleri bir sözcüktür. Topluma anlatılan, rekabet sonucu; ucuzluğun, şeffaflığın, kalitenin ve refahın geleceğidir. Ancak kendileri de bilir ki rekabeti kazıyınca altından tekelleşme çıkar. Bütün kavga rakipleri saf dışı bırakıp pazarda tek tabanca olmak içindir. Bu kavga çoğu zaman halklar için kan ve gözyaşı demektir. Zira bu kavga iç savaşlara, bölgesel savaşlara, kıyıma, göçe ve bitmez tükenmez zulme neden olur. Bu kavgadan uluslararası şirketler, devletler etkilenir. Kimi devletler dağılır, parçalanır. Zaman zaman bu kavga öyle bir hale gelir ki kazananın kaybı da kaybedene yakın olur. İşte böylesi durumlarda taraflar bir süreliğine aralarında ateşkes ilan ederler. Uluslararası şirketler ve de devletler böylesi zamanlarda savaşarak değil paylaşarak durumu idare etme yoluna giderler.
Öyle sanıyorum ki böylesi bir duruma doğru gitmekteyiz; savaşsız paylaşım dönemi.
Olası mı? Kanaatimce çok zor.
Trump’la beraber ABD Rusya ilişkileri bu doğrultuda ilerleme gösterecek düşüncesindeyim. Olası işbirliğinin önünde, Avrupa’nın birlikten doğan zaafları varken tek engel Çin gibi gözükmekte. Çin’e karşı da İyi polis (Rusya), kötü polis (ABD) rolü oynayıp idare etmeye çalışacaklardır.
Bu öngörünün işaretleri mevcuttur. ABD seçimleri, Trump’ın seçimleri, Rusya’nın tutumu, Çin’e karşı Trump hamleleri ve Ortadoğu’daki gelişmeler…
Bugün Ortadoğu’daki gelişmelere bir göz atalım. ABD’nin Ortadoğu’da Rusya ile birlikte hareket edeceğini varsayarsak siyasal İslam için zor günler kapıda demektir. Öncellikle zaten kadük hale gelen Suudi Arabistan, Katar, Türkiye üçgeni parçalanacaktır. Suudiler için durum zaten bir süredir iyiden iyiye kötü gitmekte. Son yıllardaki petrol arzındaki bolluk ve petrol fiyatlarının düşmesi Obama ABD’sinin arzuladığı gibi, Rusya, Venezuela, İran gibi ülkeleri ekonomik çıkmaza sürüklerken bundan Suudiler’de çok zarar gördüler. Suudi ekonomisi şöyle bir titredi, 2016 yılında önce % 20 sonra %30 zamla birlikte iki kez akaryakıta zam yapmak zorunda kaldılar. Suudi yönetimi,2017 bütçesinde açığı dengelemek için akaryakıt fiyatlarını yıl içinde de % 30 arttırmayı planlamakta. Suudilerin petrol rezervleri hızla erimekte ve hissedilir bir biçimde ekonomik ve sosyal sorunlar yaşıyor. Sorunlarını çözmede artık çekleri de işe yaramamakta ve bizatihi silahlı müdahalelerde bulunmak zorunda kalıyor. Bu da yakın gelecekte başka sorunlara işaret etmekte.
Mısır Suudilerden tamamen koptu. Aramco, Mısır’a petrol vermeyi kesti. Bu Mısır’ın petrol ithalatının % 40’ı demek. Mısır, mevcut durumda Bağdat ve Tahran’a yönelmiş bulunuyor. Bu da Mısır ile Irak ve İran ilişkilerinde yeni gelişme demektir.
Trump dönemi ile birlikte özellikle iki ülke de – Suriye ve Irak- Rusya ile birlikte hareket etme durumu söz konusu olacaktır. Suriye’de Rusya inisiyatifine karşı Irak’ta
ABD inisiyatifi etkili olabilir.
Ortadoğu’daki olası diğer önemli gelişmelerden biri de Akdeniz bölgesinde yaşanacağı görülmektedir
Suriye’de planların Rusya’nın çizeceği kesin gibi gözükmekte. Irak’ta ise bağımsız Kürdistan’a gidişin yolu açılabilir. Aralık ayında Irak Kürdistan Bölgesi Başbakanı
Nechirvan Barzani ile Al-Monitor’ün Erbil’deki bürosunda gerçekleştirdiği röportajın son soru ve yanıtı ABD ile Kürt yönetimi arasındaki ilişkilere ait ipuçları taşımakta;
“Al-Monitor: Son olarak, KBY ile Washington arasındaki ilişkilerde, Donald Trump yönetimi altında nasıl bir gelişme görüyorsunuz?
Barzani: Bir sonraki yönetimin Kürtlere karşı dost olacağını düşünüyorum. Ve Trump’un seçimi benim için sürpriz değildi. Meslektaşlarımıza iki ay önce, “Bak, bir sonraki Başkanımız olacak, ne olursa olsun,” dedim ve haklıyım.”
Yine aynı röportajdan;
“Al-Monitör: Türkiye, bağımsızlığınız için onboard mı?
Barzani: İstediğimiz biçimde onboard olmayabilir. Fakat günün sonunda Türkiye, bağımsızlığımız konusunda diyalog kurmamız gereken ülkelerden biri.
Al-Monitor: Bu başlatıldı mı?
Barzani: Resmen değil.
Al-Monitor: Resmen planlıyor musunuz?
Barzani: Evet.
Al-Monitor: Bu 2017 için takvimde mi?
Barzani: Evet, herhalde biz onlarla bir iş çıkaracağız.”
Ropörtajın diğer bölümlerinde bağımsızlık konusunda Türkiye’nin kırmızıçizgilerinin enerji anlaşmalarına yönelik işbirliği ile çözülebileceğinin sinyalleri verilmektedir.
“Al-Monitör: Ve Türkiye ile enerji anlaşması?
Barzani: Açıkçası, metinler (yasalar) birebir anlaşma olmasına izin vermez. Ancak her şey denetlenecek. Tam şeffaflık olacaktır.
Al-Monitör: Türkiye üzerinden ihraç edilmekte olan petrol için Türk devlet bankası Halkbank üzerinden yapılan tüm ödemeler de dahil mi?
Barzani: Evet, tabii ki. Aylık bir denetim raporu alacağız. “
Görüleceği üzere Türkiye ,ile Kürt Bölgesel Yönetimi arasında enerji anlaşmaları mevcuttur. Söylenen, toplam 13 sahada elli yıllık doğalgaz ve petrol üretim anlaşması vb.dir.
Ülke içinde hem ekonomik hem de siyaseten giderek sıkışan Erdoğan için tek çıkar yol referandumdan istediği sonucun çıkmasıdır. Anayasa değişip, yetkileri elinde topladığında artık daha rahat davranabilecek olup iktidarını sürdürebilmek için politika değişikliğine gitmesi de sürpriz olmayacaktır. Bu değişikliklerden biri Kıbrıs konusunda diğeri ise Kürt meselesi üzerine olması beklenendir.
Ortadoğu’daki olası diğer önemli gelişmelerden biri de Akdeniz bölgesinde yaşanacağı görülmektedir. Onu da bir sonraki yazımızda, şu Kıbrıs görüşmeleri biraz daha netleşince ele almak üzere esen kalın.
birgün