Aydınlık
Kıbrıs’ta 1974’den bu yana iki devlet ve barış vardır. Çözülecek bir sorun da yoktur. KKTC ve Türkiye açısından tek sorun KKTC’nin tanınmasının sağlanmasıdır. ABD ve AB, Doğu Akdeniz hakimiyeti için ‘sorun’ ve ‘çözüm’ dayatması yapmaktadır
43 YIL SONRA KUZEY KIBRIS GERÇEĞİ – 2
Dr. Nejat Tarakçı – Jeopolitikçi ve Stratejist
Dünyada, bölgede ve hatta Kıbrıs’ta en çok sorulan sorulardan biri de, Türk ordusunun 40 yıldan bu yana neden hala Kıbrıs’ta olduğudur. Cevap; tatmin edici, güven verici ve sürdürülebilir bir siyasal sonuç alınamadığından. Rum potansiyel tehdidi, kısaca savaş hali devam etmektedir. Bu nedenle Türk ordusu;
Adadaki dört asrı aşkın Türk kültür ve mirasını korumak için
Türk topraklarını, İngiltere gibi emanete hıyanet edeceklerden korumak için
Türklerin yeni bir soykırıma uğramalarını engellemek için
Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin geleceğini garanti etmek için
Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki güvenliğini ve stratejik çıkarlarını garantiye almak için
Avrupa ve Rumların geçmişte yaptıklarından ders alındığı için
Güvenli, kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir barışın yolunu açmak için adada bulunmaktadır.
İsteyen başka gerekçeler de ilave edebilir. Türk ordusu çekilirse, Türk toplumu yaklaşık üç katı nüfusa sahip ( bir milyonun üzerinde) Rumlarla ve onun2 tümen ve 4 tugaydan oluşan askeri gücü ile karşı karşıya kalacaktır. Bunun anlamı, çözümü yokuşa sürmek ve Türkleri egemenlikleri altına almak için Rumların eline eskiden sahip oldukları tüm kozları geri vermek demektir.
SORUNU YARATAN BATI’NIN DAYATMASI
Kıbrıs’ta 1974’den bu yana iki devlet ve barış vardır. Çözülecek bir sorun da yoktur. Rumlar açısından sorun Türk varlığının adadan atılmasıdır. Nihai amaç, AB kisvesi altında Yunanistan ile birleşmektir. KKTC ve Türkiye açısından tek sorun KKTC’nin tanınmasının sağlanmasıdır. Rumlar da hayatlarından memnunlar. O zaman çözümü isteyenler kim ve neden bir çözüm diye dayatıyorlar? Kıbrıs’ı sorun olarak görenler, Ada üzerinden bölgede giderek güçlenen Rusya ve Türkiye’nin stratejik konumunu kırmayı amaçlayan ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail’dir. Bunların da kendi aralarında tam bir mutabakat içinde oldukları söylenemez. Evvel Allah hem Rumlar hem de Türkler hayatlarından memnundurlar.
DEVLET OLMANIN GEREKLERİ
Türkiye ve KKTC’nin hedefi mevcut durumun, yani bağımsız bir KKTC’nin varlığının devam ettirilmesi olmalıdır. Ve KKTC bu zamana kadar ihmal ettiği devlet olmanın gereklerini yerine getirmelidir. KKTC açısından sorun olan bu tanınma meselesinin çözümü ise, KKTC’nin ekonomik olarak kendi kendine yeterli hale gelmesinde yatmaktadır. Kendi kendine yeterli bir KKTC, istenileni ve dayatılanı değil, istediği çözümü dikte edebilir. Cazibe merkezi haline gelecek bir KKTC, kolayca tanınabilir. Böylece bağımsız statüde varlığını sürdürebilir. Edindiğim intiba, KKTC siyasilerinin federal bir yapı içinde AB şemsiyesine girme düşünceleri ve eğilimlerinin ağır bastığıdır. Çünkü KKTC, 43 yılda gerçek bir devlet olma yolunda kendine özgü değerler yaratarak ilerlemek yerine, her an diğer tarafla birleşmek üzere “eyalet” olarak kalmayı tercih etmiş bir izlenim vermektedir. İlla ki dayatılan bir pazarlık sürecine girilecekse dikkat edilmesi gereken kıstaslar şunlar olabilir:
GERİYE DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL
– Kıbrıs’taki Rumlar ile Türkler arasındaki siyasi anlaşmazlık; 1960’dan bu yana yaşanan iz bırakıcı acı veren olaylar nedeniyle, iki toplum arasında derin, kalıcı ve geri dönülmez psikolojik bir travmaya dönüşmüştür. Hangi çözüm olursa olsun, geriye dönüşün mümkün olmadığı bilinci içinde hareket edilmelidir.
– Maddi kazanımlardan çok, insan odaklı çözümlere öncelik verilmelidir
– Zamanlama ve kapsam olarak Kıbrıs için dayatılan, dikte edilen veya talep edilen çözümün, aslında küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda şekilleneceği, Kıbrıs’ın asıl sahibi Rumlar ve Türklerce iyi bilinmelidir.
– Bu çözümün en temel amaçlarından birinin, ABD ve İngiltere’nin AB’yi kullanarak Rusya’nın bölgedeki ve Güney Kıbrıs’taki varlığına son vermek ve Türkiye’nin bölgedeki gücünün zayıflatılması olduğu unutulmamalıdır.
– Doğu Akdeniz’de yeni keşfedilen enerji kaynakları bağlamında İsrail’in de Kıbrıs ile ilgili planları dikkate alınmalıdır.
– Türkiye’nin garantisinin olmadığı bir çözüm kabul edilmemelidir
– Ada’da Türkler ve Rumlar arasındaki askeri denge mutlaka gözetilmeli, bu bağlamda bir miktar Türk askeri Ada’da kalmalıdır.
– AB’de birleşilecek bir çözüm olursa, TC vatandaşlarının şimdi olduğu gibi KKTC’ye gidiş gelişleri sağlanmalıdır.Çünkü eğitim, eğlence ve turizm de, Türklerin önemli katkıları var.
– Karpaz bölgesi, hayati jeostratejik konumu nedeniyle pazarlık konusu edilmemelidir. Bu yarımadadan terk edilecek en küçük toprak parçası hem KKTC hem de Türkiye’nin güvenliği ve stratejik çıkarları üzerinde büyük etkiler yaratabilir.
– Maraş, Rumlara verilecekse, karşılığında Yeşilırmak – Erenköy arasındaki toprak parçası talep edilerek Erenköy’ün KKTC ile bütünleşmesi sağlanmalıdır.