Demek rejim kavgası 1923’te bitmişti, öyle mi? Demek bir kişinin ihtirası için getirilmek istenen, başkanlıkla ve herhangi bir hukuki rejimle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu ucube sisteme yönelik Anayasa değişikliği “rejim değişikliği” değil de “sistem değişikliği” öyle mi?
Peki, bu “Güle güle Cumhuriyet” naraları, müfredattan Atatürk ve İnönü’yü çıkarmak, ülkenin milli kahramanının heykellerini zafer pozlarıyla kaldırmak, daha şimdiden “Suç işliyorum sana mı soracağım” diklenmeleri, bir iktidar partisi milletvekilinin Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerini kabul etmediğini ve değiştirilebileceğini söylemesi, erken halifelik açıklamalarını nereye oturtacağız? Sahi 2023 neyin hedefiydi?
Tüm bunların üstüne “Günah işleme özgürlüğü” nün yılmaz savunuculuğu ile tanınan AKP İstanbul milletvekili M.K Anayasa değişikliğinden hareketle “200 yılın hesabını soracağız” diyerek baklayı ağzından çıkarıverdi.
Kim kimden neyin hesabını soracak ?
15 yıldır bu ülkeye yaptığınız kötülükler, yalan, talan ve tahribat için asıl hesap verecek olan sizlersiniz!
SALTANAT REJİMİ KURMAYA SOYUNDUNUZ
– İnsanlarımızı “sizden” “bizden” diye bölerek birbirine düşman ettiniz. Kin ve nifak tohumları ektiniz,
– Ümmetçilik ve alt kimlik politikaları ile millet olma şuurunu ve ortak aidiyet duygusunu tahrip ettiniz,
– Yalnızca size oy veren seçmeni millet sayıp, halkı ve seçmeni siyasi amaçlarınız için basamak olarak gördünüz. Milletin sadece size oy verenlerden ibaret olmadığı gerçeğini hep gizlediniz.
– Demokrasinin kurumlar ve kurallardan oluşan bir denetim rejimi olduğunu kabullenmeyip onu seçime ve sandığa indirgediniz.
– Devletin tüm kurumlarını ve kurallarını alt üst ettiniz, Cumhuriyetin taşıyıcı kolonları ile oynadınız.
– Dini, bayrağı, şehitleri, her türlü kutsalı siyasi malzeme yaparak istismar etmekten çekinmediniz.
-Cemaat görünümlü bir çetenin devlete çöreklenmesine yardım ettiniz ve göz yumdunuz.
– Tüm değerleri örselediniz, kavramların ve kurumların içini boşalttınız, sürekli olarak toplumun sinir uçlarıyla oynadınız. Türkiye’nin masumiyetini ve güzelliğini çaldınız.
– Ülkenin kaynaklarını talan edip bölüştünüz, “günah işleme özgürlüğü”nüzü (!) alabildiğince kullandınız.
– Tarımı, hayvancılığı, köylüyü, çiftçiyi, üretimi bitirdiniz. Cumhuriyetin ülkeyi ayakta tutan tüm kurumlarını berhava ettiniz.
– Doğayı katledip, ülkeyi betona boğmayı gelişme diye yutturdunuz. Üçe beşe kapattığınız “kupon”arazilerle zenginleştiniz, zenginleştirdiniz. Çünkü sizin için vatan arsadan ibaretti.
– Adalarımızın işgaline göz yumup Yunanistan’a bıraktınız. Milli kahraman Rauf Denktaş’ı hakaretlerinizle yaşarken öldürdünüz.
-Türk Milletinin kolektif şuurunda Milli Dava olarak yaşayan Kıbrıs, Gayrı Milli şuursuzluğunuz yüzünden elden çıkmak üzeredir !
– Ülkenin güvencesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin genleriyle oynadınız, kahraman Mehmetçiği “üç beş Memet”, “Kelle” yaptınız.
– TC tabelalarını indirip, milli bayramları yasakladınız. Lozan’la, Atatürk’le, İnönü ile, milli olan ne varsa hepsiyle kavga ettiniz.Türk milletinin Milli Kahramanlarına, Milli tarihine, kurumlarına ve kurucularına olan güveni sarsmaya çalıştınız.
– Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eş başkanlığını yürüttünüz ve bunu da itiraf ettiniz.
– Açılım adı altında terör örgütü ve uzantıları ile müzakere edip halaylar çektiniz: Çadır mahkemeleri kurup ayaklarına hakim götürdünüz. Şehirlerin bombalarla doldurulmasına göz yumup, askerin-polisin elini kolunu bağlayarak terör örgütüne can verdiniz.
– Sınırlarımızı delik deşik ettiniz, Ortadoğu’yu Türkiye’ye getirdiniz, kentlerimizi Peşaver’e çevirdiniz.
– Akıl ve bilimi sürgüne gönderip, “Milli Eğitim”i bilim dışı hurafelerle bezeyip “Gayrı Milli Eritim”e çevirdiniz. Başta eğitim ve yargı olmak üzere devletin kurumlarını tarikat ve cemaatlere teslim ettiniz.
– Yargıyı esir alıp, hukuk güvenliğini bitirdiniz.
– Saymakla bitmez. Suçlarınız ağır.
-Türkiye’yi yeterince gerdiniz ve yordunuz.
Ve şimdi tüm bunların üzerine; bir zamanlar kol kola yürüdüğünüz, aynı “menzil”in yolcusu olduğunuz, ne istedilerse verdiğiniz bir çetenin dış destekli vahim kalkışmasını fırsata çevirmekten geri durmayıp;“Milli Seferberlik”, “Milli Birlik” ve “İkinci İstiklal Savaşı” maskesinin arkasına sığınarak; işbirlikçilerinizle birlikte anayasal düzeni, demokratik hukuk devletini ortadan kaldırmaya, millete ait olan egemenliği gasp ederek bir kişiye devretmeye, TBMM’yi devre dışı bırakarak bir saltanat rejimi kurmaya soyundunuz.
ANCAK YOLUN SONUNA GELDİNİZ
Attığınız erken sevinç çığlıkları, gerçekte mezarlıktan geçerken korkudan ıslık çalanların ruh halidir. İçinde yürüdüğünüz karanlık tünelin ucunda görünen ve ışık zannettiğiniz şey ise üzerinize gelen saklanamaz gerçeklerin aydınlığıdır. Bir demokrasi geçmişi ve birikimi olan Türkiye’yi bu şekilde antidemokratik bir sistemle, tek adam rejimiyle yönetemeyeceğinizi, bunun öyle kolay bir iş olmadığını göreceksiniz.
Evet, korkuyorsunuz ve korkmakta haklısınız. Çünkü büyük şairin dediği gibi “Ağır olur vatanını satanın korkusu” …
Bizlerse korkmuyoruz. Çünkü biz tebaa değil halkız, yurttaşız, Türk milletiyiz. Biz Çanakkale’yiz, kağnılarız, takalarız, müdafayı hukukuz, Birinci Meclisiz, Mustafa Kemal’iz, Kuvvayı Milliyeyiz. Çünkü Türk Milleti bir kişiden de hepinizden de büyüktür.
Ülkenin kurtuluş ve kuruluşunun meşruiyet organı Gazi Meclis’ten devletin ve rejimin tasfiye memurluğuna soyunan Son Meclis’e kadar geçen 97 yılın muhasebesini kuşkusuz ki tarih yapacaktır.
Yine hiç kuşku duyulmasın ki; Türk Milleti ve hukuk düzeni, tasfiyecilerden bu akıl ve vicdan dışı acımasız girişimin, ihanetin hesabını soracaktır!
Ülkemiz bu kötü günleri geride bırakarak yeniden Cumhuriyete, gerçek birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, üretime, kalkınmaya, yurtta ve cihanda sulha, hukuk devletine ve güvenliğine, bağımsız yargıya, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye, çağdaşlığa insana ve doğaya saygıya bezenecektir.
Bu ülkenin ve bu halkın tarihsel zenginliklerinin, kültürel mirasının, ortak değerlerinin yabancısı ve gayrı milli olan sizler ise Türk Milletinin zihninde ve vicdanında kötü bir düş olarak kalacaksınız!
Ümit Kocasakal
Odatv.com
