Eğitim-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredatına ilişkin açıklamada bulundu.
Başkan Mehmet Balık, “Öncellikle müfredat değişimi bilimsel ve çağdaş eğitim için gerekli bir zorunluluktur. Çünkü bilimsel verilerin her gün değiştiği, binlerce yeni buluşun, teknolojik ilerleyişin olduğunu günümüzde birçok bilgi eskimektedir” diyerek şunlara dikkat çekti:
“Ancak bugün bize dayatılmak istenen değişikliğin bilimselliğin değil eğitimde gericileşme ve piyasalaşmanın bir gereği olarak yapıldığını vurgulamak gereklidir. Hükümetin yandaş sendikası Eğitim-Bir-Sen tarafından 4 Ocak 2016 tarihinde ‘Gecikmiş bir reform müfredatın demokratikleştirilmesi’ adı altında bir rapor hazırlandı. Bu raporun yayımlanmasından hemen sonra Milli Eğitim Bakanlığı müfredatla ilgili taslak programını kamuoyu ile paylaştı. Bahsedilen değişiklik yandaş sendikanın istekleri ile birebir örtüşmektedir.”
“ATATÜRK SEVGİSİNİ HALKIN GÖNLÜNDEN SİLEMEDİĞİNİ GÖRENLER…”
Eğitim-İş Genel Başkanı Mehmet Balık’ın yazılı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nın ardından, hatta henüz savaş devam ederken yetiştirmeyi hedeflediği çağın insanının özelliklerini belirlemiştir. Devletin ve milletin bütünlüğünün ancak eğitim sisteminin bütünlüğü ile sağlanabileceğini vurgulamıştır. 3 Mart 1924’te Eğitim Birliği Yasasıyla eğitim sisteminde birlik sağlanarak büyük bir adım atılmıştır. O gün ve sonrasında yapılan değişikliklerle eğitimiz laik, bilimsel ve çağdaş bir yapıya bürünmüştür.
1947 yılında yapılan Amerikan yardımlarından sonra yaşanan en büyük değişimlerden birisi eğitim konusunda olmuştur. Amerika ile 27 Aralık 1949 tarihinde Türkiye ve ABD Hükümeti Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkında Antlaşma imzalanmıştır.
Antlaşmanın 1. Maddesi ile Türkiye’de bir ‘Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu’ kurulmuş. Komisyonun giderleri Türkiye’nin ABD’ye olan borcundan karşılanmıştı. Komisyonun amacı şöyle belirtilmişti: ‘eğitim programının idaresini kolaylaştırmak.’
Ülkede bağımsız nesiller yetiştirme müfredatı olan Köy Enstitüleri projesinin böyle bir komisyonun kurulmasından sonra kapatılması da düşündürücüdür. Nitekim Türkiye’de 1947-1950 yılları arasında öğretmenlik yapan Amerikalı Fay KIRBY, 1961 yılında Columbia Üniversitesi’nce kabul edilen ‘Türkiye’de Köy Enstitüleri’ isimli doktora tezinin kitabına yazdığı önsözünde bu durumu şöyle değerlendirmektedir:
‘Enstitüler, fikrin kendisinde ve Enstitülerin kuruluşunda veya işleyişinde bulunan bir sakatlıktan dolayı değil, dışarıdan gelen amiller yüzünden çökertilmiştir.’
Ülkemiz Köy Enstitüleri’nde yetişen aydın öğretmenler sayesinde 1960’lı ve 70’li yıllarda her türlü müdahaleye rağmen bilimsel, laik ve çağdaş eğitim yapmaya devam etmiştir.
“AKP EĞİTİMİ BİLİMSEL, LAİK VE ÇAĞDAŞ OLMAKTAN HIZLA UZAKLAŞTIRDI”
12 Eylül 1980 darbesi sonrası Özal’lı yıllarda neo-liberal politikalarla başlayan eğitimde liberalleşme ve gericileşme 2002 yılından sonra zirve yapmıştır. 2002 yılında AKP ilk iş olarak bugün yapmaya çalıştığı gibi eğitimin omurgası olan müfredatı değiştirmekle işe başlamıştır. O gün müfredat evrensellik adına değiştirilmiştir. Ancak yapılan değişimlerde ulusal değerler bay-pas edilmiş, Atatürk, bilim, felsefe ve sanat müfredattan uzaklaştırılmıştır.
Asıl hedeflerine ulaşabilmek için elbette ki müfredatın değiştirilmesi yetmedi. 2011 yılında 652 sayılı kanun hükmünde kararname ile Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat yasası değiştirildi. Bu KHK ile öğrencilerin insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaş olarak yetiştirilmesinden vazgeçilmiştir.
Yine kamuoyunun 4+4+4 olarak bildiği yasa değişikliği ile 8 yıllık kesintisiz eğitimden vazgeçilmiştir. Bu değişiklikle eğitimde dinselleşmenin, imam hatipleşmenin, çocuk evliliklerinin ve çocuk işçiliğin de önü hızla açılmıştır.
Yapılan bunca değişiklik Cumhuriyet değerlerini, Atatürk sevgisini halkın gönlünden silemediğini görenler bugün yine ciddi bir değişiklik için kolları sıvamıştır. Ama bunu yapmaya çalışanlar şunu unutmamalıdır: ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’ atasözünde olduğu gibi bu halkın gönlünden Mustafa Kemal Atatürk silinmez.
Nasıl Köy Enstitülü Cumhuriyet öğretmenleri Amerikalılarla hazırlanan müfredatı uygulamadıysa, Eğitim-İş’li cumhuriyet öğretmenleri de Atatürksüz, laiklikten ve bilimsellikten uzak yapılacak müfredat değişikliğini uygulamayacaktır.”
Odatv.com