Oktay Yıldırım / Aydınlık
Buraya kadar olguları sıraladık.
Bu stratejinin, trajedi kısmında Tayyip Erdoğan var. 15 Temmuz’da çıkarılamayan kardeş kavgası, eğer evet çıkarsa, bu kez “diktatör” söylemi üzerinden halkı kutuplaştırarak çıkarılmak isteniyor. Amaç belli, o koridoru tamamlamak için uygun ortam. Zaten hemen aynı gün açılımın mimarlarından Cevat Öneş, CNN ekranlarına koşup; sevinçle yeni PKK açılımı olasılığını ilân etti.
ABD’nin Hesabı: Akdeniz’e uzanması Fırat Kalkanı ile engellenen koridorun mevcut kısmını, PYD kontrolünde güvenli bölgeler kurarak korumak. Türkiye’de yeniden bir PKK açılımı başlatmak ve kukla İsrail projesini zamana yaymak. Bu sırada Amerikan ekonomisine yoğunlaşıp Pasifik eksenli askeri konuşlanmayı güçlendirmek. Suriye’deki rejim karşıtı Sünni grupları Türkiye üzerinden kontrol etmek (Tayyip Erdoğan buna aracı olmaya hâlâ hevesli ve Tahrirüş Şam adı altında birleşen Sünni gruplar da buna uygun fırsatı veriyor). Bu havuç karşılığında Münbiç’ten çekilip bütün PYD kuvvetiyle diğer kantonları güçlendirmek. İran’ı baskı altında tutmak için, Rusya ve Türkiye ile arasını düzeltmek. FETÖ’yü teslim etmeden Türkiye’nin gazını almak için, ABD’de usulen yargılamak. Nihai olarak Türkiye’nin Avrasya cephesine kaymasını da engellemek.
Bu hesap tutar mı? Milletin iradesini hesaplamıyorlar…
Peki, ABD’nin buna gücü yeter mi? Tarihi hayal kırıklıklarının yaşanacağı bir döneme giriyoruz…
Bu stratejinin, trajedi kısmında Tayyip Erdoğan var. 15 Temmuz’da çıkarılamayan kardeş kavgası, eğer evet çıkarsa, bu kez “diktatör” söylemi üzerinden halkı kutuplaştırarak çıkarılmak isteniyor. Amaç belli, o koridoru tamamlamak için uygun ortam. Zaten hemen aynı gün açılımın mimarlarından Cevat Öneş, CNN ekranlarına koşup; sevinçle yeni PKK açılımı olasılığını ilân etti.
ABD’nin Hesabı: Akdeniz’e uzanması Fırat Kalkanı ile engellenen koridorun mevcut kısmını, PYD kontrolünde güvenli bölgeler kurarak korumak. Türkiye’de yeniden bir PKK açılımı başlatmak ve kukla İsrail projesini zamana yaymak. Bu sırada Amerikan ekonomisine yoğunlaşıp Pasifik eksenli askeri konuşlanmayı güçlendirmek. Suriye’deki rejim karşıtı Sünni grupları Türkiye üzerinden kontrol etmek (Tayyip Erdoğan buna aracı olmaya hâlâ hevesli ve Tahrirüş Şam adı altında birleşen Sünni gruplar da buna uygun fırsatı veriyor). Bu havuç karşılığında Münbiç’ten çekilip bütün PYD kuvvetiyle diğer kantonları güçlendirmek. İran’ı baskı altında tutmak için, Rusya ve Türkiye ile arasını düzeltmek. FETÖ’yü teslim etmeden Türkiye’nin gazını almak için, ABD’de usulen yargılamak. Nihai olarak Türkiye’nin Avrasya cephesine kaymasını da engellemek.
Bu hesap tutar mı? Milletin iradesini hesaplamıyorlar…
Peki, ABD’nin buna gücü yeter mi? Tarihi hayal kırıklıklarının yaşanacağı bir döneme giriyoruz…
1.BAHÇELİ
Bahçeli, hep yaptığı gibi esrarengiz bir şekilde Türkiye’nin rotasını değiştirecek bir hamle ile başkanlık meselesini piyasaya sürdü… Bunu, Türkiye’nin ABD’den uzaklaşıp Avrasya ittifakına yaklaşmasını engellemek için atılmış kritik bir adım olarak değerlendirmiştim. Çünkü bu konu gündeme gelinceye kadar ABD 15 Temmuz’un sorumlusu olarak görülüyor, İncirlik ve NATO üyeliği tartışılıyor, Rusya ile El Bab’a ortak askeri harekât yapılıyordu. Bu ABD için alarm çanlarının çalması demekti. Pentagon’a yerleşmiş çetenin hem buna hem de Trump’ın olası sapmalarına direnebileceğini düşünüyordum. Yazmıştım. Bahçeli’nin çıkışını da bu kapsamda görüyorum.
Nitekim istifa eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya, Bahçeli’nin, “daha bir hafta önce parlamenter sistemden yanayız” dediğini, Ahmet Takan ise bu çıkıştan bir gece önce kapalı bir zarf aldığını açıkladı… “Zarf nereden geldi” derseniz, önceki benzer hareketlerini hatırlayın.
BOP için, ABD’nin proje partisi AKP idi ve onun iktidara taşınması, Bahçeli’nin 57. Hükümeti esrarengiz bir şekilde bozmasıyla sağlandı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı için beklenmedik bir şekilde meclise gelip 367 engelini ortadan kaldırması, kapatma davasında AKP’ye desteği ve Tayyip Erdoğan’ı seçtirmek için Ekmeleddin operasyonu…
ABD, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde orduyu tasfiye ederken, cemaate destek verircesine Engin Alan’ı bile yalnız bırakmasını ve 17-25 Aralık’tan sonra cemaatin tasfiyesine karşı tutumunu da unutmamak gerekiyor.
Yani Bahçeli’nin başkanlığın koçbaşı olması, sadece referandum sonrası iktidar beklentisine ya da bu süreçte göreceği maddi desteğe dayanmıyordu… Ve sonraki adımlar ABD’den geldi…
Nitekim istifa eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya, Bahçeli’nin, “daha bir hafta önce parlamenter sistemden yanayız” dediğini, Ahmet Takan ise bu çıkıştan bir gece önce kapalı bir zarf aldığını açıkladı… “Zarf nereden geldi” derseniz, önceki benzer hareketlerini hatırlayın.
BOP için, ABD’nin proje partisi AKP idi ve onun iktidara taşınması, Bahçeli’nin 57. Hükümeti esrarengiz bir şekilde bozmasıyla sağlandı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı için beklenmedik bir şekilde meclise gelip 367 engelini ortadan kaldırması, kapatma davasında AKP’ye desteği ve Tayyip Erdoğan’ı seçtirmek için Ekmeleddin operasyonu…
ABD, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde orduyu tasfiye ederken, cemaate destek verircesine Engin Alan’ı bile yalnız bırakmasını ve 17-25 Aralık’tan sonra cemaatin tasfiyesine karşı tutumunu da unutmamak gerekiyor.
Yani Bahçeli’nin başkanlığın koçbaşı olması, sadece referandum sonrası iktidar beklentisine ya da bu süreçte göreceği maddi desteğe dayanmıyordu… Ve sonraki adımlar ABD’den geldi…
2.TRUMP
Trump sonrası ABD, Suriye’de ( PYD bölgesine) güvenli bölgeler kurulacağını açıkladı, anlamı belli. PYD’yi yeni zırhlı muharebe araçları ve 4. nesil Javelin güdümlü tanksavar füzeleriyle donattı. Rusya ile iyi ilişkiler kuracağını açıkladı, İran ve Çin’e ise diş göstermeye başladı. Bunun için olmazsa olmazı Rusya’nın en azından tarafsız kalması.
Ki, Astana’da yapılan görüşmelerde Rusya’nın hazırladığı Suriye anayasasında, Kürtler için “kültürel otonomi” hakkı öngörülmesi, Rus yetkililerin PKK/PYD’nin her ne kadar terörist eylemler yapsalar da, terör örgütleri listesinde olmadığını açıklaması… İki ülkenin başka ve önemli açmazları da olmasına rağmen güvenli bölge planına uygundu.
Trump ile Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra, Türkiye ile ABD’nin Rakka operasyonunu birlikte yapmak için mutabakata vardığı açıklandı. Trump, Türkiye’den “stratejik ortağımız ve NATO üyesi” diye söz etti. Tayyip Erdoğan’ın Fetullah Gülen’in iadesi talebine ise, “ABD’de yargılama olanaklarını araştıracağı” cevabını verdi. Yeniçağ’dan Ahmet Takan da, MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın Katar’da FETÖ ile barış pazarlığı yaptığını yazdı (9 Şubat 2016).
CIA Başkanı derhal Türkiye’ye geldi ve Tayyip Erdoğan ile görüştü. Konu Rakka operasyonu, PYD/YPG ve FETÖ idi… Tam da bu görüşme sırasında bir Rus uçağı yanlışlıkla Türk askerlerinin olduğu binayı vurdu. Tesadüf bile olsa dikkat çekiciydi…
Derken, İngilizler, Almanlar, BM genel sekreteri yani Batı dünyasının geri kalanı da geldi… Maddelerin sıralaması değişse de hepsinin amacı aynıydı…4.PERİNÇEK
Ki, Astana’da yapılan görüşmelerde Rusya’nın hazırladığı Suriye anayasasında, Kürtler için “kültürel otonomi” hakkı öngörülmesi, Rus yetkililerin PKK/PYD’nin her ne kadar terörist eylemler yapsalar da, terör örgütleri listesinde olmadığını açıklaması… İki ülkenin başka ve önemli açmazları da olmasına rağmen güvenli bölge planına uygundu.
Trump ile Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra, Türkiye ile ABD’nin Rakka operasyonunu birlikte yapmak için mutabakata vardığı açıklandı. Trump, Türkiye’den “stratejik ortağımız ve NATO üyesi” diye söz etti. Tayyip Erdoğan’ın Fetullah Gülen’in iadesi talebine ise, “ABD’de yargılama olanaklarını araştıracağı” cevabını verdi. Yeniçağ’dan Ahmet Takan da, MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın Katar’da FETÖ ile barış pazarlığı yaptığını yazdı (9 Şubat 2016).
CIA Başkanı derhal Türkiye’ye geldi ve Tayyip Erdoğan ile görüştü. Konu Rakka operasyonu, PYD/YPG ve FETÖ idi… Tam da bu görüşme sırasında bir Rus uçağı yanlışlıkla Türk askerlerinin olduğu binayı vurdu. Tesadüf bile olsa dikkat çekiciydi…
Derken, İngilizler, Almanlar, BM genel sekreteri yani Batı dünyasının geri kalanı da geldi… Maddelerin sıralaması değişse de hepsinin amacı aynıydı…4.PERİNÇEK
Bu stratejide Perinçek’in neden Bahçeli’nin hedefi olduğuna gelince, bu da bazı MHP’lilerin “kim veriyor bu akılları” dediği gibi Bahçeli’nin seçimi değil.
Türkiye, en yakın komşusu Suriye’yi parçalamak için ABD ile işe başladığında en çok kim karşı çıktı?
Bozulan ilişkileri düzeltmek için, Suriye devleti düzeyinde çalışan ve ilişkilerin düzelme yoluna girmesini sağlayan kimdi?
Rusya ile uçak krizi sonrasında bozulan ilişkileri, Putin’in en yakınındaki isimlerle görüşmeler yaparak düzelten ve Türk hükümeti ile görüştüren kimdi?
Aynı şekilde İran ile ilişkilerin düzelmesi, Türkiye’nin Atlantik cephesinden kopup Avrasya cephesine yaklaşması için en fazla çalışan? FETÖ ve PKK operasyonlarına destek veren, açılımın bitmesini savunan?
Ve bütün bunları yaptığı için Michael Rubin, Henry Barkey, Eric Edelman gibi ABD derin devleti üyeleri tarafından sürekli hedef gösterilen kimdi?
Evet, Doğu Perinçek…
İşte bu yüzden, saldırıyor ve panik halde itiraf ediyor Bahçeli, “Neredeyse bize ülkücülüğü öğretecekler.” Bu doğru değil, ülkücülük dersi bile alacak durumda değil. Çünkü, Ülkücülük milliyetçilikse eğer, hiçbir Türk milliyetçisi emperyalizmin piyonu olmaz…
ORDUDA KADROLAŞMA
Bütün bu hengâmenin ortasında, en fazla ihtiyacımız olan kurum ordumuz. Canımızı, canlarını vererek koruyorlar. Ama, memleketin tepesine oturmuş yol bilmezler başka hesap peşinde…
Orduda türbanın serbest bırakılması bir ön adımdır. Devamı nasıl oluyor anlatayım. Geçen ay astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavları vardı.
Her sene çan eğrisi sistemi uygulanırken bu kez geçme notu doğrudan 70 olarak belirlendi.
Toplam 200 kişi subay olacaktı, 2 bin 200 astsubay başvurdu, sadece 59’u 70 puan ve üstü aldı. Çok sayıda astsubay sınav sonuçlarına itiraz etti.
Sivil kaynaktan subay almak için sadece 55 KPSS puanı yeterken astsubaylar için 70 puan zorlaması, subay ihtiyacını ordu geleneği içinde yetişmiş astsubaylardan değil, AKP’nin arka bahçesi olan İmam hatiplerden karşılama isteğinden kaynaklanıyor.
Milletin tek dayanağı olan orduyla oynamak, milletin hayatıyla oynamaktır.
Etmeyin…
Orduda türbanın serbest bırakılması bir ön adımdır. Devamı nasıl oluyor anlatayım. Geçen ay astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavları vardı.
Her sene çan eğrisi sistemi uygulanırken bu kez geçme notu doğrudan 70 olarak belirlendi.
Toplam 200 kişi subay olacaktı, 2 bin 200 astsubay başvurdu, sadece 59’u 70 puan ve üstü aldı. Çok sayıda astsubay sınav sonuçlarına itiraz etti.
Sivil kaynaktan subay almak için sadece 55 KPSS puanı yeterken astsubaylar için 70 puan zorlaması, subay ihtiyacını ordu geleneği içinde yetişmiş astsubaylardan değil, AKP’nin arka bahçesi olan İmam hatiplerden karşılama isteğinden kaynaklanıyor.
Milletin tek dayanağı olan orduyla oynamak, milletin hayatıyla oynamaktır.
Etmeyin…